OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 28, 2003 00:00
Güzel gelişmeler, kırılan ‘‘hortumlama rekoru’’yla gölgeleniyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, ‘‘Bankalarda 47.2 milyar
dolar uçtu’’ diyor. Bankalarda batan para, Türkiye'nin 1923 yılındaki milli gelirinin sekiz katına yaklaşıyor. 80 yılda çok şeyler başarmış, ‘‘hukukun üstünlüğü’’nü gözardı etmişiz. Sıra bu işe gelmedi mi? Daha ne duruyoruz. ‘‘Hukukun üstünlüğü’’nü oturtalım, ‘‘Hortum Cumhuriyeti’’ görüntüsünü bitirelim.ÖNCE 80 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisinin bugününe bakalım.Türkiye, Ford, Fiat, Renault, Toyota, Honda, Hyundai, Mercedes (otobüs-kamyon), MAN (otobüs-kamyon) gibi dünya otomotiv devlerinin önemli üretim merkezlerinden biri oldu. Yan sanayii de katarsak otomotiv sektörünün ihracatı 9 ayda 5 milyar doları aşar noktaya geldi.Tekstil ve hazır giyim sektörü, dünyanın önde gelen ihracatçıları arasında yer alıyor. Sadece tekstil ve hazır giyim sektörünün ihracatı 9 ayda 11.2 milyar dolara ulaşıyor. En ciddi rakibimiz Çin gibi görünüyor.Şişecam Grubu, dünyanın önde gelen cam ve cam eşya üreticileri arasında bulunuyor. Tek başına 500 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaştı.Arçelik, Beko, Vestel, Teba, markalı, markasız ihracatlarıyla dayanıklı tüketim malında damga vurdu. Vestel tek başına 1 milyar dolarlık ihracatı yakaladı. Beko, kendi markasıyla İngiltere ve Fransa'da yüzde 15-20'lik pazar paylarına yerleşti. Arçelik, satın aldığı 6 markayla Avrupa'ya yayıldı. Teba, ABD'de Pentagon'a kadar girdi.Türk inşaat şirketleri dünyada ismini bile çoğu zaman zorla bulabildiğimiz en uç ülkelere kadar yayıldı. Enka'nın patronu Şarık Tara Moskova'nın emlak kralı haline geldi.Türk işadamları dünyanın her noktasında şirketler kurdu, yatırım yapar oldu. Almanya'ya ‘‘gariban işçi’’ olarak gidenlerin bir bölümü patronlaştı. ‘‘Gurbetçi patron’’ların büyüklüğü 40-50 milyar
Euro'yu yakaladı.Tarım ülkesi diye bilinen Türkiye'de sanayi İstanbul'a sığmaz oldu. İzmir'den Bursa'ya, Adana'dan Gaziantep'e, Denizli'den Kahramanmaraş'a kısacası irili-ufaklı tesisler dört bir yana dağıldı. Patates tarlaları ve bataklıklarda fabrikalar yükseldi.1980'lerin başında bile 1-2 milyar dolarlarla yetinip, 10 milyar dolarlık rakamı sadece hayal edebileceğimiz ihracat rekor üstüne rekor kırıyor. 2003 yılı ihracatı hızla 43-44 milyar dolara koşuyor.İkinci Dünya Savaşı sonrasının en büyük krizini yaşadığımız 2001'de 200 milyar dolar düzeyinden 150 milyar dolara inen milli gelir, yeniden 200 milyar dolarlık düzeyine doğru yavaş da olsa ilerliyor. 2004 için kişi başına 3 bin 644 dolarla ‘‘zenginlik hayali’’ kuruluyor.Yine 2001 krizinde kapanan şirketler ve fabrikalar yüzünden kapı önüne konulup işsizler ordusuna katılanlara yavaş da olsa yeniden iş bulma umudu doğuyor. Aralarından şanslı olanları işlerinin başına dönüyor.47.2 MİLYAR DOLAR UÇTUSıraladığım güzel gelişmeler, kırılan ‘‘hortumlama rekoru’’yla gölgeleniyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), ‘‘Ekim 2003 Raporu’’yla, ‘‘Bankalarda 47.2 milyar dolar uçtu’’ diyor.47.2 milyar doların yarısının batık özel banka patronları sayesinde kuş olup uçtuğu, diğer yarısının da siyasilerin kimi zaman yandaşına, kimi zaman vatandaşa dağıttığı ‘‘rüşvet gibi destek’’le gittiği anlaşılıyor. Üstelik bu bilançoda 9 katrilyon liralık İmar Bankası faturası yer almıyor.İçimden bu rakamı Cumhuriyet'in ilan edildiği 1923 yılıyla kıyaslamak geliyor. Bakıyorum, o dönemde Türkiye'nin milli geliri 6.1 milyar dolara denk geliyormuş. 1 Türk Lirası 0.55 dolarmış.Bankalarda batan para, Türkiye'nin 1923 yılındaki milli gelirinin sekiz katına yaklaşıyor. Bugünkü milli gelirimizin dörtte birine denk geliyor.Bu ortamda
Merkez Bankası BaÅŸkanı Süreyya Serdengeçti'nin ÅŸu sözü kafama takılıyor: ‘‘Hukukun üstünlüğünü saÄŸlayabilsek, gelirimiz 4 kat artar.’’80 yılda çok ÅŸeyler baÅŸarmış, ‘‘hukukun üstünlüğü’’nü gözardı etmiÅŸiz.Sıra bu iÅŸe gelmedi mi? Daha ne duruyoruz. ‘‘Hukukun üstünlüğü’’nü oturtalım, ‘‘Hortum Cumhuriyeti’’ görüntüsünü bitirelim.100'üncü yıla koÅŸan Türkiye Cumhuriyeti'nin önünü açalım.Â
button