Güncelleme Tarihi:
Hadise'nin beğenmediği desen çalışması
Dünyaca ünlü İtalyan firmaları için desen tasarımları yaptıklarını söyleyen Navarra, hurriyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada, "Biz Hadise'nin kıyafeti için bir desen çalışması yaptık ve Gizia da elbisenin modelini tasarladı, ama Hadise kiyafetinde bizim desenimizi tercih etmedi. Eğer bizim desenimizi ya da benzer bir desen tercihi yapmış olsaydı, Türkiye'nin dünyadaki kültürel anlamda markası olabilirdi” iddiasında bulundu.
Navarra, Hadise'yi sadece kırmızılar içinde seyreden kişilerin ilk anda "Evet, bu bir Türk kadını diyemediklerini," ifade etti. Bu anlamda Hadise'nin büyük bir fırsatı kaçırdığını söyleyen Navarra, "Bana göre eğer Hadise aynı model elbiseyi biraz daha Türk motifleri ile bezenmiş haliyle kullansaydı çok daha iyi olurdu" dedi.
Navarra şöyle devam etti:
"Hadise yaptığı seçim ile sıradan bir görüntü sundu, görüntüsü ile bir İtalyan'dan, İspanyol'dan ya da diğerlerinden farklı görünmüyordu. Türkiye'deki tarih, semboller, ve özel renklerin o elbisede temsil edilmesi gerekirdi. Tamam bayrağınızın kırmızı renginin elbisede vurgulanması önemli ama o elbiseye baktığımda bende bir Türk kadını algısı yaratabilmeli. Bu farkı gösterebilmeli.
Hadise güzel bir kız, iyi bir sanatçı, iyi bir vücüda sahip ama bu elbise ile sıradan bir görüntü sundu.”
TÜRK BAYRAĞI ÖRNEĞİ
Hadise'nin seçimi ile ilgili "güzel bir kız ama markası olmayan bir bayan" tanımlamasını yapan tasarımcı, seçiminin yanlışlığını Türk Bayrağı örneğiyle açıkladı.
Navarra konuyla ilgili olarak, "Bakın örneğin Türk bayrağını ele alalım, evet bayrağınız kırmızı ama oradaki ay ve yıldız onu Türk bayrağı yapıyor ve Türkiye'nin bir anlamda markası oluyor. İşte Hadise elbisesinde bu noktayı ıskalamış bulunuyor" dedi.
"Hadise yaptığı seçim ile sıradan bir görüntü sundu, görüntüsü ile bir İtalyan'dan, İspanyol'dan ya da diğerlerinden farklı görünmüyordu."
Kendisinin her kültüre ait kadınları algılamasında tipik modelleri olduğunu söyleyen, Navarra, "Mesela tipik bir İngiliz kadını profilini Lady Diana'da görüyorum, ya da İspanyol kadını deyince gözlerimin önüne siyahi kırmızı renkleri ve güller geliyor" dedi.
Türk kadını için de böyle bir algılaması olduğunu ifade eden Navarra şöyle şunları söyledi:
"Türk kadını deyince de… Evet kırmızı renk bu algıda var. Türkleri tarif eden bir renk ama bununla birlikte o tanımda bazı İslami sembollerin dokunuşunu görüyorum… Yoksa herhangi birinden farkı kalmıyor."
TÜRK KADINLARI İNTİKAM ALIYOR
AVANTGARD'IN TARİHÇESİ Fabrizio Navarra Avantgard'ı 25 yaşında genç bir tasarımcıyken hayata kurdu. Bu tarihten sonra tasarımlarını İtalya özellikle Roma'daki moda evleri ile üreticileri paylaşan Avantgard, 1980 yıllardan sonra hem İtalya hem de dünya modasına yön veren markalar ile çalışmaya başladı. Türkiye'nin tekstildeki potansiyelini fark eden Navarro, 1987 yılında İstanbul'a geldi ve burada eşarp, abiye elbise konusunda pazarın lideri konumundaki firmalar ile çalışmaya başladı.. DÜNYA ÇAPINDA Avantgard, İtalya’nın tekstil başkenti olarak bilinen Como kentinde faaliyet gösteriyor. Firma’nın, Türkiye dışında ABD, Fransa, Japonya, Rusya, Brezilya ve Seul gibi belli başlı moda merkezlerinde temsilcileri bulunuyor. Tasarımların yüzde 90’ını kadın giyimi için tasarlıyor. Bunun yanı sıra erkekler için gömlek, kravat, çocuk giyimi ve iç mimari için de tasarımlar yapıyor.
Tasarım işine 1975'li yıllarda el çizimleri ile başlayan Avantgard geçen 34 yıllık sürede alanında hem İtalya'nın hem de Avrupa'nın en büyük tasarım evlerinden biri olarak biliniyor.
Navarra, bir tasarımcı olarak Türkiye'deki tüketicilerin, özellikle bayanların tercihleri konusunda ise şunları söyledi:
"Türkiye de bir muhafazakar bir de Avrupalı olmak üzere iki tarz var. Muhafazakar üst segment dışarıya çıktığında özellikle eşarp konusunda seçici oluyor. Daha Avrupalı tarza sahip olanlar ise tıpkı İtalya ve Fransa'daki kadınlar gibi giyiniyorlar ama bir fark var ki bu kadınlar daha agresif bir tarza sahipler. Çünkü modernliklerini sergilemek istiyorlar, daha serbest, daha modern olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Diğer bir deyişle bir Fransız'dan daha Fransız olduklarını ispatlamaya çalışır gibiler. Aralarında bir çekişme var ve bu duygu bir nevi intikam alma duygusuna benziyor.
Mesela Eurovizyon şarkı yarışmasında sahne alan Hadise gibi. Hadise diğer yarışmacılara göre daha agresif bir görüntü içerisindeydi."
TÜRKİYE'NİN PAYI YÜZDE 30
Navarra, firmanın 2008 yılı içinde yeni teknolojisi ile toplam 220 bin metrelik üretim yaptığını ve bu rakamın yüzde 30’unu Türkiye pazarı için gerçekleştirdiklerini söyledi.
Navarra, üst tüketici grubuna yönelik bu miktarın oldukça yüksek olduğunu belirtirken. Yüzde 30’luk payın Türkiye’nin yerini göstermesi açısından çok önemli bir veri olduğunu kaydetti.
Navarra, Türkiye pazarına 2009 yılı içerisinde 2 milyon dolarlık desen satmayı hedeflediklerini de belirtti.
YÜZDE 50 DÜŞÜŞ
Türkiye'de tekstil sektörünün büyüklüğü dünyaca kabul edildiğini belirten tasarımcı, Türk şirketlerinin büyüklüğünün tatmin edici düzeyde olduğunu söyledi.
Navarra, buna rağmen son yaşadığımız ekonomik krizde onların da sorunlar yaşadıklarını gördüklerini ifade etti.
Ünlü tasarımcı, yine de kriz döneminde Türkiye pazarında yaşadıkları düşüşün ABD ve Avrupa pazarından daha az olduğunu kaydetti. Kriz döneminde ABD'ye satışlarının yüzde 80 azaldığını belirten Navarra, bu oranın Türkiye'de yüzde 50 olduğunu da sözlerine ekledi.
Navarra, dönemin ayakta kalma dönemi olduğunu belirtirken, kendilerinin de buna ayak uydurmaya çalıştığını ekledi. Navarra, buna rağmen bu dönemde işten çıkarma yoluna gitmediklerini de sözlerine ekledi.
MADONNA’NIN DA TERCİHİ
" Londra, Venedik, Roma ve Cannes’taki festivallerde desenlerimizi sık sık ünlülerin üzerinde görüyoruz."
Navarra şöyle devam etti:
“Londra, Venedik, Roma ve Cannes’taki festivallerde desenlerimizi sık sık ünlülerin üzerinde görüyoruz. Kendi stüdyomuzda yarattığımız desenlerin, dünyaca meşhur yıldızların üzerinde görmek bizi mutlu ediyor. “Avantgard'ın önerdiği desen tasarımı
TÜRKİYE 25 YAŞINDAKİ BİR KIZ GİBİ
Türkiye’nin yurtdışında nasıl algılandığı konusunda da açıklamalarda bulunan Navarra, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecini, 25 yaşında çekici bir bayanın bir topluluğa katıldığında oluşan atmosfere benzetti.
Navarra “Bu bayan bir topluluğa ilk katıldığında erkeklerin çoğu tarafından sempatik karşılanırken, kadınların çoğu aynı bayana aynı kıskançlıktan dolayı aynı sempatiyi göstermez,” dedi.
ATEŞ VE SU'YA BENZİYOR
Avrupa’da, Türkiye’nin üyeliğine karşı Evet’ler ile Hayır’ların çatıştığı bir dönemin yaşandığını söyleyen Navarra, Türkiye’yi aynı zamanda ateşe ve suya da benzetti.
Navarra şöyle devam etti:
“Ateş doğru kullanıldığında faydalı bir şeydir. Ama yanlış kullanıldığında ise sizi yakar. Avrupa’nın yarısı Türkiye’yi istemiyor çünkü bu ülkenin kendilerini yakacağını düşünüyor. Ama diğer yarısı ise Türkiye’yi istiyor çünkü ateşe ihtiyaçları var.”
Türkiye’yi aynı zamanda suya da benzeten Navarra, “su bir anlamda hayat demektir ama kontrol edilmediği zaman büyük problemlere neden olabilir,” dedi.