Güncelleme Tarihi:
ATO, "Neler Oluyor Bize" başlıklı dört bölümlük bir rapor hazırladı. Raporun "Hayatsız Kadınlar" isimli ikinci bölümünde Türkiye’deki fuhuş "sektörü" incelendi. Rapora göre, Türkiye’de faaliyet gösteren 56 genelevde kayıtlı yaklaşık 3 bin hayat kadını çalışıyor. Türkiye’de tescilli hayat kadını sayısı da 15 bini geçiyor. Genelevlerde, hukuki sorun yaratmasın diye çok sayıda kadının vesikasız çalıştığı, çalışacak genelev bulamadığı için bir çoğunun da gizli fuhuş yaptığı belirtiliyor.
VESİKA TAKSİ PLAKASI GİBİ
Genelevlerde çalışmak için gerekli olan vesikanın taksi plakasından herhangi bir farkı bulunmadığı kaydedilen raporda, 3 büyük ilde yaklaşık 30 bin kadının genelevde çalışmak amcıyla vesika beklediği belirtildi. Rapora göre, yalnızca Diyarbakır’da yasal olmayan bine yakın randevu evi bulunuyor. Bu evlerde 6 bine yakın hayat kadını çalışıyor.
FUHUŞ YAPMA YAŞI 15-40
Türkiye genelinde vesikalı ya da gizli çalışan hayat kadınlarının sayısının 100 bine yaklaştığı kaydedilen raporda, Türkiye’nin kadın nüfusunun 35 milyon civarında olduğu hesaba katıldığında her 350 kadından birinin fuhuş batağının eşiğinde olduğu belirtiliyor. Fuhuş yapma yaşının 15-40 yaş arasında değiştiği ifade edilen raporda, bu yaştaki kadın sayısının 17 milyona yaklaştığı dikkate alındığında da bu sayının daha da artacağına işaret ediliyor.
3-4 MİLYAR DOLARLIK 'SEKTÖR
Raporda fuhuş sektöründe bir yılda dönen paranın asgari 3-4 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Bu paradan; patron, bar, pavyon, disko, gece kulupleri, otelci, taksici ve eğlence yeri sahibi gibi onbinlerce insanın pay aldığına dikkat çekilen raporda, "Yani fuhuştan yüzbinlerce insan maddi anlamda nasipleniyor" denildi. Raporda, sektörün büyüklüğünden dolayı devreye fuhuş mafyasının da girdiğine işaret edilerek, mafyanın küçük kız çocuklarını kaçırmaktan zorla fuhuş yaptırmaya kadar her yola başvurduğuna dikkat çekildi.
ÇOCUK HAYAT KADINLARI
Raporda, 18 yaşından küçük hayat kadınlarının "çocuk hayat kadını" sınıfına girdiği belirtiliyor. 2000 yılında Türkiye’de yapılan araştırmalarda Türkiye’de "çocuk hayat kadını" oranının korkutucu boyutlara geldiği belirtilen raporda, fuhuş yaşının 15’ve 12’ye kadar düştüğüne işaret ediliyor. Raporda, 2000 yılında yalnızca İstanbul’da çocuk hayat kadınları sayısının 500 olarak belirlenmesine karşın resmi olmayan rakamların bu sayının çok üzerinde olduğu kaydediliyor.
KOCALARI SATIYOR
Rapora göre, kadınların yüzde 30’u kocası, yüzde 10’u baba, anne, ağabey gibi diğer yakınları, yüzde 3.4’ü beraber oldukları erkekler tarafından satılıyor. Para karşılığı cinsel ilişkiye girenlerin yüzde 63.4’ünün resmi nikahlı, yüzde 12.2’sinin ise imam nikahlı olduğu belirlendi. Araştırmalara göre, hayat kadınlarının yüzde 8’i 16 yaş öncesinde aile içinden birisinin cinsel tacizine uğruyor. Saldırganın yüzde 2’si üvey kardeş, yüzde 4’ü birinci derece akraba olduğu savunuluyor. Aile dışı birinden cinsel taciz görenlerin oranı ise yüzde 20 düzeyinde bulunuyor. Taciz biçiminin ise genellikle tecavüz veya tecavüz girişimi şeklinde olduğu belirtiliyor.
Kadınların, bedensel işkence ve yoksulluk nedeniyle fuhuşa sürüklendiği belirtilirken, namus, ahlak, şeref, haysiyet, doğruluk, dürüstlük, adalet, helal kazanç gibi değerlerin sürekli erozyona uğradığı bir toplumsal yapının da fuhuş için en uygun zemini oluşturduğuna işaret ediliyor.
YABANCI HAYAT KADINLARI İSTİLASI
Fuhuş sektöründe Türklerin yanı sıra büyük bölümü Ukrayna, Moldova, Gürcistan, Azerbaycan ve Beyaz Rusya’dan gelen yabancı uyruklular da çalışıyor. Devlet denetiminde fuhuş yerlerinin genelevler olduğu belirtilirken, bunun dışında randevu evleri, oteller, moteller, özel mülkler gibi kapalı mekanların yanı sıra parklar ve bahçelerin de bulunduğu gözden uzak yerlerin fuhuş yapılan yerler olduğu belirtiliyor. Büyük kentlerde ise gece kulüpleri, barlar ve diskolar en revaçta buluşma noktaları olarak gösteriliyor.
FUHUŞ RANTIYLA VERGİ REKORTMENİ OLDU
Raporda, 2001 yılında ölen genelev patroniçesi Matild Manukyan’ın 1944 yılından itibaren bir çok kez vergi rekortmeni olduğuna dikkat çekilerek, "Bu örneğin bile fuhuş sektörünün, parasal açıdan dev bir sektör olduğunu ortaya koymaya yettiği belirtiliyor. Buna rağmen sektörün vergi kaçağı diğer bütün sektörlere parmak ısırtıyor" denildi. Raporda, devletin fuhuş üzerinden vergi geliri elde etmesinin etik dışı bir durum olsa da bunun altında denetim ve kontrol yattığı kaydedildi.
AYGÜN: KADINLAR DEĞİL KRAL ÇIPLAK
ATO Başkanı Sinan Aygün ise konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, işyerlerinde kadın istihdamının artırılması için yasal düzenlemeler dahil her türlü önlemin biran önce alınması gerektiğini belirterek, öncelikle yoksul, cahil, işsiz ve sahipsiz kadınlara yönelik sosyal güvenlik ve yardım mekanizmalarının hızla işlemesini istedi. Aygün, "Ortaya çıkan tablo 10 yıldır kötü yönetilen bir ülkenin, bir ekonominin faturasıdır. Hayatın kadınları değil, kral çıplak" dedi. Türkiye’de halen 10 kadın sığınma evi ve 11 yardım merkezi bulunduğunu vurgulayan Aygün, "AB kriterlerine göre her 7 bin 500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınma evi açılması gerekiyor" dedi.