Güncelleme Tarihi:
İşte size satır başları ile örnekler vermek istiyorum:
1- Üçüncü havalimanı işi daha başından uzayacak görünüyor. Sorunlu bir arazi ve 150 milyon ya da 100 milyon gibi bir yolcu kapasitesi ile yola çıkıldı. Hâlâ ortada vurulmuş bir kazma yok. Arazi çok sorunluymuş, buna göre iş makineleri ısmarlanacakmış, iş biraz zaman alacakmış... Gerçi ihaleyi alan ortaklık ile bir paraf atılmış ama 22 milyar Euro’luk işte henüz bir ilerleme yok.
a- O kömür havzasının sorunlu olduğu biliniyordu. Paranın çoğu toprak altına, su birikintisi denen göllere, yok sayılan göç haritasından doğru yol izleyen kuşların diyarlarına gidecek. Yıllarca çekilen kömürlerle jelleşen yer altı sorunlarına getirilmiş bir çözüm yok.
Ortada tartışılır ÇED raporu var. Ne olduğu, nasıl olduğu, neresinden müdahale edildiği belirsiz bir rapor. Şimdi deniyor ki, 90 milyon yıl yolcu olarak planlanacak sonra gerekirse büyütülecek. E, hani dünyanın en büyüğü olacaktı? Olsa yani günde 3 bin 500 uçak indi-kalktısı gerekir ki, İstanbul'da bu trafiği kaldıracak bir hava sahası yok... Olmayan havadan uçaklar geçecek, inecek, kalkacak...
Daha kesilecek ağaçlar, Karadeniz'in çılgın dalgalarından piste yağacak kayma değerlerini arttıracak zerrecikler gibi onlarca şey düşünüldüğünde İstanbul'un üçüncü havalimanı hayal değilse bile hayale doğru taşınacak.
Ne yazık ülkemizdeki bir çok havalimanın yeri yanlış,bir çoğu atıl durumda. Yıllarca zincirleme yapılmış havalimanı yer ve yapısal hatalar, sorumlulardan hesap sorulmadığı için yeni sorumlulukları sorumsuzca kullanılmasına neden oluyor.
b-Üçüncü havalimanı finans sorunu ise ortada. Gelecekteki ayların hatta bir yılın projeksiyonunda ciddi krizler görünüyor. Umarım o krizlere takılmaz. Para bulunur, risk alıcılar yükleniciler finans devlerini ikna etmeyi başarırlar. Kendi kaynaklarımızla yapacağız diye içerideki bankalarımızın başı belaya girmez.
c- Üçüncü Havalimanı Projesi’nde çukurlar, Kanal İstanbul’dan gelecek hafriyat ile doldurulacak. Ancak daha ortada Kanal İstanbul Projesi yok. O proje başlayacak ki, Üçüncü Havalimanı için zemin inşaata hazır hale getirilecek.Bu da daha ortada. Oradan çıkarılacak hafriyat bakalım havalimanında dolgu için uygun mu çıkacak. Büyük ihtimalle bir balçıkla karşılaşılacak. Kanal İstanbul Projesi başlamadan havalimanı nasıl yapılacak? Bu soru daha uzun süre cevabını arayacak…
ASKERİ ALANIN İHALESİ
Gelelim Atatürk Havalimanı'na... Üçüncü Havalimanı'nın gecikmesiyle birlikte yük yine Atatürk Havalimanı'na binecek. Zamanında 18/36 yönüne yapılacak, Ataköy tarafında olacak pistle İstanbul'un gelecek 20 yılı çok rahat kurtarılırdı ama tren bir kere kaçtı. Şimdi kapıda dünyanın en pahalı havalimanı var...
Bu geçiş dönemi için askeri alandan yararlanılacak. Bu bölgeye inşa edilecek apron ile Atatürk Havalimanı'nın park sorunu çözülecek. DHMİ bir ihale yaptı. Gelin görün ki ihaleyi alan Makyol henüz kazmayı vuramadı. Bölgedeki bir kaç korugan yıkıldı, üç hurda uçak da askeri alana çekildi, o kadar...
Eski kulenin oradaki teneke mahallesi ne zaman yıkılacak? Genişletme hayata geçecek mi? Yoksa üçüncü havalimanına kadar hâlâ uçaklar taksi yaparken dış hatlar terminali önünde geri itilen uçakları mı bekleyecek?
UÇAK İŞİ YENİDEN HORTLADI
"Türkiye'nin uçağı olsun" lafı kulağa hoş geliyor. Olsun ama bize ait çok özel bir tasarım olsun. Dünyada var olan uçaklardan birinin benzerini yapmak veya mevcut olanları modifiye edip geliştirmek ne işe yarar? Artık çok ucuz işçiliğimiz yok. Teknolojimiz bu konuda çok ama çok sınırlı.
Hadi yaptınız kaç tane satacaksınız ki, maliyeti çıkarıp kâr edeceksiniz? Haa, anlarım sesten hızlı, çift koridorlu bir uçak falan tasarlanır, tasarım için milyar dolar harcanır, bir talihsizlik olur, onu anlarım. İş tasarımda. Para da tasarımda. Ama biz en ucuzu ve en pahalıya mal edeceğimiz işlerin peşindeyiz. İmal edilen uçaktan 500 ya da 1000 adet satılamayacaksa, piyasa sözü edilen özelliklerde uçaklarla doluysa hayal ederek bile zaman kaybetmenin amacı ne? Bu işlerin siyasi rantı yoktur. Kaynak vatanın, milletin kaynağıdır. Kimsenin de bunu çarçur etme hakkı yoktur.
BUYRUN YERLİ HELİKOPTER
Savunma Sanayi Müsteşarlığımız bir helikopterin peşinde. Umarım yaparlar ve çok satarlar. Ama duyuyorum, geleneksel bir helikopterin peşindeler. E, o helikopterlerden dünyada çok var. İkinci el fiyatları yerle bir. Sıfır saat fiyatları alabildiğine pazarlığa açık.
Hadi siz yaptınız, eğer devrim yaratacak bir tasarım ve işletme özelliklerine sahip değilse boşuna paralar harcanacak, piyasa fiyatlarının çok üstünde maliyetler ortaya çıkacak. Sonra bu yüksek maliyetli helikopterleri kime satacaksınız? Kendimiz kullanırız diyorsanız kaç tane, nereye kadar ve niye? Burada da iş tasarımda. Çığır açan bir modelde. Tasarımda uğranacak zararın hiç önemi yok. O akıl, müthiş bir data yaratır ve o da çok para eder.
NEDEN FARKLI TASARIM YOK?
Farklı tasarım derken Türkiye neden bir gyrokopter imalatına girmiyor? Hem üstte döner kanat, arkada ise sabit pervaneye sahip bu tasarımdan yola çıkılarak yapılacak 6-7 koltuklu, büyük bir gyrokopter en azından helikopterler gibi ilgi çekebilir.
THK KENDİNE GELMELİ
Türk Hava Kurumu'nu birileri hemen incelemeye almalı. Türk Sivil Havacılığı bile bu kurumla uğraşmaktan yorulmuş durumda. Gencecik insanların altına verilen uçakların çoğu bakımsız. Kimi bakım yanlışları yüzünden yerde yatıyor, kimi hiç bakımsız bir cahillik sergilenerek uçuruluyor.
Cessna 172 tipi eğitim uçaklarının atlanmış bakımları gizleniyor. Motor kapakları üzerindeki vida başları çizilip, sanki kapak açılıp bakım yapılmış gibi numaralara bile tenezzül ediliyor. Düşen uçaklar, ormanlar yanarken yerde bekleyen yangın söndürme uçakları vs. bu kurum birileri tarafından iyice incelenmeli. Başından sonuna gözden geçirilmeli.
Bu yapılmazsa, THK bakım ve eğitim standartlarını düzeltmezse, daha çok canlar yanacak...
TÜRK HAVA YOLARI
Artık tartışmaya gerek yok. Beğenmeyen de yok. THY gerçekten mükemmel bir kurum oldu. İçindeki küçük yanlışlar her devir vardı ve olacak da... Ama Okyanusu geçenler küçük derelerde boğuluyorlar. Hâlâ bir kabin memuru üniforması yapamadılar. Bir kumaş deseni üzerinde git gel yaşanıyor. Kumaş örnekleri İngiltere'ye gidiyor geliyor, her desen her kumaşta güzel durmuyor. Bir desen merakıdır gidiyor...
Hadi yerli tasarımcı ile beceremediniz açıl dünya devi modacılara bu işi. Ya da uzman bir yabancı kuruma verin. Katar Havayolları nasıl yaptırıp ödül aldıysa siz de aynı yoldan gidin. Kendiniz oynamayın, uzmanları ile bitirin şu işi.
THY'nin dünya markası olmasının önemli taşıyıcılarından biri tartışmasız ikram. Ama hâlâ aynı mönüler sürüp gidiyor. Hâlâ bir süre önce çalışması başlattılar yeni tabak, çatal, bıçak, tepsi tasarımları ortada yok. Neden bu lider konumdaki dallarda bu gecikmeler yaşanıyor, anlamıyorum. İnsanlar aynı yemekten sıkılmaya başladılar. Hepsi çok lezzetli, hepsi çok başarılı ama alışkanlıkların da bir uzama noktası ve sıkılma zamanı var. Sanırım bu ay yeni mönüler devreye girecek. Belki yeni tepsi ,tabak vs de yolcuya sunulur. Bildiğim kadarı ile Do&Co uzun süredir değişime hazır ama ne den bu kadar geçikme oldu onu bilmiyorum.