Güncelleme Tarihi:
VATANDAŞIN ucuz ete ulaşabilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın devreye girmesinin ardından Avrupa’dan ithal et getirildi. Getirilen etler 2 marketin 12 bin 500’e yakın şubesinden satışa çıkarıldı.
15 LİRAYA BİLE ALAMAZLAR
İthal edilen ucuz etin kurbandan kurbana evine et giren ailelere ulaşmadığını ileri süren Armağan Hayırlı, “Türkiye’de bir hanede yaşayan insan sayısının ortalama 4 olarak hesaplanırsa, yaklaşık 20 milyon ailenin olduğu söylenebilir. Evlerine bayramdan bayrama et giren ailelerin de 2 milyon civarında olduğu düşünülürse, Türkiye’nin yüzde 10’unun açlık sınırında olduğu söylenebilir. Bu oran aslında İngiltere ve ABD’den daha düşüktür. Getirilen ucuz et de aslında bu aileler için ithal edilmiştir. Ancak bu etlere, bu aileler ulaşamıyor. Bu eti alacak bile güçleri yok. Ucuz etin kilogramını 15 TL yapsan bile bu aileler bu eti alamayacak” dedi.
300 DOLARLIK KART VAR
Hükümetin sosyal devlet anlayışı gereği böyle bir yöntem izlediğine dikkat çeken Hayırlı, “Amaç sosyal devletse bu tip durumlarda farklı yöntemler uygulayan ülkeler var. Örneğin ABD, hamile kadınlara ya da çocuğu kreş çağında olan ailelere yani et, süt, yumurta gibi temel ihtiyaç maddelerini alamayacak olanlara aylık 300 dolarlık bir kart veriyor. Bununla sadece et, süt ve yumurta alınabiliyor. Böylece anne ve çocuk iyi beslenmiş oluyor. Bu iş ayrılan yardım maliyetinin de anne ve çocuk sağlığı için kullanılan giderlerden çok daha düşük olduğu araştırmalarla kanıtlamış. Yapılanı sosyolojik, psikolojik ve ekonomik olarak inceleyen makaleler var” diye konuştu.
TÜRKİYE’DE DE UYGULANABİLİR
Türkiye’nin de buna benzer bir yöntem uygulayabileceğini söyleyen Armağan Hayırlı, “Türkiye böyle bir yöntem yerine, ithal et getirerek eti ucuzlatmayı denedi. Dönemsel olarak başarı yakalanabilir ancak uygulanan ithalat yöntemi ile Türkiye’deki sistem de bozulmuş oluyor. Besiciler para kazanamaz duruma geliyor. Türkiye’de de kart uygulaması yapılsa, Aile ve Sosyal Politiklar Bakanlığı devreye girse, sadece et, süt ve yumurta gibi temel ihtiyaç maddeleri için bu ailelere verilse emin olsun daha avantajlı olacaktır. Gerekirse Türkiye’de kesilen her hayvanın satışında da 10-20 kuruşluk bir pay alınabilir. Böylece asıl ihtiyaç sahipleri de et ihtiyacını karşılayabilir. Çünkü etin kilogramı 30 lira olunca da bu insanlar et alamıyor. Böylece hem ihtiyaç sahipleri istenilen gıdaya ulaşabilir, hem de Türkiye’deki hayvancılık sektörü geleceğe taşınabilir. Üreticiye köstek olunmadan ‘sosyal devlet’ anlayışı yerine getirilmiş olur. Üretim de teşvik edilir” ifadelerini kullandı.
‘KİMSE 1 MİLYON LİRALIK RİSKİN ALTINA GİRMEZ’
ÜRETİCİLERİN maliyetleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Armağan Hayırlı, “Türkiye’de bir besici yaklaşık 10 ay baktığı bir hayvan için karkas kilogramı üzerinden bakıldığında maliyeti 25.30 TL’le oluyor. Üretici bu kadar mal ettiği karkas eti en az 28 liraya satmaya planlarken, fiyat bir anda 25 TL olarak açıklandı. Hattan bazı yerlerde 23 TL’ye kadar düştüğü görülüyor. Yani besici hayvan başında 1000-1200 lira kâr elde etmeyi beklerken, 500 lira zarar etmiş oluyor. Zarar eden üretici de bir daha çiftliğe dönmez. Geri döneceğim dese bile 100 başlık bir çiftliğin yeniden yaratılmasının maliyeti de 1 milyon TL civarındadır. Böyle bir durum yaşanan bir ülkede de kimse 1 milyon liralık riskin altına girmez” diye konuştu.