Güncelleme Tarihi:
Müteselsil kefalet ile mal satın aldıkları tedarikçilerin kestiği faturaların doğruluğundan ihracatçının sorumlu tutulmasından yakınan Keşçi, "Maliye Bakanı'ndan rica ediyorum, bu müteselsil belasından bizi kurtarsın. Aksi takdirde, bütün ihracatın tıkanmasına, firmaların elinin kolunun bağlanmasına neden olacak" dedi.
Güngör Keşçi, marka yaratıcılarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında, ülke ihracatının yüzde 27.5'ini, imalat sanayi istihdamının yüzde 25'ini ve imalat sanayi üretiminin yüzde 26'sını gerçekleştiren hazır giyim sektörünün, son zamanlarda son derece büyük bir ilgisizlikle karşılaştığını belirtti.
Keşçi, sektörün geleceğini tehlikeye düşürecek yaklaşımlarda bulunulduğunu ileri sürerek, şöyle dedi.
"Bu yaklaşım, hükümetin başından başlıyor. Bizzat, hükümetin başkanı geçen yılın verdiği bir panikle ithalatın kısıtlanması yönünde talimat verebiliyor. Yatırım yapmak isteyen sanki suç işliyormuş gibi, yatırım teşvikleri geciktiriliyor. İhracatın hammaddesi ve modanın, markanın gelişmesini sağlayacak malzeme, aksesuar ithalatı zorlaştırılıyor.
Bu büyük sektörün çalışması engellenerek, Türkiye'nin çok önemli ekonomik çıkarları gözardı ediliyor."
Tekstil ithalatı
Keşçi, "Uzakdoğu'dan milyarlarca dolarlık tekstil hammadesi ithal ediliyor" gibi "yalan yanlış" bilgilerle, Başbakan'dan başlayıp bütün bürokrasinin, işçi sendikalarının kandırılmaya çalışıldığını öne sürdü.
Türkiye'nin toplam 2.5 milyar dolarlık tekstil ithalatının 1.5 milyar dolarlık bölümünün tekstilciler tarafından tekstil hammaddeleri, 997 milyon dolarlık bölümünün hazır giyimciler tarafından kumaş olarak ithal edildiğini belirten Keşçi, kumaş ithalatı içinde Uzakdoğu'nun payının yüzde 21 olduğunu kaydetti.
Dampingli fiyatlara ve sınırlardan kaçak mal sokulmasına kesinlikle karşı olduklarını söyleyen Keşçi, "Çin'den gelen tekstilde yüzde 300 damping uygulanıyor" iddialarının gerçeği yansıtmadığını savundu. Keşçi, bu nedenle bir damping dosyası açılmasını ve telafi edici vergi konulmaya çalışılmasını eleştirdi.
Güngör Keşçi, "Sınırları kapatırsanız, kendi yağımız ile kavrulduğumuz 1970'li yıllara döneriz. O zaman, Türkiye uluslararası piyasalarda etkili olamaz. Ayrıca, iç piyasada enflasyon düşürülemez" dedi.
KDV iadesi sorunu
KDV iadesi sorununa da değinen Keşçi, müteselsil kefalet kuralı ve vergi kaçıranlar yüzünden ihracatçının trilyonlarca liralık KDV alacağını tahsil edemediğini bildirdi.
Müteselsil kefalet ile mal satın aldıkları tedarikçilerin kestiği faturaların doğruluğundan ihracatçının sorumlu tutulmasından yakınan Keşçi, "Maliye Bakanı'ndan rica ediyorum, bu müteselsil belasından bizi kurtarsın. Aksi takdirde, bütün ihracatın tıkanmasına, firmaların elinin kolunun bağlanmasına neden olacak" dedi.
Keşçi, şöyle konuştu: "Maliye Bakanı'nı, huzurunuzda ihbar ediyorum. Mal aldığı herhangi bir firmanın unutulmuş bir belgesi, yanlış faturası vardır. Maliye Bakanı'nı böyle bir durumdan sorumlu tutmak ve hayali işlem yapmakla suçlamak nasıl abes ise, sanayici ve ihracatçının da bu şekilde sorumlu tutulması abestir.
Bu konunun düzeltilmesini istiyoruz. Bu konunun insan haklarına, Anayasa'ya aykırılığını ileri sürerek, gerekirse uluslarası mahkemelerde konuyu gündeme getirip düzelttirmek istiyoruz."
İstihdam üzerindeki vergi ve SSK primi yükünün asgari ücrette yüzde 50'ye vardığına, rakiplerine göre istihdamda 3 kat fazla devlet maliyeti ile karşılaştıklarına dikkat çeken Keşçi, istihdam üzerindeki yükün yüzde 15'e çekilmesini önerdi.
Güngör Keşçi, devletin "vergi üstüne vergi" koyan anlayıştan da vazgeçmesini istedi.
Eximbank'ın ihracatçının kredi alabileceği tek kaynak olduğunu ifade eden Keşçi, Eximbank'ta şu anda 300 milyon doların üzerinde kredi talebi bulunduğunu, devletin sanayici ve ihracatçıya destek olmak amacıyla ayırdığı 800 milyon dolarlık fonun yarısının Eximbank'a aktarılmasını talep etti.
Vergi affına karşıyız
Keşçi, bir soru üzerine, reel sektörün sorunlarının çözümü için yarın toplanacak zirveye davet edilmediklerini belirtti.
Güngör Keşçi, zirveden sanayi, üretim, ihracat üzerindeki yanlışları düzeltecek tedbirler alınmasını beklediklerini belirterek, şöyle dedi:
"Umarım, vergi affı gibi bir şey çıkmaz. Biz, vergi affına karşıyız. Aflar, eşitsizlik ve haksız rekabet yaratıyor. Zamanında vergisini, sigortasını ödeyenleri enayi yerine koyuyor."
Toplantıda daha sonra, sektör temsilcileri sorunları hakkında görüş bildirdiler.
Konfeksiyon iç piyasasında sorunlar
Infinity Yönetim Kurulu Başkanı Feyyaz Başeskioğlu, Türkiye'de konfeksiyon iç piyasasının yok olmak üzere olduğunu bildirdi.
Feyyaz Başeskioğlu, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, konfeksiyon iç piyasasının dış rekabet koşullarına ayak uyduramadığını belirterek, "İç piyasada radikal değişiklikler yapılmadığı sürece, iç piyasanın yüzde 80'ini 2 yıl içinde çöker" dedi.
Rekabet avantajı yaratabilmek için iyi kalite ve iyi fiyat sunulmasının önemini vurgulayan Başeskioğlu, Türkiye'de ise dünyada moda olan kumaşları iç piyasada zamanında tedarik edemediklerini, kendilerinin Uzakdoğu kumaşı kullandığını belirtti.
Kumaşcılar ve konfeksiyoncuların birlikte radikal kararlar alması, fiyatları ve vadeleri yeniden gözden geçirmesi gerektiğini ifade eden Feyyaz Başeskioğlu, "Firmalar ufalmalı. Kalan sağlamlarla çok net büyümenin yolu aranmalı. Kendi firmamda bu kararı aldım" diye konuştu.
Zeki Triko'nun sahibi Zeki Başeskioğlu'nun oğlu da olan Feyyaz Başeskioğlu, şirketin dünya kurallarına göre oynadığı için başarılı olduğunu vurgulayarak, "İç piyasa kumaşı ile mayo yapmaya kalksak, bir tane satamayız" dedi.
Ozan Tekstil'in sahibi ve Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği Başkanı Hüseyin Tanciger, Osmanbey'de 6 bin firmanın 4 bininin hazır giyim üzerine çalıştığını ve moda ürettiğini, 800 firmanın ihracat yaptığını söyledi.
Osmanbey'den 50'ye yakın ülkeye mal sattıklarını, yabancı alıcılarının uluslarası modayı yakından takip etiğini vurgulayan Tanciger, "Onun için, ithal girdiler olmadan bizim çalışmamız mümkün değil. Biz, yerli kumaş ile de çalışıyoruz. Osmanbey'e hergün 40-50 kamyon yerli kumaş geliyor" diye konuştu.
Kartelin tatlı karları kayboldu
İthalatın engellenmesi konusuna değinen Park Bravo'nun sahibi Kamil Özçoban, Türkiye'de büyük tekstil, iplik ve kumaş fabrikalarına sahip olanların "kartel" durumunda olduğunu savunarak, "Bunların tatlı karları ve istediği fiyatlarla satma özelliği kayboldu. Büyük sıkıntı var" dedi.
Kamil Özçoban, hükümetin, kaçak ve kayıtsız giren hammadde ve ipliği denetlemesi gerektiğini ifade etti.
Şal Konfeksiyon Sanayi ve Ticaret A.Ş. ortağı Hasan Vatansever de, Türk konfeksiyoncusunun uzun bir yol katettikten sonra, bugün dünya konfeksiyoncuları ile başabaş geldiğini, böyle bir dönemde konfeksiyoncunun önüne "ithalatı kısıtlayıcı, damping" tedbirlerle ihracatına engel olunmaması gerektiğini söyledi.
Vatansever, "Bugün iç piyasada çalışan firma, yarın ihracat yapabilmeli. Bu başarıya erişebilmek için de hammaddeyi, aksesuarı her an önünde bulabilmeli" dedi. (aa)