Hırsıza ceza veriyoruz yetkilerimizi budamayın

Güncelleme Tarihi:

Hırsıza ceza veriyoruz yetkilerimizi budamayın
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2007 00:00

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, Sabah-ATV ihalesine ilişkin değerlendirmeyi "daha sonra"ya bırakırken, kuruma yöneltilen eleştirilere sert yanıt verdi. "TMSF’nin yetkilerinin budanması girişimleri olduğunu duyuyorum. Bu girişimlerin dayandığı anlayış, yanlış anlayıştır" diyen Ertürk, bunun ’masum kişiler de zarar görebilir mantığıyla hırsıza cezayı kaldıralım’ anlamına geldiğini söyledi.

SABAH-ATV ihalesinin ardından gözlerin çevrildiği Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, "Eleştirileri önümüzdeki hafta konuşuruz" derken, TMSF’nin uyguladığı yaptırımları eleştirenlere yönelik sert açıklamalarda bulundu. TMSF’ye yöneltilen eleştirileri yanıtladı. Bir bankacılık düzeninde bankacılığın çok temel işlevi olan finansal kaynak aktarımını bozan şartlar varsa, buna hiçbir kamu otoritesinin izin vermeyeceğini vurgulayan Ertürk, bankacılık sektöründeki temel kaynak aktarım mekanizmasının sağlıklı bir biçimde işlemesi gerektiğini, bunun hem finansal sistemin hem de genel ekonominin istikrarı için hayati önem taşıdığını dile getirdi. Ertürk, bankacılık sektöründe çok sıkı, çok sert yaptırımların getirilmesinin o sistemin sağlığı açısından önemli ve gerekli olduğunu savundu.

RAHATSIZLIĞI ANLAMIYORUM: "Yakın tarihe dönüp baktığımızda, bankacılık sisteminin yüzde 25’ini tarihe gömen bir kriz yaşamışsınız" diyen Ertürk, şöyle konuştu: "Bütün topluma yayacak ölçüde bir çürümeyi o sistem kendi içinde üretebilmişse, 50 milyar dolarlara yakın bir maliyeti toplumun sırtına yüklemişse ve bunlarla baş edemeyecek bir hukuk sistemi bu ülkede varsa, siz bankacılık sisteminin güvenliğini sağlayamamışsınız demektir. Bu sistemi tekrar ayakları üstüne oturtacak girişimlerden bu nedenle rahatsızlık duymanın sebebini anlayamıyorum."

HIRSIZA CEZA VERMEYELİM Mİ: TMSF’nin sistemin güvenliği açısından kullandığı yetkilerin sistemi bozucu oyuncuların sisteme girmesini engellemek açısından gerekli olan yetkiler olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: "Bundan rahatsızlık duymak ancak şöyle bir benzetme ile ifade edilebilir, masum kişilerin de hırsızlıkla suçlanabilecekleri riskinden dolayı, hırsıza da cezayı kaldıralım’ demeye benziyor. Bu bir risk elbette. Masum kişiler de hırsızlıkla suçlanabilir, cezalandırılabilir. Toplum da bu riski elemine etmek durumundadır. Bunun yolu hukuk sistemini, idari sistemi adam etmektir. Yoksa hırsızlarla ilgili cezaları kaldırmak değildir. Burada bir mantık sorunu yaşıyor Türkiye."

50 MİLYAR DOLARLIK YÜK: TMSF yetkilerinin budanması ile ilgili bir takım girişimler olduğunu basından duyduğunu aktaran Ertürk, "Bu girişimlerin dayandığı anlayış, yanlış anlayıştır" dedi. Ertürk, "Sistemin tümünü riske atacak oyuncuları, o sistemin kendi içinde barındırmaması lazım. Bu gönüllü bir topluluğun faaliyeti değildir, bu Bankalar Birliği’nin yapacağı iş değildir. Bu , çok ciddi yaptırımları kararlı bir şekilde uygulamakla mümkün olabilir. Türkiye bir daha 50 milyar dolar yükü kaldıramaz" diye konuştu.

Yabancı banka rahatsızlığı safsata, canlılarla sorunumuz yok

TMSF ile ilgili yabancı bankaların TMSF’nin uygulamalarından rahatsız olduğuna ilişkin bir "efsane" bulunduğunu söyleyen Ahmet Ertürk, bu bankaların geldikleri ülkelerde, bundan çok daha şiddetli ve büyük yaptırımlar içeren hukuk sistemleri olduğuna dikkat çekti. TMSF’nin ABD’de muadili olan kuruluş FTIC’nin sahip olduğu yetkilerin TMSF’nin bugün sahip olmadığı yetkiler olduğunu, sıkıntıya giren bir bankaya FTIC’nin müdahalesinden sonra, o süreci engelleyecek hiçbir idari ve yargı kararı verilemediğini hatırlatan Ertürk, "Yabancı bankalar böyle bir niyet atfetmenin efsane olduğunu hatta bir safsata olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. Düzen içinde çalışan bir bankanın TMSF’nin çalışmalarından rahatsız olması için herhangi bir neden bulunmadığını dile getiren Ertürk, şunları söyledi: "TMSF son 10 yılda yaşanan tahribatla uğraşıyor. Bugünkü canlı bankalarla herhangi bir sorunu bulunmuyor. Biz sadece onlardan sigorta primi tahsil ediyoruz. Hatta şu anda bankalara sigorta prim maliyetlerini nasıl aşağıya çekebileceğimize yönelik çalışma yapıyoruz."

Tahkim davaları bir devlet sorunu

ULUSLARARASI güven sorunu anlatırken, Uzanlar’ın Türkiye aleyhine IMF ve Dünya Bankası nezdinde açtığı 50 milyar dolarlık tahkim davalarına Ahmet Ertürk, "Türkiye devleti bugün bu uluslararası mekanizmanın ciddi anlamda tehdidi ile karşı karşıya. Bu sorunla sadece TMSF’nin baş etmesi mümkün değil. Bu bir devlet sorunu. Bu konuda tüm kamu düzeni ve kamuoyunun dikkatini çekmek istiyorum" dedi.

İstanbul’dan finans merkezi olmaz, bu projeden vazgeçin

İSTANBUL’un nasıl finans merkezi olabileceğinin konuşulduğu ve hemen herkesin bu fikri desteklediği Finans Zirvesi’nde Ahmet Ertürk, bu projeye itiraz etti. "Önce İstanbul’u nasıl konumlandıracağımıza bir karar verelim" diyen Ertürk, itirazlarını şöyle dile getirdi:

Türkiye kolaycı çözümler ülkesi, dünyanın neresinde bir fikir, bir proje varsa o Türkiye’ye taşınmaya çalışılıyor. İstanbul gibi bir kent, hem Las Vegas, hem Silikon Vadisi, hem kültür merkezi, hem tarih merkezi olabilir mi? Bu düşünceler İstanbul’un toptan tarihe gömme projesi değil midir? İstanbul için önce bu projelerden hangisini seçeceğimize karar vermeliyiz.

Kentteki trafik sorunu da finans merkezi olma konusunda olumsuz bir unsur. Cenevre’den İstanbul’a 2 saatte gelen bir yabancı yatırımcı, havaalanından Taksim’e 2 saatte geliyorsa, sizin İstanbul’u bir finans merkezi yapma projenizin önünde ciddi bir engel var demektir. Bu projelerin Türkiye için temel varsayımlarından biri, Türkiye’nin bir köprü olduğu fikridir. Her gün köprüden 2 saatte gelen birisi olarak, bu köprü lafını duymaktan artık gına geldi.

İstanbul bir Dubai ya da Kazakistan’ın yeni oluşturulan başkenti değil, dünyanın en eski kentlerinden biri. Biz bu kenti inşaa etmedik. Bu kent sadece bizim malımız değil, dünya kültürünün, tarihinin malı. İstanbul’u finans merkezi yapılması projesine bu noktada ciddi itirazım var. Zaten İstanbul’u Türkiye’nin finans merkezi yapamamışız ki. Şu anda Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası, SPK, BDDK, Merkez Bankası Ankara’da, biz İstanbul’u dünya finans merkezi yapalım diyoruz.

Sabah-ATV ihalesi RTÜK ve Rekabet’te

ATV-Sabah Ticari ve İktisadi Bütünlüğü’nün önceki gün yapılan ihalesinden çıkan sonuç, Fon Kurulu’nda görüşüldükten sonra, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Rekabet Kurumu (RK) gündemine taşındı. Çalık Holding’in ihalede verdiği 1 milyar 100 bin dolarlık teklifi dünkü toplantısında ele alan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Fon Kurulu, daha sonra şu açıklamayı yaptı: "Kurul, ihale şartnamesi’nin 9’uncu maddesine istinaden gerekli izinlerin temini amacıyla, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Rekabet Kurumu (RK) Başkanlığı’na yazı yazılmasını uygun görmüş ve bugün itibariyle gerekli işlemleri başlatmıştır." Buna göre, bu kurumlar Sabah ve ATV’nin, Çalık Holding iştiraklerinden Turkuaz’a verilip verilmesinde herhangi bir sorun bulunup bulunmadığı konusunda görüş bildirecek. Fon Kurulu da, bu görüşler doğrultusunda nihai kararını verecek.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!