Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, seçim sürecinde partilerin hem özel sektörün hem de kamu maliyesinin dengesini sarsacak vaadlerden kaçınması gerektiğini söyledi. Özellikle yüksek ‘asgari ücret’ vaadlerinin yoğun olarak tartışıldığı ortamda kendisine yönelttiğimiz ‘sizin işgücü maliyetlerinizi de etkileyecek vaadleri hakkında ne düşünüyorsunuz’ şeklindeki sorumuzu yanıtlayan Başkan Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu:
REKABET GÜCÜMÜZ ZAYIFLAR
“Küresel rekabet iyice kızıştı. Küresel ticaret hacmi de eskisi gibi büyümüyor. Böyle bir ortamda özel sektörümüzün dinamizmini korumak her zamankinden önemli. Bu nedenle de şirketlerimizin üzerindeki maliyetleri daha fazla artırmamalı, rekabet gücümüzü azaltacak uygulamalardan uzak durmalıyız.
Siyasi partilerimizden ekonomiye yönelik taahhütlerde bulunurken, bu durumu mutlaka göz önüne almalarını ve daha hassas ve sorumlu davranmalarını bekliyoruz. Özel sektör üzerindeki yükler ne kadar azaltılırsa bizler de o kadar hızlı koşar, ülkemize daha fazla yatırım, üretim, istihdam ve ihracat kazandırırız.”
DENK BÜTÇEYE ÇOK YAKINIZ
Her platformda mali disiplinin önemini vurguladığını söyleyen Rifat Hisarcıklıoğlu, “Çünkü mali disiplin bozulursa, kamu bütçesi açık verirse bunun bedelini 78 milyon ödüyor. Hem vergiler, hem de faiz artıyor. Çalışan, üreten kaybediyor, rantiye kazanıyor. Bütçe sağlam olacak ki ekonomi sağlam olsun. Türkiye çok uzun yıllardan sonra ilk defa denk bütçeye yaklaştı. Bu tabloyu bozmamak için mali disiplinle çelişen ve bütçe dengesini bozacak hesapsız vaatlerden uzak durulması ülkemizin yararına olacak” dedi.
İKİ FAKTÖR ÖNEMLİ AVANTAJ
Türkiye’nin küresel kriz sonrasında en hızlı toparlanan ülkeler arasında yer aldığını bunu da iki faktöre borçlu olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Bu iki faktör; kamuda mali yapının sağlam olması ve özel sektörün dinamizmi. Kamu maliyesinin sağlamlığı sayesinde özel sektörün üzerine ilave yük getirmeden ekonomiyi canlandıracak adımlar atılabildi. Özel sektörün dinamizmi ile de üretim, yatırım, istihdam ve ihracat hacimlerini kriz öncesi seviyelerin üzerine çıkarmayı başardık. Küresel krizden bu tarafa Avrupa’da 5 milyon kişi işini kaybederken, aynı dönemde biz 5 milyon insanımıza istihdam sağlayabilmişsek işte bu sayede oldu. Bize göre 7 Haziran’dan sonra Türkiye’nin 4 yıllık seçimsiz bir döneme giriyor olması da yeni bir fırsat penceresi açıyor. Bu dönemde ekonomiyi ön planda tutarsak yeni bir başarı hikâyesi yazarız.”