Güncelleme Tarihi:
Cumhuriyetin 100’üncü yılının kutlandığı 2023’te, ilk ulusal banka Türkiye İş Bankası da 99’uncu yılına özel projelerini hayata geçiriyor. 99’uncu yıl dolayısıyla bir açıklama yapan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, “Ülkemize dair birinci yüzyıldaki duruşumuz neyse ikinci yüzyılımızda da bunu koruyacak, değişmeyen değişimin sembolü olmaya devam edeceğiz” dedi.
İKİ ŞUBE İLE KURULDU
Hakan Aran açıklamasında İş Bankası’nın 26 Ağustos 1924 tarihinde 1 milyon lira sermaye, iki şube ve 37 kişilik bir kadroyla kurulduğunu hatırlattı. Bankanın birinci sene sonundaki mevduatının 2.5 milyon lira, kredi büyüklüğünün 953 bin lira, kârlılığının ise 17 bin 405 lira olduğunu belirten Aran, bugün ise 1.9 trilyon TL’yi aşan aktif büyüklüğüyle Türkiye’nin en büyük özel bankası konumuna ulaştıklarını söyledi.
Haziran 2023 itibarıyla 1.3 trilyon TL’lik kredi büyüklüğü, 208 milyar TL’lik özkaynak, 1.3 trilyon TL’lik mevduat hacmiyle özel bankalar arasında ilk sırada yer almaya devam ettiklerini vurgulayan Aran, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bunlar, 99 yılın nasıl geçirildiğinin rakamsal göstergeleri. Rakamlar tek başına bir şey ifade etmiyor. Ama özel bankalar arasında saydığım tüm rakamların hepsinde birinci sırada olmak çok şey ifade ediyor. Siz eğer kurucunuz Atatürk’ün o günkü Cumhuriyet şartlarında kıt kanaat koyduğu sermayeyi buralara getirebildiyseniz, kârlılığınızla beraber iş hacminizi büyütebildiyseniz ve dışarıdan bir sermaye desteği olmadan bütün bunları başarabildiyseniz bu, işinizi layıkıyla ve kurucunuzun mirasına sahip çıkarak yaptığınızı gösteriyor. Ben bunu kıymetli buluyorum.”
ÖNEMLİ PROJELERİN HEPSİNDE biz VARIZ
Hakan Aran, açıklamasında gelecek 100 yıllık projeksiyonlara da değindi. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması için hayati önemi bulunan altyapı ve enerji projelerinin finansmanı için öncü rol üstlendiklerini, İş Bankası’nın bugüne kadar yaklaşık 5 milyar dolar nakdi kaynağı özel sektörün otoyol, köprü, tünel, şehir hastanesi, konteyner limanı, gaz ve elektrik dağıtım altyapısı gibi yatırımları için tahsis ettiğini bildirdi. Aran, Bankanın konsorsiyum yapılarında bu kredileri taahhüt etmesinin, aynı zamanda çok sayıda yabancı finansörün de Türkiye’ye uzun vadeli fon sağlamasına imkân oluşturduğunu vurguladı. Ülke büyümesinin motor güçlerinden olan enerji sektörüne sağladıkları uzun vadeli kredilere değinen Aran, “Türkiye’de özel sektörün işlettiği yenilenebilir enerji yatırımlarına Bankamızca bugüne kadar kullandırılan proje finansman taahhüdü 6.5 milyar dolara ulaştı” dedi.
SEKTÖR KAYNAK GETİRMELİ
Aran, artan borç yüküne de dikkat çekti. “Tüm devletlerin ve özel sektörün artan bir borç yükü var. Dışarıdaki tablonun içerideki resimle birleştiği, çok özenle ve titizlikle hareket etmemiz gereken zor bir dönemden geçiyoruz” diyen Aran şöyle devam etti: “Eleştirmesi, sorunları söylemesi çok kolay ama çözüm önermesi o kadar kolay değil. Türkiye’de yapışkan hale gelmiş bir enflasyon sorunu var. Bundan daha önemlisi enflasyonun özellikle ücretli ve emekli kesimde yarattığı gelir erozyonu ve bozduğu gelir dağılımı. Bence en büyük iç kırılganlığımız bu. Şu anda kılıç gibi sallanan kısa vadeli kırılganlığımız ise, bir yıl içinde ödememiz gereken dış borç rakamı. 207.3 milyar dolarlık dış borcumuz ve 60 milyar dolarlık cari açık… Toplam 267.3 milyar doları bir yıl içerisinde hangi rezervle, nasıl bir dış kaynakla finanse edeceğimiz konusu. Finans sektörü olarak ne kadar dış kaynak bulabiliyorsak getirebilmemiz, dış borçların çevrilme oranını artırabilmemiz, ne kadar turizm ve ihracat gibi döviz getirici alan varsa bu alanları finansman gücüyle desteklememiz, öteki tarafta ithalatı yavaşlatacak ve cari açığın finansmanını sağlayacak yapısal tedbirleri almamız gerekiyor.”
EKONOMİ YÖNETİMİNE DESTEK OLMALIYIZ
hakan Aran, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın göreve geldikten sonra gerçekçi bir tablo sunduğunu, kararlı bir tutum ve duruş sergilediğini, zor bir dönemde önemli kararlar aldığını ifade etti. Aran, “Analizleri, tespitleri, analiz sonrası aldığı kararları, kararların dozu gayet isabetli. Herkesin üstlenebileceği, herkesin çok rahatlıkla üstesinden gelebileceği bir şey değil. Ateşten bir gömlek giydi. Şu ana kadar bunun da hakkını veriyor diye düşünüyorum. Desteklemek ve yanında yer almak gerekiyor, KKM konusunda söylediklerim yanlış yerlere çekilmemeli, konuşmam TCMB’nin yapmak istedikleriyle çelişmiyor” diye konuştu. Kademeli sıkılaşmayı kıymetli bulduğunu da aktaran Aran, şöyle devam etti: “Eğer ani bir artış olsaydı - herkesin beklediği gibi - ani duruş riski barındırırdı, bankaların bilançosunda çok güçlü bir bozulmaya, reel sektörde de kredi krizine neden olabilirdi. Çünkü değişken faizli kredilerin oranı az değil. Faiz oranı arttığında kredi maliyeti de epey artacak.”
BANKALAR DA BEDEL ÖDÜYOR
Aran, bir şeyleri düzeltirken bankaların da bedel ödediğini belirterek şöyle konuştu: “O bedeli biz de zaten fazlasıyla ödüyoruz. Merkez Bankası’nın getirdiği makroihtiyati tedbirler nedeniyle tesis ettiğimiz menkul kıymet tutarı, aslında kamu borçlanmasının finanse edilmesi anlamına geliyor. Makroihtiyati tedbirler, muhtemelen bir süre daha devam edecek. Faiz artışlarının sonuna gelip ‘normalleşme adımları tamamlandı’ denildiği yerde peyderpey normal dozuna döner diye düşünüyorum. Reel sektör ‘Krediye erişim yok, finansmana erişemiyorum’ söylemlerinde haklı. Geçmişte ‘faiz düşerken finansmana erişim zor olacak’ demiştim, şimdi de faiz artarken finansmana erişim problem olmaktan çıkacak diye düşünüyorum. Çünkü bu gerçekte bir faiz artış süreci değil, dengelenme sürecidir. Her atılan adımla birlikte bu dengelenme noktasına daha çok yaklaşılmaktadır. Bankalarda ticari kredi iştahı arttı. Son bir aydır hareketlenme başladı. BDDK’nın ve Merkez Bankası’nın birtakım kural setleri getirmesini ve bu kredilerin daha pahalı hale gelmesini bekliyorum.”
SIKILAŞMA DEVAM EDECEK
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, yeni ekonomi yönetiminin kırılganlıklarının farkında olduğunu belirterek, “Bunları en iyi şekilde yönetmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bu süreçte destek olmak ve işleri kolaylaştırmak gerekiyor. Sorumluluk almaktan kaçınırsak hepimiz bunun altında kalırız. Türkiye’de parasal sıkılaşma yeni başladı. Bunun kademeli olması çok kıymetli. Sıkılaşma devam edecek. Ocak ayı gibi enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasıyla parasal sıkılaşmanın da artık sonuna gelinebilir” dedi.