‘Günü kurtarır’ diye indirime yanaşmadı, ‘değeri hiç düşmeyen ürün’ havası attı

Güncelleme Tarihi:

‘Günü kurtarır’ diye indirime yanaşmadı, ‘değeri hiç düşmeyen ürün’ havası attı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2009 00:00

Lüks marka ve iletişim danışmanı Özlem Güsar, Financial Times’ın düzenlediği krizin ilk Lüks Konferansı’ndan izlenimlerini anlatırken, Louis Vuitton’un “Kriz ortamında hiç indirim yapmadık. Müşterilerimizden ‘Değeri hiç düşmeyen ürün satıyorsunuz’ teşekkürü aldık” örneğini gündeme taşıdı. Güsar, “Arnault’un sözleri, indirimin lüks markalara zarar verdiği yorumlarına neden oldu” dedi.

FİNANCİAL Times’ın düzenlediği Lüks Konferansı’na katılan Lüks Marka ve İletişim Danışmanı Özlem Güsar, tüm dünyada 175 milyar dolarlık dev bir ciroyu temsil eden lüks pazarındaki son gelişmeleri değerlendirirken, “Ekonomistler lüks markaların krizi öngöremediği için önlem almadığını ve nakit akışlarını doğru yönetemedikleri için indirime gitmek zorunda kaldıklarını vurguladı. Gerçekten de marka imajının ürünün bile önüne geçtiği bir sektörde, indirimler belki günü kurtarıyor ama orta vadede tüketicinin gözünde markaları aşağı çekiyor” dedi. Güsar, şunları anlattı:

Değeri hiç düşmeyecek ürünler

Louis Vuitton’un CEO’su Bernard Arnault, ilginç bir anısını anlattı. Yılbaşından önce herkesin çılgın indirimler yaptığı dönemde Louis Vuitton müşterilerinden birkaçının indirim yapmadıkları için kendisine teşekkür ettiğini aktaran Arnault, ‘Ürünlerinizin fiyatını düşürmeyerek insanlara değeri hiç düşmeyecek bir şey satın aldıklarını hissetiriyorsunuz ve bu çok önemli’ dedi.

‘Made in China’ lüks olmaz

Tartışılan diğer bir konu ise lüks markaların kendi fabrika ya da üretim atölyelerine sahip olmasıydı. “Uzakdoğu’da konumlanmış dev şirketlerin teknolojilerini kullanarak üretim yapmak lüks markalara ne derece yakışıyor” sorusuna da yanıt arandı. Ancak Oscar de la Renta’nın CEO’su Alexander Volen başta olmak üzere gerçek lüksü savunan herkes lüks bir markanın ‘Made in China’ etiketi taşımasının doğru olmadığı inancında.

Herkes bildiği işi iyi yapsın

Konferansın ilgi çeken bir diğer konuşmacısı da Tod’s’un CEO’su Diego Della Vella oldu. Vella, bir markanın saatten telefona kadar herşeyi üretmesini eleştirdi: “Aynı üründen Çin’de 5 milyon adet üretip sonra Monte Carlo’da havalı bir mağazada satarak lüks olamazsınız. Saat istersem Patek Philip’ten ya da telefon istersem Nokia’dan alırım herkes en iyi yaptığı işe devam etmeli ve ihtisaslaşmaya saygı göstermeli.”

Ya ‘yeşil’, ya ‘adil’

Tüketiciler gitgide satın aldıkları ürünlerin çevreye veya bunları yapan işçilere zarar vermeden üretilmiş olmasını talep ediyor. Yeşil/çevreci veya adil ticaret ürünlerine daha çok para harcamaya hazırlar. Bu nedenle her geçen gün daha fazla lüks marka kurumsal sosyal sorumluluklarını farklı alanlarda yerine getirmek için büyük çaba harcıyor.

Lüks internetten satın alınabilir mi
/images/100/0x0/55eaed39f018fbb8f89f9472


ÖZLEM Güsar, lüks pazarında en hararetli tartışmanın ‘internet ve lüks’ ilişkisinde yaşandığını vurguladı. Güsar, şunları dile getirdi: “Bernard Arnault internetin lüks bir markayı tanıtmak için kullanabileceğini ama asla internet üzerinden satış yapılamayacağını savundu. Arnault’a göre mağazalarda yaşanan ve lüksün temeli olan hayal dünyası internet üzerinde yaratılamaz. Böyle olunca lüks deneyimi eksik kalır. Buna karşılık Angela Ahrendts internet satışlarının Burbery’ye taze bir kan ve yeni fırsatlar sunduğunu, markanın gençler tarafından yeniden benimsenmesinde internetin önemli bir rol oynadığını savundu.”

Ulaşılabilir lüks gözden düştü, ‘seçici lüks’ geldi

MASTERCARD’ın İngiltere’de yaptığı bir araştırma insanların hayallerinden vazgeçmek istemediğini ortaya koyuyor. Araştırmanın bazı sonuçları şöyle:
İnsanlar, giyimle ilgili harcamalarını yüzde 40 kesmeyi planlarken sadece yüzde 3’lük bir tasarruf sağlandı.
Eğlence, dışarıda yemek yeme ve sosyalleşme harcamalarında ortalama yüzde 35-45 kesinti yapmayı planlarken, tam tersine bu dönemde bu harcamalar artmış.
Krizin etkisiyle zor günler geçirse de herkes lüksün geleceğinden ümitli ancak kavram değişiecek. Tüketici, önümüzdeki yıllarda insanlar bir markayı sadece lüks olduğu için tercih etmeyecek, kendisi için anlam ifade eden markalara yönelecek.
‘Başkaları görsün’ diye lüks satın almaktan, insanların kendi için lüks harcama yaptığı bir döneme geçeceğiz. Tüketici artık daha seçici davranıyor.
Gerçek lüks geri geliyor ve yeniden tanımlanıyor ‘fast luxury’ adı verilen ulaşılabilir lüksü ise zor günler bekliyor.

Lüks sektörünün ‘en’leri

ÖZLEM Güsar, lüks sektörün ‘en’lerini Lüks Konferansı’ndaki izlenimleriyle şöyle aktardı:
SEKTÖRÜN DEVİ: Bu sektörün tartışmasız devi Louis Vuitton. Tüm mağazalarının kendinin olması, tarihçesini doğru kullanmasıyla başarılı bulunan bu marka, kriz dönemindeki büyümesi ile de dikkat çekiyor.
EN ÇOK SAYGI GÖRENİ: Herkesin hayranlığını kazanan iki marka var, Chanel ve Hermes. Konferanta herkes ‘Peki ya kaybedeni kim’ sorusuna cevap arıyordu.
EN ÇOK KONUŞULANI: Stella Mc Cartney çevreye duyarlı tasarımlarını lüksle çok iyi birleştiren genç bir tasarımcı.
EN YENİSİ: Lüks dünyada genç olmak çok gurur duyulan bir şey değil. Daha çok tasarımcılarıyla var olmaya çalışan bazı markalara, ‘lüks marka adayları’ denilebilir. Örneğin ayakkabı konusunda Rupert Sanderson. 2008’de birçok en iyi aksesuar tasarımcısı ödülü alarak, gelecek vaad ettiğini gösterdi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!