Güncelleme Tarihi:
DANİMARKA deyince insanın aklına ilk gelen şeylerden biri rüzgar türbinleri. Zira rüzgar enerjisinde dünya şampiyonu ülkeler arasında. Rüzgar enerjisi için oldukça elverişli bir coğrafyaya sahip olan Danimarka’nın hemen hemen her yıl rüzgar enerjisi rekorları kırması, bazen tüm elektrik ihtiyacını rüzgar enerjisinden karşılaması şaşırtıcı değil. Ama güneşli gün sayısının oldukça düşük olduğu ülkede, 156 bin metrekarelik alan üzerine kurulu bölgesel ısıtma sistemine bağlı dünyanın en büyük güneş-termal enerji santralını görmek oldukça şaşırtıcı bir deneyim oldu.
DÜNYANIN EN BÜYÜĞÜ
Danimarka’nın Silkeborg kentinde, dünyanın en büyük güneş termal santralı, 12 bin 436 panelden oluşuyor ve şehrin bölgesel ısıtma sistemine bağlı. Öğrendiğimize göre, bu sistem Silkeborg’un yıllık ısıtma gereksinimin beşte birini güneş enerjisi ile karşılıyor. Sistem, aslında Türkiye’de de yaygın olan çatılardaki güneş kolektörleri ile çalışıyor. Farkı ise merkezi şekilde bir tarlada yapılmış olması… Bölgesel ısıtma firması son kullanıcılarla muhatap, nasıl bizde doğalgaz sayacı var, onlar da suyun kalorifik değerini ölçen cihazlar takıp, pay ölçerlerle ölçerek faturalandırıyor. Tüm şehirde ana boru hatları var, bu hatların içinde de sürekli sıcak su dolaşıyor, bu su dairelere giderek ısıtıyor ve geri dönüyor. Sistemin içindeki sıcak suyu sıcak tutabilmek için ise çeşitli ısı kaynakları suyu sürekli ısıtıyor. Bir veya birkaç merkezde üretilen ısı, yalıtımlı borular vasıtasıyla çok sayıda konut, işyeri, endüstriyel tesis ya da seraya dağıtılıyor. Şebekedeki suyun derecesi ise ayarlanabiliyor. Bugün Avrupa’da bölgesel ısıtma sistemleri için gelen ısınının yaklaşık yüzde 80’i ağırlıklı olarak atık ısı geri kazanımından ve yenilenebilir enerji kaynaklarından geliyor.
Silkeborg’daki güneş termal enerji santralını, Danimarka Konsolosluğu ile Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi’nin (DEİK) davetlisi olarak katıldığımız teknik gezide, yerinde inceleme imkânı bulduk. Arcon-Sunmark firmasının anahtar teslim şeklinde yaptığı santral, bugün dünyadaki en büyük güneş enerjili ısıtma projesi konumunda. Edindiğimiz bilgilere göre, buna benzer bölgesel ısıtma çözümleri Türkiye’de özellikle İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesi için ideal. Bölgesel ısıtmanın bir faydası da termik santral atık ısılarının sıcak suya çevrilebiliyor olması. Katı yakıtlı termik santraller, kombine doğalgaz santralları veya jeotermal kaynaklı santralların atık ısılarını kullanarak bölgesel ısıtma yapılabiliyor. Örneğin; İstanbul Esenyurt Doğalgaz Kombine Çevrim Santralı ile Esenkent bölgesinde bulunan bir sitenin ısınma ve sıcak kullanım suyunu karşılayan bir sistem olduğunu öğreniyoruz.
RUSYA’YA GAZ PARASI VERMEK YERİNE
DEİK Türkiye-Danimarka İş Konseyi Başkanı Alper Önoğlu, Türkiye’nin yıllık 50 milyar metreküp (bcm) doğalgaz ithal ettiğini, bunun yaklaşık 25 bcm’ini elektrik santrallarının kullandığını belirterek, “Çok fazla üstünde durulmayan bir nokta; santrallere giden 25 bcm gazın 12.5 bcm’i atık ısı olarak havaya gidiyor. Aslında bu miktar, bugün Türkiye’de konutların kullandığı gaz miktarına eşit. Türkiye’de santralların ve fabrikaların atık ısılarının bölgesel ısıtma ile şehirlerde ve konutlarda ısınma ve sıcak su tedariki için kullanılmasıyla elde edilecek tasarrufla doğalgaz ithalatı da ciddi miktarda azaltılabilir. Danimarka’da boru döşemek Türkiye’nin dört katına mal oluyor ama ona rağmen bu bölgesel ısıtma sistemlerini yapmışlar. Biz Türkiye olarak Rusya’ya gaz parası vermek yerine bu sistemlere harcayabiliriz” diyor.
İLK UYGULAMA TÜRKİYE’DEN ÇIKMIŞ
TARİHTE Roma döneminde jeotermal sıcak sular ile evlerin, hamamların ve seraların ısıtıldığı biliniyor. Ancak sunumlarda ilginç bir bilgi daha öğreniyoruz. Dünyadaki ilk bilinen bölgesel ısıtma uygulamasının Efes Tapınağı olduğunu, tapınağın zemininin sıcak hava ile ısıtıldığını, sıcak havanın ise zeminin altında dolaşan tünellerde dolaştığı anlatılıyor. Yani bölgesel ısıtma aslında Türkiye topraklarında Efes antik kentinde ortaya çıkmış bir uygulama. Danimarka’da ise bugün ülke genelindeki konutların yüzde 65’i bölgesel ısıtma ile ısınıyor.
SOMA’DA 10 BİN KONUT ISINACAK
DANİMARKA’DA bölgesel ısıtma ağı gelişmeden önce termik santralların ortalama verimliliği yüzde 40’lar seviyesindeydi. Bugün ise verimliliğin yüzde 90’lar seviyesine gelmesinde bölgesel ısıtma sistemlerin payı büyük. Danimarka’nın en büyük bölgesel ısıtma teknolojileri ve ekipman ihracatını sağlayan organizasyonu DBDH’nin yöneticilerinden Lars Hummelmose, “Danimarka’da hiçbir termik santralın tepesinde soğutma tankları bulunmaz. Bu şekilde soğutarak fazla ısıyı havaya veren santraller son derece verimsiz çalışan yapılardır” diyor. Peki bu verimlilik nasıl sağlanıyor? Bugün yeni jenerasyon bir doğalgaz santralının yüzde 50’nin biraz üzerinde verimli çalışıyor. Yani her 100 metreküp doğalgazın 50 metre küpü elektriğe dönüştürülürken diğer 50’si atık ısı olarak atmosfere salınıyor. Eğer elektrik üretiminden sonra ortaya çıkan ısıyla sıcak su elde edilir ve santrale yakın yerleşim birimlerinin ısıtılmasında kullanılırsa burada verimlilik çok daha yüksek oranlara çıkıyor. Danfoss şirketinin temsilcilerinden aldığımız bilgilere göre, Danfoss Türkiye’de Soma Belediyesi ile bir proje başlatarak, bölgesel ısıtma sistemi kurmuş. Soma’daki 10 bin konut, termik santralın atık ısısı ile ısınacak.