Güncelleme Tarihi:
Gündemir, “Hazır giyimde çevresel sürdürülebilirlik farkındalığının arttırılması konusunu, nitelikli işgücünün karşılanması ve üye firmaların teknolojik yetkinliklerinin geliştirilmesini yeni dönemdeki üç ana temamızdan biri olarak belirledik. İnanıyoruz ki ihracatta katma değeri arttırmaya veya fırsat doğabilecek alanlara yönelik stratejiler, firmalarımızı ticari alanda ileriye götürebilir ancak insanlığı geleceğe taşıyamaz. En büyük pazarımız olan Avrupa Birliği’nin ‘Yeşil Mutabakat’ programı hakkında üyelerimiz arasında farkındalık geliştirme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çünkü yeni dönemde sektörümüzün performansını etkileyecek en önemli konu Avrupa Yeşil Mutabakatı olacak. Dijital modanın yanında, AYM’ye uyum başlığında da geliştirilecek stratejilerin büyük fayda sağlayacağına inanıyorum. Tekstilde sürdürülebilirlik kavramının odağında üreticiler bulunuyor görünse de tüketicilerin de katılımını sağlayacak mekanizmalara ihtiyaç var” diye konuştu.
FİNLANDİYA İLE İŞBİRLİĞİ
Pandemi sonrası büyük değişim gösteren tüketici davranışlarına bakıldığında, sektör açısından riskler kadar fırsatların da olduğunu belirten Gündemir, “Dayanıksız ve ağırlıklı olarak petrol bazlı materyalden üretilen kıyafetlerin çevreye verdiği zarardan, üretimde insani çalışma şartlarının sağlanmamasına kadar pek çok konu nedeniyle ‘hızlı moda’ akımı artık sorgulanıyor. Bunun yerine uzun süre dayanan, doğal materyalden üretilen ve fiyat/performans açısından tüketici dostu ‘yavaş moda’ akımının hızla gelişmesini bir fırsat olarak görüyoruz. Yakın zamanda Bursa’da ağırladığımız Finlandiya İş Delegasyonu ile iki ülke arasında sürdürülebilir tekstil özelinde yeni bir iş köprüsü kurma hedefimiz, bu fırsat pencerelerinin güzel bir örneğini teşkil ediyor” değerlendirmesini yaptı.