Güncelleme Tarihi:
2001 yılında, özelleştirme gelirleri olarak 7 milyar dolar öngördüklerini vurgulayan Demiralp, "ama bizim şu andaki mali performansımızı dikkate alırsak, 6 milyar dolarlık bir performans da bizi özelleştirmedeki hedeflerimize götürür" dedi. Demiralp, özelleştirme gelirinin ayrıntıları konusunda ise şu bilgileri verdi:
"Şimdi, bu yılın özelleştirme hedefine 6 ile 7 milyar dolar arasında baktığımızda, bunun iki milyar dolarını GSM gelirinden koyduk. Bu GSM geliri de gelecek hafta bize intikal edecek.
Geriye 4-5 milyar dolar kalıyor. Burada biz, başta Türk Telekom olmak üzere, THY, Tüpraş'ın diğer hisselerinin satışı ve diğer kamu kuruluşlarındaki özelleştirmelerden, geriye kalan 4-5 milyar doları çok kolaylıkla sağlayacağımızı düşünüyoruz."
Türk Telekom ihalesi
"Dolayısıyla, Türk Telekom'un satılamaması programımızı aksatmaz" diyen Demiralp, bu yıl çok yüksek bir özelleştirme hedefi öngörmediklerini, beklentilerinin 6-7 milyar dolar arasında olduğunu, programın 6 milyar dolarlık bir özelleştirmeyi rahatlıkla sağlayabilecek kapasite olduğunu belirtti. Demiralp, şöyle konuştu:
"Şu anda piyasalar, telekomünikasyon özelleştirmesi için müsait değil, çünkü biraz daralma var. Ama Hükümet'in, Türk Telekom ve özelleştirmedeki kararlılığı çok önemlidir. Türk Telekom'un, özelleştirilmesindeki hukuki engellerin kaldırılması da çok önemli. Bu konudaki yasal düzenlemenin, önümüzdeki hafta yapılacağını tahmin ediyoruz."
Kamu borç stoku
Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, bu yıl Gayri Safi Milli Hasıla'nın (GSMH) yüzde 57.5'i oranında bir kamu borç stoku öngördüklerini söyledi.
Bu yıl tahvil ihracı yoluyla 5 milyar dolarlık dış borçlanma öngörüldüğünü belirten Demiralp, reel sektörün sorunlarını atlatabilmesi için, bankacılık sektörünün öncelikle sorunlarını çözmesi gerektiğini, hükümet ve Hazine olarak yapılabileceklerin ise programın esasını bozmayacak şekilde olacağını vurguladı.
Demiralp, gerek kamu bankalarına verilecek gerekse BDDK'ya verilecek kağıtların, "borç stokunu olumsuz etkileyeceği" şeklinde bir tartışma bulunduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Biz 2000 yılında GSMH'nin yüzde 62.3 düzeyinde olan kamu borç stokunun, 2001 yılında yüzde 57.5'a ineceğini öngörüyoruz. Bu toplam içinde iç ve dış borç bulunmaktadır. Bu yüzde 57.5 düzeyindeki toplam borç stoku içinde, 15 milyar dolar düzeyinde bulunan kamu bankalarına verilecek Hazine kağıtları ile 6.1 milyar dolarlık BDDK'ya verilen Hazine kağıdı bulunmaktadır. Dolayısıyla, kamu bankalarına ve BDDK'ya verilen kağıtlar, hiçbir şekilde, öngörülen borç stokunun aşmasına neden olmayacaktır. Yani bu konuda yanlış yorumlar yapılıyor.
Ayrıca özelleştirmede bir eksiklik, aksama olursa, bizim kamu borç stokumuzu ile mali performansımıza bakarsak, bu özelleştirmedeki aksamayı telafi edebilecek bir kapasiteye sahibiz."
Dış borçlanma tahvilleri
Dış borçlanmaya dönük tahvil ihracı konusunda da, "özelleştirmeyi gerçekleştiremezse, Türkiye'nin çok yüksek maliyetlerle dış borçlanmaya ağırlık vereceği" kanısı bulunduğunu hatırlatan Demiralp, "fakat, bizim bu yıl dış borçlanmada öngördüğümüz hedef 5 milyar dolardır. Ayrıca, piyasalara 2 milyar dolarlık geri ödemede bulunacağız" dedi.
"Özelleştirmedeki bir aksama nedeniyle, öngörülenin çok üstünde bir dış borçlanmaya gitmeyiz" ifadesini kullanan Demiralp, bu konuda dış piyasaları yakından takip ettiklerini söyledi.
Kasım krizi ve bankacılık sektörü
Demiralp, piyasalarda, kasım ayındaki bunalımın sıkıntıların etkisinin yaşandığını ama bu sıkıntıların yavaş yavaş kalkmaya başladığını belirtirken, şunları söyledi:
"Bu, sıkıntıların tamamıyla aşılması, bankacılık sektörünün içine girdiği likidite sıkıntısını atlatarak, kendisini tekrar rehabilite ederek, reel sektöre faydalı olabilecek duruma gelmesine bağlı. Bu konuda bir zaman vermek doğru değil.
Biz bankacılık sektörünün sıkıntılarından kurtulabilmesi için gerekli desteği veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz. Bankaların likit kalabileceği bir miktarda iç borçlanma gerçekleştiriyoruz. Gerek kamu bankaları, gerekse BDDK'daki bankaların da likidite ihtiyaçlarını çözerek, piyasadaki likidite baskısını azaltmaya çalışıyoruz."
"Biraz sabretmek gerekiyor"
Dolayısıyla BDDK'nın alacağı kararların, gerekse kamu bankalarının yeniden yapılandırılmasının, tüm sistemi daha rahat hale getireceğine işaret eden Demiralp, "biraz sabredilmesi gerekir" dedi.
Burada önemli olan olayın, bankacılık sektörünün dış piyasalardan kaynak bulabilmesi olduğuna işaret eden Demiralp, şöyle devam etti:
"Biz bankacılık sektörünün, dış piyasalardan gerekli kaynağı bulabilmesi ve Türk Bankacılık sektörüne olan güvenin devam edebilmesi için garantiler getirdik.
Biz, bankacılık sektörünün likit kalabilmesi için gerekli altyapı önlemlerini alıyoruz, bundan sonra, bankacılık sektörünün, bu altyapı çerçevesinde, artık dışarıdan kaynak arayışına yönelmesi gerekir."
Reel sektörün sıkıntıları
Demiralp, reel sektör temsilcilerinin önerilerinin, ekonomik programı bozmayacak şekilde ele alındığını vurgularken, bir fon kurularak sektörün sıkıntılarının giderilmesi gibi önerilerin, programın yapısı itibarıyla öngörülmeyen bir olay olduğunu kaydetti.
Reel sektörün sorunlarını atlatabilmesi için, bankacılık sektörünün öncelikle sorunlarını çözmesi gerektiğini Demiralp, Hükümet ve Hazine olarak yapılabileceklerin, programın esasını bozmayacak bir şekilde olacağını ifade etti.
BDDK, Dünya Bankası'ndan kredi alacak
Demiralp, BDDK'nın, Dünya Bankası garantisi altında bir dış borçlanma için çalışma yürüttüğünü de kaydetti.
Bu dış borçlanmanın, BDDK'nın nakit ihtiyacını giderecek bir borçlanma olacağını anlatan Demiralp, bu borçlanma ile BDDK'nın ihtiyaç duyduğu likiditeyi sağlayabileceğini belirtti.
Reytin kuruluşları
Geçen hafta, Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR'nin Türkiye'yi ziyaret ettiğini belirten Demiralp, Japonların raporlarını kısa sürede açıklayacaklarını ama görüşlerinin "olumlu" olduğunu bildirdi.
Moody's heyetinin de gelecek hafta Türkiye'ye geleceğini ifade eden Demiralp, Moody's'in, gelecek hafta temaslarına başlayacak olan IMF heyeti ile de görüşerek, gelişmeler konusunda bilgi alaacğını söyledi.
IMF heyeti geliyor
Demiralp, altıncı gözden geçirme ziyareti çerçevesinde, Carlo Cottarelli başkanlığındaki IMF heyetinin hafta sonu Türkiye'ye geleceğini ve hafta başından itibaren temaslarına başlayacağını kaydetti.
Hazine Müsteşarı Demiralp, IMF ziyaretinin öne alınmasının, kendi programından kaynaklandığını, çünkü kendisinin, haftasonunda İstanbul'daki G-20 toplantısına katılacağını söyledi.
G-20 İstanbul'da toplanıyor
Selçuk Demiralp, G-20 toplantısına, Dünya Bankası ve IMF'nin ikinci adamlarının da gelme olasılığı bulunduğunu bildirdi.
Demiralp, 20 ülkenin Hazine Müsteşarları ve Merkez Bankası yetkililerinin katılacağı G-20 toplantısında, Maliye Bakanlarının yapacağı toplantının yeri ve gündeminin, İstanbul toplantılarında belirleneceğini söyledi.
IMF heyetinin, Türkiye'de yaklaşık bir hafta kalacağını kaydeden Demiralp, altıncı gözden geçirme ziyareti çerçevesinde, bankacılık, özelleştirme ve diğer yapısal önlemlerin ele alınacağını belirtti.
Demiralp, IMF heyetinin gelişinin öne çekilmesindeki bir başka amacın da, Şubat ayı İcra Direktörleri Kurulu toplantısı ve Türkiye için serbest bırakılacak kredi diliminin daha hızlı onaylanmasına imkan vermek şeklinde açıkladı.
Demiralp, elektrik piyasası yasa tasarısı başta olmak üzere, tüm yapısal önlemlerin, bundan böyle hızlı bir şekilde gerçekleştirileceğini de vurguladı.
IMF'nin, reel sektörü rahatlatmak için getirilen vergi düzenlemeleriyle ilgili net bir görüşü olmadığını belirten Demiralp, IMF heyetinin, Ankara ziyareti sırasında Maliye Bakanlığı yetkililerinden ayrıntılı bilgi alacağını bildirdi.
IMF'ye anlatılacak konunun, bunun bir "vergi affı olmadığı ve alacakların hızlanması için bir vergi kolaylığı" olduğunu belirten Demiralp, bu kolaylığın, krizden sonra reel sektöre bu imkanın sağlanması olduğunu kaydetti.
(aa)