Güncelleme Tarihi:
Açıklamaya mali anesteziden başlayalım. Aslında, anestezi kelimesinin yalnızca cerrahi bir terim olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bu kavram, kamu maliyesi açısından da anlam ifade ediyor ve sıkı bir maliye politikası aracı olarak sıklıkla kullanılıyor. Anestezi teriminin kamu maliyesi literatüründeki şekli ise mali anestezi.
Mali anestezi; bir devletin vergi ve benzeri mali yükümlülükleri fiyat içerisine gizleyerek vergi yükümlüsüne hissettirmeden tahsil etmesi, bir başka deyişle Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, BSMV gibi dolaylı vergiler yoluyla vergi gelirlerini fiyat içerisinde tahsil ederek artırması anlamına geliyor. Bazı akademisyenler bu terimi, amiyane tabiriyle ve “kazı bağırtmadan yolmak” olarak da tarif ediyor. Mali anestezi sayesinde, kazlar arasında, yolunan tüylerinin sayısı bakımından bir eşitsizliğin ortaya çıktığı ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin büyüdüğü de ayrı bir gerçektir.
Lafı uzatmadan “homoeconomicus bireyin” neyi ifade ettiği konusuna değinelim. Homoeconomicus birey, iktisat biliminin kurucusu sayılan Adam Smith tarafından yaratılmış hayali bir varlık. Ama öyle böyle bir varlık değil. Bu birey, hayatta her zaman kendi çıkarını gözetiyor; tercihlerini, her zaman kendi çıkarını, faydasını en yükseğe çıkaracak şekilde yapıyor. Yani davranışlarına, çıkar ve maddiyat dürtüsüyle yön veriyor. Bu arada akademisyenlerin sık kullandığı bir örnek: Homoeconomicus birey; diş macunu satın almanın toplam maliyeti, dişlerini yaptırmanın toplam maliyetinden yüksek ise dişlerini fırçalamayı reddeder.
Homoeconomicus varlık, davranışlarında her türlü maliyeti göz önünde tutuyor ve rasyonel kararlar veriyor. Ama biz yazımızda, bu varlığın, davranışlarında sadece vergi oranlarını dikkate aldığını, oransal olarak daha az vergi ödeme güdüsüyle hareket ettiğini varsayacağız. Şimdi, homoeconomicus vergi ödeyicisi, mali anesteziye, daha özelinde ise dolaylı bir vergi türü olan KDV’ye karşı kendini nasıl koruyabilir, birkaç örnek sıralayalım.
NELER YAPIYOR
Bir kere homoeconomicus birey, pop star konserine gitmez. Çünkü giderse yüzde 18 KDV ödeyecektir. Bunun yerine; sinema, tiyatro ya da operaya gider. Zira burada ödeyeceği KDV’nin oranı yüzde 8’dir.
Homoeconomicus birey, çoğumuz gibi ayran içmeyi sever. Sever ama ayranını evde içer. Çünkü, ayranını evde içerse yüzde 8, bunu bir kafede mönü içerisinde tüketirse yüzde 18 oranında KDV ödeyeceğini bilir.
Homoeconomicus birey; meyvesini taze taze manavdan alır, evde kendisi sıkar. Çünkü, bu sayede ödeyeceği KDV yüzde 8’dir. Buna karşılık, marketten bir meyve suyu almaya kalktığında ödeyeceği verginin oranı yüzde 18’dir.
Homoeconomicus birey; soslu fıstık, çıtır leblebi gibi katkı içeren kuruyemişlere ilgi göstermez. Bunun yerine normal leblebi, normal fıstık yer. Çünkü bu sayede, yüzde 18 yerine yüzde 8 KDV öder.
Homoeconomicus birey, geleneksel içeceklerinden de vazgeçmez. Çay, ıhlamur vs içer, Neskafe, Neskuik gibi içecekler değil. Çünkü, bu takdirde ödeyeceği KDV’nin oranı yüzde 18 yerine yüzde 8’dir.
Homoeconomicus birey; et, tavuk ya da balığı kasap ya da balıkçısından alarak evde hazırlar. Çünkü bunları bir restoranda tüketerek yüzde 18 oranında KDV ödemek yerine yüzde 8 KDV ödeyecektir.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Görüleceği üzere, bireyimiz mali anesteziye direnç göstererek bir miktar tasarruf edebiliyor. Ancak bu birey, tasarruflarıyla büyük bir ev satın almaya asla kalkmaz. Çünkü, net alanı 150 metrekarenin üzerinde bir ev satın aldığında ödeyeceği KDV yüzde 18. Satın alacağı ev 150 metrekarenin altında ise ödeyeceği KDV yüzde 1.
Bununla birlikte, bireyimize ait ve alanı 150 metrekarenin altında olan ev, muhtemelen kamuya yararlı bir vakıf hastanesine de yakın olacaktır. Neden mi? Zira, sağlığı bozulduğunda gittiği hastane kamuya yararlı bir vakıf hastanesi olduğunda muayene ücreti içerisindeki KDV oranı yüzde 0. Ancak bu bir özel hastane olduğunda ödeyeceği KDV oranı yüzde 8.
SORUNLAR VAR MI?
Şimdi, homoeconomicus bireyimizin bir şirket ortağı olması durumunda KDV yönünden şikâyeti olabilir mi, bir göz atalım. Bireyimiz, rasyonel bir hareketle ucuz mal tercihi yaptığında, mal karşılığı kendisine verilen fatura sahte çıkabilmektedir. Bu da bireyimizin ödediği KDV’yi bir kez daha ödemesine ve kendisini bazen mahkeme koridorlarında bulmasına sebep olmaktadır. Hatta bu bireyimiz bazen, başkasının KDV borcunu dahi ödemek zorunda kalabilmektedir.
Dolaysız vergiler, yani Gelir ve Kurumlar Vergisi açısından olaya baktığımızda da homoeconomicus vergi ödeyicisinin, rasyonel hareket etmesini engellediği için şikâyet ettiği pek çok konu bulunuyor. Dilerseniz bu ve benzeri konulara da ilerleyen haftalarda değinelim.
Not: 07.06.2006/Referans Gazetesi