Hollanda Sendromu’na girdik, tarihi geçmiş ilaç işe yaramaz

Güncelleme Tarihi:

Hollanda Sendromu’na girdik, tarihi geçmiş ilaç işe yaramaz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2008 00:00

TÜGİAD’ın yeni başkanı Lütfü Küçük, Türkiye’nin şu andaki durumuna ’Hollanda Sendromu’ tanısı koydu. Türkiye’yi döviz bolluğu yüzünden ekonomisi sıkıntıya giren 70’lerin Hollandasına benzeten Küçük, "Aşırı değerlenmiş Türk Lirası, dış ticaret ve cari açığı ortada bu hastalığın işaretleri. Mevcut program 2005’te görevini tamamladı. Tarihi geçmiş bir ilaçla bu hastalık giderilemez" dedi.

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, bir yandan "rezervlerimiz sağlam" bir yandan da "Paramızın değeri ile gurur duyuyorum" diyerek Türkiye ekonomisinin nasıl iyi bir durumda olduğunu anlatırken, tam da bu göstergeler bazı kesimlerce ’hastalık belirtisi’ olarak alıyor. Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Başkanı Lütfü Küçük de, bu konuda endişeleri olan işadamlarından biri. O hastalığın tanısı bile koymuş durumda. Küçük, Türkiye’nin 1970’lerde Hollanda’da döviz bolluğu yüzünden yaşanan olumsuz etkiler nedeniyle ekonomi literatürüne "Dutch Disease" yani "Hollanda Sendromu"na kapıldığı görüşünde.

Program tamamlandı

Daha önce iktisatçı Dr. Ali Nail Kubalı tarafından gündeme getirilen bu görüşü destekleyen Küçük, bu sendromun mevcut programla giderilemeyeceğini savundu. Hollanda’nın doğalgazdan kazandığı para ile yakalandığı bu hastalığa Türkiye’nin sıcak para yüzünden yakalandığını söyleyen Küçük, Türkiye’nin Hollanda Sendromu’na yakalandığı yönündeki görüşleri hükümetin ciddiyetle değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Bozulan makro dengelerini düzeltmeyi hedefleyen mevcut programın, 2005’ten itibaren görevini tamamladığını vurgulayan Küçük, "Hükümet son 3.5 yıldır ’son kullanma tarihi geçmiş bir ilacı’ kullanmayı sürdürüyor. Çözüm için uygulanan ekonomik programın gözden geçirilmesi gerekiyor" dedi.

Kontrolsüz değil

Artık dünyada ’tamamen liberal’ diye bir durumun söz konusu olamayacağının anlaşıldığını dile getiren Küçük, sözlerine şöyle devam etti: "Hiçbir şeyin kontrolsüz olmayacağı ortada. Türkiye’de de devlet regüle edici rolünü devreye sokmalı. Dövize yüzde 5, TL’ye yüzde 20 faiz uygulanan bir ülkede, para reel sektöre gider mi? Merkez Bankası bağımsız ama sonuçta ben neticeye bakmak sorundayım. Bu ülkede cari açık var mı, var. 50 milyar dolarlık kaynak yaratmak durumundayız. Devlet müdahale etsin demiyoruz ama bazı önlemleri de almak zorunda. Artık piyasaların tamamen kendini regüle edemediği görüldü."

Herkes mucize bekliyor

Küçük, şu değerlendirmelerde bulundu: "Herkes özel sektörden bir mucize bekliyor ama bunun için bazı işlerin yapılması lazım. Sanayi ve ticaret bugün borçla dönüyor. Sanayicinin ihracat yapıyor olması, kár ettiği anlamına gelmez. Bugün pekçok işletme ’işyerini kapatacağıma yüzde 5 zarar ederim’ diyerek çalışıyor."

Hollanda sendromu nedir

HOLLANDA, 1960’larda Kuzey Denizi’nde büyük doğalgaz yatakları buldu. Bu rezervler sayesinde, 1970’li yıllardaki petrol krizi sırasında önemli bir gelir edildi. O dönemde enerji ihracatı ile çok ciddi döviz kazanan Hollanda’da bu durum önce memnuniyet yarattı. Ancak kısa süre sonra ciddi makro sorunlar ortaya çıktı. Filorin aşırı değerlenirken, ithalat arttı, ihracat azaldı, sanayi üretim gücünü kaybetti. Hollanda bu sorunu döviz harcamayı durdurup, bir istikrar fonu oluştururak aştı. Hollanda’da sorun doğalgaz zenginliğinden çıkmıştı. Ancak sonraki yıllarda bu hastalığın sadece doğal kaynaklardaki bir sıçramadan değil, her türlü hızlı döviz girişinden olabileceği kabul edildi.

2 kriz yaşadı şimdi Avrupa 2’ncisi

TÜGİAD
’da başkanlık bayrağını Murat Saraylı’dan devralan Lütfü Küçük, 1967 İstanbul doğumlu bir işadamı. İş hayatına üniversiteyi bitirdiği Londra’da başlayan Küçük, bir süre sonra Türkiye’ye döndü ve aile şirketi Eku Fren Kampana ve Döküm A.Ş.’de çalışmaya başladı. Ancak 1991’de Körfez Krizi ve sonra da 94 krizinde Eku sıkıntıya girdi. Bu iki iflası babasının "kredibilitesi" sayesinde aştığını söyleyen Küçük, bugün ise alanındaki en önemli ihracatçılardan biri olmakla övünüyor. Küçük, Eku’nun bugün alanında Avrupa’nın en büyük 2’nci üreticisi özelliğini kazandığını, kendi uzmanlık alanında Avrupa’da son yılların en büyük yatırımına imza attığını vurguluyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!