Güncelleme Tarihi:
KÜRESEL ısınmadan en çok etkilenen bölgelerden biri de Kuzey Kutbu. Fosil yakıtlar nedeniyle ısınan hava sonucunda Kuzey Kutbu buzullarında erime yaşanıyor. Buradaki deniz buzulları mevsimlere göre büyür ve küçülürken, genel olarak bir küçülme eğilimi var çünkü Kuzey Kutbu küresel ortalamadan kabaca iki kat hızlı ısındı. Kuzey Kutbu buzullarının erimesi sonucu okyanuslarda da yeni rotalar açılıyor. Geçen günlerde ilk kez bir LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) tankeri Kuzey Denizi rotasını buzkıran gemi olmadan, tek başına geçti. Hem de kışın en soğuk zamanında... Oldukça ironik bir durum ortaya çıktı: Fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan buzların erimesinden faydalanan yine fosil yakıt endüstrisi oldu. Çünkü petrol ve gazı daha kestirme rotalardan ve daha düşük maliyetle taşıyabiliyorlar. Greenpeace Norveç’ten Truls Gulowsen ise eriyen Arktik’i bir iş fırsatı olarak sömürmeye çalıştıkları için şirketleri açgözlü olmakla eleştiriyor. Bunun yerine, bunu “en kısa sürede fosil yakıtlardan kurtulmamız gerektiğini söyleyen bir mesaj” olarak görmeleri gerektiğini söylüyor.
KUZEY KUTBU’NDA BİR İLK
Avrupa ve Asya arasında en kısa mesafe olan Kuzey Deniz Rotası, Kuzey Buz Okyanusu’nun denizlerinden geçiyor. Bugüne kadar iki kıta arasındaki ticaret trafiği, başlıca olarak Süveyş kanalı veya Afrika’yı dolaşarak gerçekleştiriliyordu. Uzmanların hesaplamalarına göre, Kuzey Deniz Yolu kullanılınca yük ulaştırma süresi yaklaşık yüzde 20-30 oranında kısalıyor. Ancak bu rotayı imkânsız kılan daha önce büyük bölümünün buzlarla kaplı olmasıydı. Tankerler, buzkıranlara ihtiyaç duyuyor, bu da maliyeti arttırıyordu. Küresel ısınma buradaki buz örtüsünü azalttı ve kuzey denizlerindeki ulaşımı kolaylaştırdı. Ve geçen günlerde Asya ile Avrupa’yı Arktik Denizi üzerinden bağlayan Kuzey Deniz Rotası’nda bir ilk yaşandı. Bir LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) tankeri Kuzey Deniz Rotası güzergâhı boyunca buzkıran refakatı olmadan ilk tek başına yolculuğunu tamamladı. Eduard Toll isimli tanker, Rusya’nın Yamal yarımadasındaki 27 milyar dolarlık LNG projesi için inşa edilen 15 LNG tankerinden biri. Tankerin sahibi Teekay firması, “Bu, kutup taşımacılığında önemli bir kilometre taşıydı” dedi. Tankerin isim babası Eduard Toll ise hayatını Kuzey Kutbunun keşfine adayan bir Rus jeoloğu ve kâşifiydi.
BUZLARIN 4’TE 3’Ü ERİDİ
Greenpeace’in Kuzey Kutbu’nda eriyen buzullara karşı yürüttüğü “Kuzey Kutbu’nu kurtar” kampanyasının sayfasında Kuzey Kutbu’ndaki buzulların yok olduğu belirtilerek, “Son 30 yılda, Kuzey Kutbu’ndaki buzulların yüzde 75’ini kaybettik. Buzullar, Kuzey Buz Denizi’nde 800 bin yıldan fazladır varlar. Erimelerinin başlıca nedeni, bizim kirli fosil yakıt petrolü tüketmemiz. İnsanlık tarihinde ilk kez Kuzey Buz Denizi, yakın gelecekte tamamen buzulsuz kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu, sadece bölgede yaşayan insanlar, kutup ayıları, boynuzlu balinalar, deniz aygırları ve diğer canlılar için değil, hepimiz için yıkıcı sonuçlar doğurur. Dünyanın kutbundaki buzullar, güneş ışınlarının çoğunu uzaya geri yansıtıyor ve böylece gezegenimizin serin kalmasını; tarım yapabilmek için gerekli olan iklimsel şartların sabit kalmasını sağlıyor” deniliyor.
National Geographic’in “Son Buz” makalesinde ise “1980’li yılların uydu verilerine göre, yaz sonunda Kuzey Kutup deniz buzu ortalama 7.5 milyon kilometrekarelik alana yayılıyordu. O dönemden bu yana 2.5 milyon kilometrekaresi (kabaca Alaska, Teksas ve Kaliforniya’yı kapsayacak büyüklükte bir alan) yok oldu. İklim modellemeleri, 2050’lere gelindiğinde geriye yalnızca 520 bin kilometrekarelik daimi deniz buzu kalacağını öngörüyor. İyi denebilirse eğer, iyi bir haber de var. Geriye kalan deniz buzu, burada değil de daha kuzeyde, Grönland ve Kanada’nın Ellesmere Adası’nın üst tarafında küçük bir bölgede toplanacak. Ve bu küçük alan, Kuzey Kutbu’nun yabanıl canlılarının çoğu için son kale olacak” deniliyor.
TİCARETLE GEMİ TRAFİĞİ DE HIZLANDI
OECD Observer’da yer alan makaleye göre ise dünya çapında ticaretin yeniden artışa geçmesi denizlerdeki gemi trafiğini de hızlandırdı. Ancak gemi trafiğinin artması da ne yazık ki iklim değişikliğine katkıda bulunuyor… Nitekim, küresel nakliye, sera gazı emisyonlarının yüzde 2.5’inden sorumlu ve hiçbir şey iyileşmediği sürece bunların 2050’de yüzde 50 ila yüzde 250 oranında artması öngörülüyor. Yine de, deniz ulaşımı iki yıl önce Paris İklim Anlaşması’ndan çıkarıldı. Neden? Bir sorun, gemilerin neredeyse sürekli ulusal sınırların dışında olması sonucu hangi ülkeye karbon emisyonu yazılacağına karar verilmesinde yatıyor. Ayrıca gemilerin gerçek milliyetleri, sahipleri, operatörleri veya mürettebatından sıklıkla farklı ve bu durumu karışık hale getiriyor. Gemicilikte sera gazlarını azaltmaya yönelik strateji geliştirmek ülkelerin farklı pozisyonları nedeniyle zor. Yelpazenin bir ucunda, dünyanın en büyük üçüncü nakliye kaydına ev sahipliği yapan ama aynı zamanda yükselen deniz seviyelerinin tehdidi altındaki Marshall Adaları gibi bir dizi Pasifik Adaları devleti var. Bunlar, gemicilik sektörünün 2035’lerin başında sıfır emisyona ulaşmasını istiyorlar. Yelpazenin diğer ucunda, çoğunlukla, karbon azaltma çabalarını bu yüzyılın ikinci yarısına ertelemek isteyen Brezilya gibi gelişmekte olan ekonomiler var. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) emisyonu azaltmak için gemilerin enerji verimliliğini arttırmayı öneriyor.
SÜVEYŞ’TEN DAHA KISA
RUSYA’nın Kuzey Kutbu şeridinin açılması, Japonya, Çin ve Güney Kore
gibi büyüyen petrol ve gaz pazarlarına ticaret yolları oluşturuyor. Eduard Toll tankeri, Rus gazını Fransa’ya götürdü. Kuzey deniz rotası, Avrupa ve Asya arasındaki
birçok ticaret bağlantısı için Süveyş Kanalı alternatiflerinden daha kısa.