Devlet Bakanı Kemal Derviş, DSP Grubu'na bankalara kaynak aktarılmasını öngören tasarı ve ekonomik durum hakkında bilgi verdi. Derviş, ‘‘Esas şoför Başbakan ama ekonomi arabasının da bir şoföre ihtiyacı var. Viraja girerken 15 kişi (gaza basalım, yok frene basalım) derse araba tepe taklak gider’’ dedi. Kendisine olan güven sürdükçe, bu arabayı sürmeye devam edeceğini de belirten Derviş, ‘‘Ama tabii güvenin sürmesi lazım, sadece Sayın Başbakan'ın değil, koalisyon ortaklarının da güveninin sürmesi lazım’’ diye konuştu.
DSP İstanbul Milletvekili Rıdvan Budak, ‘‘Partiden ihraç istemiyle’’ sevk edildiği Merkez Disiplin Kurulu'na ifade verdiği saatlerde, DSP Grubu'nda, muhalif milletvekillerinin isteği üzerine bir toplantı gerçekleşti. Ecevit, 13 milletvekilinin yazılı başvurusunu dikkate alarak, Derviş'in DSP Grubu'nu bilgilendirmesini sağladı. Derviş'in, katıldığı grup toplantısı basına açık olarak gerçekleşti. Ecevit, bu nedenle dünkü grup toplantısına Derviş ile birlikte geldi.
YOĞUN TRAFİK
Derviş, dün sabah saat 08.30'da Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, Devlet Bakanı Kemal Derviş ve Devlet Bakanı Faruk Bal, Başbakanlık'ta biraraya gelerek, önceki gece başlattıkları ‘önerge’ çalışmısını sürdürdü. Toplantıda, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Engin Akçakoca ve Hazine Müsteşarı Faik Öztrak da yer aldı. Burada MHP'nin itirazlarına temel oluşturan konularda çalışmalar, ‘önerge’ ye dönüştürülerek, Özkan'a teslim edildi.
BİRAZ DA SOLA BAKIN
Derviş, daha sonra DSP Grubu'na katılarak, milletvekillerine tasarı hakkında bilgi verdi. Konuşmasında, DSP Grubu'nun hassas olduğu ‘‘Sosyal devlet’’ ilkesi üzerinde önemle duran Derviş, daha sonra milletvekillerinin sorularını yanıtladı. El kaldırarak soru sormak isteyen milletvekillerine, tek tek söz veren Derviş, sürekli bir taraftaki vekillere konuşma hakkı tanıyınca sıkıntı oldu. TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy, bu tavır karşısında Derviş'e, ‘‘Biraz da sola bakın Sayın Bakan’’ diye laf attı. Bu laf, hem Derviş'i hem de vekilleri güldürdü.
Derviş, konuşmasında özetle şu mesajları verdi:
SORUNLAR SÜRÜYOR:
Zor bir yılı geride bıraktık. 2002'ye oldukça güçlenmiş giriyoruz. Ancak sorunlarımız henüz çözülmedi. Çok ağır bir borç yükü altındayız. Bunları 6-18 ayda halletmemiz mümkün değil. Bunları adım adım düzelteceğiz. Yaşanan finans bunalımında bankacılık sektörü büyük yara aldı. Bankacılığın aldığı yara, dalga dalga diğer sektörlere yayıldı. Bankacılık sektöründe Türkiye çok olumsuz bir dönemden geçti.
BOMBALAR AYIKLANDI: Sermayelerini tümüyle yitiren 19 banka fona alındı. Bu bankalarda sahiplerinin hiç hissesi kalmamıştı. Bunlar her türlü riske girebilecek ve başka bankaları da riske sokacak bankalardı. Bu mayınlar, bombalar tek tek ayıklandı. Geriye, sermayesi zayıflamış, ancak batmamış bankalar kaldı. Ancak bunlar da reel sektöre
kredi verebilmek için yeterli sermayeye sahip değiller.
YAPILACAK İŞLER BELLİ:
Sermayeleri azalan bankalar faaliyetlerine devam edebilirler. Ancak bunlar olumsuzluklara karşı korunmalı, sermayelerini arttırmalı. Bunun da sadece üç yolu var. Birincisi, sahiplerinin sermaye bularak bankaya koymaları. İkincisi, yabancı bankaların, bu bankalara ortak olmaları. Üçüncüsü ise devletin bir şekilde yardımcı olması. Burada en tercih ettiğimiz elbette birinci yoldur. Yabancıların ortaklığı, belli limitlerin ötesinde tercih edilen bir yol değildir.
SIRTIMIZ YERE GELMEZ:
Hızla karar alan ülkeler, bankalar sorununu sürüncemede bırakan ülkelere oranla çok daha başarılı oldular. Biz de bu sorunu sürüncemede bırakmak istemiyoruz. 18 ayda reel sektörü güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bunu yapabilirsek, yüzde 7 büyüme sağlayabiliriz. O zaman da Türkiye'nin sırtı yere gelmez. Bizim için esas hedef, reel sektörün güçlendirilmesidir, bankacılık bir araçtır.
ŞEFFAF OLACAĞIZ:
Bu işleri yaparken şeffaf olmak son derece önemli. Para hangi kıstaslarla verilecek, nereye harcanacak hepsi şeffaf olmalı. Bu nedenle bankalar 3 denetime tabi tutulacak, birkaç ayın sonunda finans tablosu şeffaf olarak açığa çıkacak. Ulusal bankacılık sistemini güçlendirmek için devletin fedakarlık yapması lazım. Kamu bankalarının görev zararları bitti, piyasalarda gezen mayınlar, bombalar tek tek temizlendi. Şimdi bankacılık sektörünün üçüncü ayağı kaldı.
KOBİ'LERE DESTEK: Bankacılık sektörü görevini ne kadar iyi yerine getirirse, ekonomi de o derece iyi olur, yatırımlar artar. Bankacılık sektörü sağlıklı yapıya kavuşmadan reel sektöre gerekli finansmanı aktaramaz. Kamu bankalarının, kendi mali dengelerini bozmadan, KOBİ'ler, esnaf ve sanatkarlar ile üreticilere destek vermesi gerektiğini anlatan Derviş, geçmiş dönemde buna dikkat edilmediğini söyledi.
BDDK, Merkez Bankası kadar önemli Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) en az Merkez Bankası kadar önemli olduğunu da belirten Derviş, bürokratların yasadan aldıkları yetkiyi tam olarak kullanabilmeleri için güven içinde olmaları gerektiğine de işaret etti. Derviş, ‘‘Toplumda bir güven eksikliği var. BDDK'ya güvenmek zorundayız’’ dedi. Derviş, şöyle konuştu: ‘‘BDDK, bir bankaya hemen el koymuyor. Örneğin Toprakbank, ilk olarak Ağustos ayında uyarıldı. BDDK'da görev yapanlara güvenmek zorundayız. Güvenmiyorsak da değiştirmeliyiz. Son derece zor bir görev yapıyorlar. Yetkili kıldığımız bu kuruldaki insanları, yetkilerini kullandıkları için zora düşüremeyiz.’’
Bankalar 7 yılda sanayiden çekilecekDevlet Bakanı Kemal Derviş, bankaların artık sanayiden çekilmesi gerektiğini ifade ederek, bunun için 7 yıl süre koyduklarını vurguladı. Artık dünyada, bankacılık ile sanayi sektörünün ayrılmasının gündemde olduğunu belirten Derviş, şunları söyledi:
‘‘Bankacılık yapanlar sanayicilik yapmasın, sanayici olanlar da banka işletmesin noktasına gelindi. Bazı ülkelerde ise bu iki sektör, yönetim kurulları da dahil içiçe geçmiş durumda. Bizde de devlet olanakları yeterli olmadığından bankalar, sanayinin içine girdi. Artık biz de bundan vazgeçeceğiz. Bunun için 7 yıllık bir süre koyduk.’’
Bilen, bilmeyen banka kurmuşDevlet Bakanı Kemal Derviş, geçmiş yıllarda verilen bankacılık izinlerini de eleştirdi. Derviş, önceki yıllarda bilen, bilmeyen birçok kimsenin banka kurduğunu, denetimlerin yeterli olmadığını anlatarak, bu sektördeki rahatsızlığın Şubat krizinde çok önemli bir rolü olduğunu belirtti.