Güncelleme Tarihi:
FATİH Birol, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Baskanı. 29 ülkenin üye olduğu, dünyanın enerji politikalarının belirlendiği kurulun ilk siyasetçi olmayan başkanı. Aynı zamanda Amerika ve Avrupa ülkelerinden olmayan ilk başkan.
- Siz çok uzun zamandır yurtdışındasınız. Okumak için mi gitmişttiğiniz Viyana’da muhteşem bir kariyer yapmışsınız…
Ankara’da büyüdüm. TED Ankara Kolejini bitirdim. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Viyana’da Enerji Ekonomisi üzerine doktora yaptım. O dönemde daha yeniydi bu konu. Viyana’da eğitim alırken aynı zamanda çalıştım.
- Hangi işlerde çalıştınız?
Mesela, sebze hamallığı yaptım. Viyana’da meşhur bir meyve-sebze hali vardır, oraya Ege Bölgesi’nden meyve sebze gelirdi, biz de sabaha kadar halde tezgahlara meyve sebze kasaları indirirdik. Okul sonrasında OPEC’e (Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı) girdim. Orada petrol analisti olarak 7 yıl çalıştım. Daha sonra da Paris’e Uluslarararası Enerji Ajansı’na önce 13 aylık bir kontratla girdim. 22 yıl kaldım Uluslararası Enerji Ajansı’nda. Uzman olarak girdiğim yerde 20 sene sonra başkan oldum.
- Bu çok gurur verici bir mevki. Nasıl başardınız?
Ben IEA’nin 42 yıllık tarihinde 8’inci başkanım. Genelde AB üyesi ülkelerden gelir başkanlar, 6 kere AB, bir kere de Japonya oldu. Mesela benden önceki başkan Hollanda eski Ekonomi Bakanı’ydı. Tüm ülkelerin oy birliğiyle seçildim. İlk defa siyasetten de gelmeyen birini seçtiler. Uzun yıllardır bu dünyanın içindeyim. Dünya Enerji Görünümü adında bir kitap çıkardık. Bu kitap dünyanın en saygı duyulan ve en çok satılan enerji kitabı oldu.
SESSİZ DEVRİM YAPTIK
- Sizin başkanlığınızla birlikte neler değişti?
Ben ve ekibimle birlikte sessiz bir devrim oldu. 29 üye hükümet vardı. Amerika, Kanada ve Avrupa Birliği ülkeleri, Japonya, Kore, Avusturalya ve Yeni Zellanda’ydı. Ancak dünyada gelişmekte olan ülkelerin payı ekonomide, enerjide büyüyor. Bir kayma yaşanıyor. Ben yeni stratejiyle geldim. Ajansın kapılarını gelişmekte olan ülkelere açtım. Benimle birlikte ajans ailesine 6 yeni ülke girdi.
- Hangi ülkeler bunlar?
Çin, Hindistan, Endonezya, Meksika, Singapur ve Fas. Başkan olduğumda ajanstaki ülkelerin dünya enerji tüketimindeki payı yüzde 50’nin altındaydı, şimdi yüzde 70’i geçti. Yenilenebilir enerji konularında da adımlar attık.
- Kömür, petrol, doğalgaz tüketimi çevresinde dönüyor enerji politikaları. Taşlar nasıl yerinden oynuyor, yeni oyun düzenleri nasıl kuruluyor?
Ben Türk olduğum için gelişmekte olan bir ülkenin ihtiyaçlarını, şartlarını biliyorum. Ayrıca Viyana’da yaşadığım için gelişmiş ülkelerin, petrol ihraç eden ülkelerin bu konulara bakışını biliyorum. Suudi Arabistan, İran, Irak’ı çok yakından izliyorum. Her ülke enerjiyi mümkün olduğu kadar ucuza ve verimli kullanmak istiyor. Mümkün olduğu kadar da çevreye zarar vermeden kullanmaya çalışıyorlar. Ancak bu konu söylendiği kadar kolay bir şey değil.
- Petrolün yerine geçebilecek enerji kaynaklarına yaklaştı mı dünya?
Uzun yıllar daha dünya petrol kullanacak. Elektrikli araçların sayısında hızlı bir artış var ve daha da olacak ancak buna rağmen arabalar, kamyonlar, otobüsler ve uçaklar petrol kullanmaya devam edecek. “Bugünden yarına petrole ihtiyacımız kalmayacak” demek mümkün değil, bunu söylemek ham hayal olur. Doğalgaz hızla artıyor, yeni yeni doğalgaz ihracatçıları çıktı. Amerika gibi, Avusturalya gibi ülkelerde doğalgaz üretimi hızla artıyor.
- Amerika kayagazı konusunda çok hızlı davrandı. Bu dengeleri nasıl değiştiriyor?
Kayagazı devrimiyle Amerika çok önemli bir atak yaptı. Amerika giderek dünya enerji gündemini belirleyecek. Çünkü hem petrolde hem de doğalgazda çok büyük üretim artışları yaşıyorlar. Kayagazından gelen gaz sayesinde 7 yılda 2 Katar kadar gazı üretti Amerika. Aynı teknolojiyle 7 yılda sadece kaya petrol üretimleri Irak’ın toplam petrol üretimine ulaştı. Yani 7 yıl içinde kaya petrolünden elde ettikleri petrol bir Irak kadar oldu, kayagazı da 2 Katar kadar oldu.
- Amerika daha da güçlenecek diyebilir miyiz?
Amerika’nın dünya doğalgaz ve petrol piyasalarındaki payı artacak, giderek dünya petrol ve doğal gaz piyasalarını belirleyen bir ülke olacak. Kömürde 2 ayrı tablo var. Avrupa ülkelerinde giderek azalıyor, Çin’de azalıyor ama Hindistan’da, Endonezya da artıyor.
GÜNEŞİN MALİYETİ YÜZDE 80 DÜŞTÜ
- Yenilenebilir enerji konusunda sizin de başkanlığınızla birlikte yeni projeler, adımlar gündemde. Bu konuda çok ileride olan ülkeler var. Yenilenebilir enerji yatırımları gelişmekte olan ülkeleri nasıl etkileyecek?
En çarpıcı gelişme yenilenebilir enerjide yaşanıyor. Özellikle rüzgar ve güneş enerjisinde devrim oldu. Rüzgar ve güneş 2 açıdan ideal. Çevreye zararı yok. Dışarıdan ithal edilmiyor. Ülkenin kendi rüzgarı ve güneşi. Bugüne kadar ana sorun pahalı olmasıydı. Rüzgar tribünleri ve güneş panelleri pahalıydı. 10 yılda büyük değişim oldu. Bunlar iyi ama pahalı deniliyordu. Şimdi maliyetlerde büyük düşüşler yaşanıyor. Güneş enerjisinin maliyeti 5 yılda yüzde 80 düştü, rüzgar enerjisinin maliyeti de 5 yılda 3’te bir ucuzladı. Rüzgar ve güneş iyi ve hesaplı artık. Rüzgar ve güneş hem iyi hem de ucuz diyeceğiz yakında. Ancak rüzgar ve güneşin tüm enerji sorunlarını çözeceğini düşünmek de bence yine hayalperestlik olur. Bunların payı büyüyecek ama bizim yine de doğalgaza ve petrole ihtiyacımız olacak. Bu da demektir ki Türkiye gibi özellikle cari açığı petrol ve doğalgaz faturalarından gelen ülkelerin dünyadaki doğalgaz ve petrol gelişmelerini iyi okuması lazım. Petrol, doğalgaz, kömür hepsi cok önemli ama gelecek elektrikte.
- Ne kadarlık bir artış söz konusu?
Bizim geçen ay yayınlanan istatistiklerimize göre geçen yıl, yaklaşık 100 yıldan beri ilk defa, dünyada elektrik sektörü yatırımları petrol, doğalgaz ve kömür yatırımlarının toplamını geçti.
TÜRKİYE’YE EN İYİ HABER FİYATLAR ZIPLAMAYACAK
- Ne yapmalı Türkiye?
Dünyadaki petrol ve doğalgaz fiyatlarını belirleyen ülkeler arasında değiliz ve dünyadaki fiyatlar bizim ekonomimizin gidişatını etkileyecek durumda. Türkiye’ye verebileceğim en iyi haber doğalgaz ve petrol fiyatlarında önümüzdeki 2-3 yıl içinde ciddi bir yukarı zıplama beklemiyoruz. Bu da bizim ekonomimizin büyümesi ve enflasyona aşağı doğru baskı yapması için önemli haber. Türkiye yenilenebilir enerji yatırımlarını hızla artırmalı. Güneşimiz ve rüzgarımız var. Bunu çok da etkin kullanmalıyız. Türkiye enerji konusunda çok isabetli adımlar atıyor. Mesela, YEKA projesiyle birlikte rüzgar ve güneşte ciddi hamleler olacak, yüzen sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) terminalleri yapımının zamanlaması çok güzel ve de umarım nükleer enerjide atılmış adımlar sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılacak.
- Enerji boru hatlarının geçtiği bir ülke olmak Türkiye’nin önemini artırıyor. Gündemde olan projeler Türkiye’ye güç katabilecek mi, gerçekleşebilecek mi?
Ben dünyayı geziyorum. Neredeyse her ülkenin önemli boru hattı projeleri var. Bu projelerin ne kadarının hayata geçtiği çok önemli. Projelerin kaçında gerçek borular döşenir? Bilemiyoruz. Türkiye coğrafi olarak özel ve önemli bir yerde. Bu enerji konusunda avantaj yaratıyor. Dünyadaki petrol rezervlerinin yüzde 70’i bizim çevremizde. Bu enerjinin Avrupa’ya ve diğer ülkelere taşınmasında önemli rol oynayabiliriz. Ancak bunun için sadece ekonomik faktörler yeterli değil, siyasi faktörlerin de uygun olması lazım.
HELVAYI YAPMALIYIZ
- Sanırım size çok sorulan sorulardan biridir. Türkiye’nin çevresi petrol zenginiyken Türkiye’de niye yok?
Türkiye fosil yakıtlar açısından şanssız bir ülke. Doğalgaz ve petrol fakiri bir ülkeyiz, ancak yenilenebilir enerji konusunda da çok şanslıyız. Yenilenebilir enerji atağı Türkiye’de başladığında dünyadaki maliyetlerin de düştüğü zamana denk geldi. Şansımız hem güneş hem rüzgar potansiyelimiz var ve bunları kullanamaya karar verdiğimizde maliyetler düşük. Un, şeker, yağ var helvayı yapmalıyız. Enerji Bakanlığı’nın son YEKA projesi bu alanda çok önemli bir hamle. Ben Türkiye’nin elelktrik enerjisinin önemli bir kısmının güneş, HES, rüzgar ve jeotermalden geleceğini düşünüyorum. Bu Türkiye’ye büyük rahatlık getirir. Cari açık konusunda rahatlık getirir. İkicisi dışa bağımlılığımızı azaltır. Yerli enerjimizi üretebiliriz. Yenilenebilir enerji jeopolitik bir öneme de sahip.
KALBİMDE HEP TÜRKİYE VE GALATASARAY VAR
Birol, “35 yıl önce Türkiye’den ayrıldım. Önce okumak için gittim sonra kaldım. Ancak Türkiye kalbimden hiç ayrılmadı. Çok koyu bir Galatasaray taraftarıyım. Tüm toplantılarımı GS fikstürüne göre ayarlarım ve hem her maçı dünyanın neresinde olursam olayım izlemeye çalışırım. GS ve İstanbul büyük bir tutku bende. Türkiye’ye dönünce Türkiye’ye ve GS’ye faydalı olmak istiyorum. Bir kızım ve bir torunum var, onlar da Amerika’da yaşıyor” diye konuşuyor.
FATİH BİROL KİMDİR?
Fatih Birol, 1958’de Ankara’da doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği okudu. Viyana Teknik Üniversitesi’nde enerji ekonomisi dalında lisansüstü ve doktora çalışmalarını tamamladı. Dr. Fatih Birol, 1995 yılında IEA’ya katılmadan Viyana’da Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) bünyesinde görev yaptı. Dr. Fatih Birol, Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörlüğü’ne seçilmeden önce Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)’nın başekonomisti ve kurumun enerji ve iklim değişikliği politikasının ekonomik analizinde sorumluydu. Dr. Fatih Birol, kariyeri boyunca pek çok ödül aldı. Forbes dergisi tarafından dünyanın enerji konusundaki en nüfuzlu kişisi seçildi. Hollanda Ekonomik İlişkiler Bakanlığı ve Polonya Ekonomi Bakanlığı’ndan aldığı ödüllerin yanında, Almanya Federal Liyakat Nişanı ile ödüllendirilen Birol, Avusturya Cumhuriyeti Altın Onur Madalyası’na, Fransa Akademik Şövalyelik unvanına layık görüldü. Birol, en son Japonya İmparatoru Akihito’nun prestijli ‘Yükselen Güneş’ ödülünün sahibi oldu.