Güncelleme Tarihi:
FRAUD yani teknolojiyi kullanarak yapılan sahtecilik, son yıllarda büyük bir artış gösteriyor. Fraud yöntemleri o kadar çok çeşitlilik gösteriyor ki, “Ben asla bu oyuna gelmem” diyenleri bile ağına düşürebiliyor. Bu yöntemlerin en bilinenleri; bankaların çağrı merkezlerini kullanarak, bankaların internet sitelerini taklit ederek, “hediye kazandınız” mesajları gönderip banka ve kredi kartı bilgilerini alarak, cep telefonlarına korsan yazılımlar yükleyerek yapılan fraud. Bu örnekleri artırmak mümkün, çünkü fraud’u yapanlar teknolojinin tüm nimetlerini kullanıyor, bankaların güvenlik eksiklerini saptıyor ve vatandaşların zaaflarından yararlanıyor.
Türkiye’de finans kurumlarına fraud çözümü hizmeti veren İHS Teknoloji CEO’su Bülent Özkan, “2010 yılında bu alanda büyük bir açık olduğunu saptadık ve kendi mühendislerimizle özel çözümler geliştirdik. Şu anda Türkiye’nin önde gelen bankalarına fraud çözümleri, entegrasyon ve danışmanlık hizmeti veriyoruz” diyor. “Bizim yaptığımız iş fraud tespit sistemleri entegre ederek bankalara hizmet vermek. Bir bankacılık işlemi gerçekleştiğinde bunun fraud olup olmadığını 80-90 mili saniye gibi bir sürede saptayıp sistemi uyarıyoruz. Ki bu süre aslında tam olarak gözü kapatıp açma arasında geçen süre” diyen Özkan, “Sadece büyük bir bankada günde sadece dijital kanallarla 25-30 milyon civarında işlem yapıyor.
Günde ortalama 300 milyonun üsünde bir işlemden söz ediyoruz. Bir bankanın tüm bu işlemleri takip edebilmesi için binlerce çalışana ihtiyacı var ve sistem olmadan da saptanması mümkün değil. İşte biz tüm bu işlemleri tarayıp saniyeden daha az bir zamanda bir işlemin müşterinin profiline uyup uymadığını anlıyoruz ve bankayı haberdar ediyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’de yılda, sadece kredi kartından en az 100-150 milyon TL civarında fraud kaybı olduğunu belirten Özkan, “Aslında kredi kartları Türkiye’nin kanayan yarası diyebiliriz. Çünkü Türkiye’de fraud yapanlar daha çok sosyal mühendislik yöntemlerini kullanarak kredi kartlarını hedef alıyor. Örneğin bankaların sosyal medya hesaplarını taklit ediyorlar (bunu Facebook denetlemiyor), çekilişle otomobil vereceklerini söylüyor, insanlar da inanıyor ve ya kredi kartı bilgilerini veriyor ya da belli bir miktar para gönderiyor. Halkımız seviyor bu tür çekilişleri” dedi.
AİLE İÇİ FRAUD SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Özkan, son yıllarda artan fraud olaylarının aile içinde yaşandığını söyledi. Türkiye’de de gittikçe artan bu oranın dünya çapında yüzde 8-10 düzeyine geldiğini söyleyen Özkan, aile içi fraud’u şöyle anlattı: Herkes eşiyle telefonunun şifresini, banka şifresini, kart şifresini paylaşıyor. Ya da çocuklar babalarının kredi kartlarıyla oyun oynuyor, bitcoin satın alıyorlar, oyun endüstrisi çok ciddi bir hale geldi. Oyun oynayanların hesaplarını hackleyip sanal karakterlerini çalıyorlar, sonra da ciddi paralara satıyorlar. Bunun dışında özellikle boşanma sürecinde olan ve bu süreci sancılı geçiren çiftler arasında ya da aldatma olaylarında yaşanıyor. Ayrılmak üzereyken eşlerden biri eşinin tüm bilgilerine sahip olduğu için bir işlemle tüm hesabındaki parayı aktarabiliyor
YÜZ TANIMADAN SONRAKİ TEKNOLOJİ PASİF BİYOMETRİ OLACAK
Finans kurumlarının artık müşteri için en yeni teknolojileri kullanıma soktuğunu belirten Bülent Özkan, bunun da yeni güvenlik sorunları getirdiğine dikkat çekti. Artık parmak izi, yüz tanıma gibi sistemlerin kullanıldığın belirten Özkan, “Bizim de Türkiye’de birlikte çalıştığımız bir bankayla yeni bir yüz tanıma sistemimiz çıkacak. Yüz tanıma artık yeni bir kimlik denetimi aracı olarak bir iki yıl içinde çok yaygın olarak kullanılmaya başlanacak. Ancak bunun da çok değişik teknikleri var. Bazı bankaların kullandığı yüz tanıma sistemleri tüketiciler nezdinde çok kabul görmedi, çünkü tüketici dostu değildi. Şöyle düşünün evinize hırsız giriyor, siz uyurken cep telefonunuzu yüzünüze tutup banka hesabınıza girebiliyor. Dolayısıyla tüketicilerin bu tür uygulamaları kullanırken bankanın aldığı güvenlik önlemlerine dikkat etmesi gerekiyor.
TELEFONLA ARAMAKTAN VAZGEÇMELERİ GEREK
Özellikle telefonla kişisel bilgilerin alınıp banka hesaplarının boşaltılması durumunun önüne geçilmesi gereken önlemleri de anlatan Özkan, öncelikle bankaların güvenli operasyon sürdürmek istiyorlarsa mutlaka ve mutlaka müşteri arama ve pazarlama faaliyetlerini sonlandırmaları gerektiğini vurguladı. Özkan, “İnsanlar şunu karıştırıyor, ‘banka beni arıyor’ bilinci var insanlarda ve ‘bankadan arıyorum’ diyen bir başkası bir takım bilgilere erişmek istediğinde kolay bir şekilde veriyor onlara. Çünkü banka mal satmak için de arıyor müşterilerini” dedi.