Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE, enerji kaynaklarını çeşitlendirme-nin yollarını ararken, en büyük potansiyel alanlardan birinin güneş enerjisi olduğu aşikâr. Dünya enerji üretim kapasitesinin en az 4’te 1’inin güneşe döneceğini tahmin ettiklerini söyleyen Zorlu Enerji’nin Genel Müdürü Sinan Ak, Türkiye için de en büyük doğal kaynağın güneş ve rüzgar enerjisi olduğunu vurguluyor. “Almanya’da bugün 40 bin megavat (MW) güneş enerjisi kapasitesi varsa, Türkiye’de rahatlıkla 140 bin MW olur” diyen Ak, çatıları kiralayıp, elektrik satmayı yatırım planları arasına aldıklarını söylüyor.
Ak, “Evlerin çatılarına panel yerleştirmeyi hedefliyoruz. Bu iş için 40 MW’lık panel satın aldık. 40 MW, 5 bin eve tekabül ediyor. İki yöntemle satış olabilir: Biri paneli koyabiliriz ve müşteri sonrası ile kendi ilgilenir. Ya da hizmet vermeye devam ederiz, çatısını kiralarız, paneli çatısına koyarız; karşılığında indirimli fatura taahhüt ediyoruz. Süreyi de 12 yıl düşünüyoruz. 12 yıl indirimli fatura ile yaşayacak, 12-13 yıllık kira sözleşmesinin sonunda da panelleri ev sahibine teslim edeceğiz. Birkaç pilot çalışmamız var” diyor.
ÇATILARA GÜNEŞ
Hürriyet Ekonomi Müdürü Sefer Levent ile bir araya geldiğimiz Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, çatılarda başlatacakları güneş enerjisi işletme sisteminin nasıl çalışacağı hakkında “Panel gündüz elektrik üretirken, ev tamamını tüketemiyor. Tüketemediği kısmını belli bir alım garantisi üzerinden sisteme satıyoruz. Alım garantisini biz tahsil ediyoruz, ki o paneli ödüyor zaten. Öteki taraftan gece tükettiği elektriği de biz müşteriye satıyoruz, başka kaynaklarımızdan. Tüketicinin bir-iki faturası olacak. Bir sattığı elektrik için fatura kesecek. Gece aldığı elektrik için de ona bir fatura kesilecek. Hesabında alacak-verecek olacak, elektrik faturası mevcut tarifeye göre neyse, o sadece yarısını ödeyecek. Müstakil evler bu iş için kolay çünkü tek kişi ile karar veriliyor. Apartman çatılarına da konabilir ama tüm kat maliklerinin ortak karar alması gerekiyor. Apartmanda üretilen elektriğin tamamını tüketmezlerse, üstüne para da kazanabilirler. 100 bin konuta kadar gidebiliriz” şeklinde konuşuyor. Güneş enerjisi sektörü dünyada hızla büyüdükçe, güneş paneli işinin de çok hızlı ilerlediğini kaydeden Ak, “Piyasada yüzde 12-13 verimlilikte paneller olduğu gibi, yüzde 15-16 verimlilikte paneller de var. Türkiye bir panel çöplüğüne dönüşsün istemiyoruz. Devlet kalitesiz mallara karşı adımlar atıyor fakat yatırımcılara kaliteli mal sunabilmek için mutlaka ama mutlaka Türkiye’de bu panellerin üretimini sağlamamız gerekiyor. Aynı zamanda bu panellerin son teknoloji ile üretilmesi ve sürdürülebilir şekilde geliştirilmesini sağlamamız gerekiyor” diye konuşuyor.
YERLİ ÜRETİM ÜSSÜ
Grubun, yerli güneş paneli üretimine hazır olduğunu da söyleyen Ak, “Yüzde 100 yerli yapılabilir mi” sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Güneş paneli üretiminde iki farklı teknoloji var. Biri ince film, diğeri normal kristal dediğimiz teknoloji. Biz ince film teknolojisine yatırım yapacağız. Yüzde 100 yerli olabiliyor. Hammaddesinden, madenine kadar yerli. Bir tek makineleri yurtdışından getirmeniz gerekiyor.” Güneş paneli üretimi ile ilgili Ar-Ge yapmadıklarını ancak en son teknolojiyi Türkiye’ye getirerek, burada geliştirmeyi hedeflediklerini anlatan Ak, “Buranın üretim üssü olmasını istiyoruz. Yeniden sıfırdan bir teknoloji keşfetmeye çalışmak vakit kaybettirebilir, sonuçta teknolojiyi getirdiğiniz zaman Türkiye’ye, o tamamen yerli oluyor. Bir televizyon gibi değil. Alıp geliştirelim istiyoruz. Bir de cam var, camın Türkiye’de geliştirilmesini sağlayacağız. Cam sanayinin Ar-Ge’si zaten çok ileri. İkincisi de panelde kullanılacak camın içine dökeceğiniz bileşim. O teknoloji de ilerliyor, artık trene binmek lazım” diyor.
Yarın deseler hazırız
AK, yerli panel üretimine ne zaman başlayacak-larını sorduğumuzda “Konya’da 3 bin MW’lık enerji ihtisas alanı oluşturuldu. O bölgede büyük 300-500 MW’lık panel üretim tesislerinin kurulması öngörülüyor. Hükümet teşviklerle ilgili bir takım çalışmalar yapıyor. Son noktaya getirecekler. Açıkça söylemek gerekirse, biz hazırız. Yarın deseler biz başlayabile-cek durumdayız” yanıtını veriyor. Devletin bu alanda ne tür teşvikler sağladığı konusunda ise Ak, şunları anlatıyor: “Devlet aslında birtakım teşvikler ortaya koydu. Fabrika kurulmasıyla alakalı teşvik var fakat bu fabrikayı 5 yıl kullanıp, sonra çöpe atacak şekilde olmamalı. Bunun dünya maliyetlerinde üretim yapabilecek bir tesis olması lazım. Biz buradan her yere satış yapmak istiyoruz. Fabrika kurmak isteyen başka firmalar da var. Proje bazlı gibi daha küçük düşünüyorlar. Biz minimum yıllık 500 MW ile başlamak istiyoruz. Dünyada güneş paneli üreten ülkelere baktığınızda iki yer öne çıkıyor: Biri Çin, diğeri de Malezya. Malezya o kadar ağaçlık ki, panel yerleştirebileceğiniz alan yok. Ama şu an dünyanın en büyük ikinci panel üreticisi çünkü teşvikler ona göre hazırlanmış. Türkiye’de stratejik yatırım teşviki çoğaltılabilirse, o zaman Türkiye güneş panelinde bir üretim üssü haline gelebilir. Çevremizde Kuzey Afrika var, Avrupa’da zaten Çin mallarına birtakım kısıtlamalar var, aynı zamanda Ortadoğu.”
Doğalgazda olan güneşte de olabilir
YERLİ panel üretiminin uzun vadeli kararlarla desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Ak şöyle konuşuyor: “Doğalgaz yatırımcıları bugün niye sıkıntı çekiyor? Piyasa şartlarında oynamaya karar verdikleri ve arz-talep dengesine karşı kendilerini koruyamadıkları için. Aynı şey güneşte de olabilir. Siz güneş paneli ürettiğiniz zaman, herkes aynı saatte, aynı anda elektrik üretecek. İleriye dönük olarak riskiniz var. İkincisi de regülasyon riskiniz var. Diyelim ki panel fabrikasını kurmaya karar verdik ve her yıl 500 MW satacağız dedik ama ortada lisans yok. Bizim 500 MW’ı satabilmemiz için ülkede en az 1.000 ila 1.500 MW’lık lisansın üretilebiliyor olması veya ihracat yapıyor olmamız lazım. Ancak Türkiye’ye yatırımcı çekmek istiyorsanız, sadece yurtdışına satmak için gelmek istemeyebilir. Yurtiçi pazarı açıp ona bir baz oluşturmanız, ilaveten yurtdışına çıkışını sağlamanız gerekir.”
Fiyatta enerji savaşları etkisi
ENERJİ fiyatlarının geldiği noktaya ilişkin Ak, şöyle konuşuyor: “Fiyat konuşmak için biraz da enerji savaşlarından bahsetmek gerekiyor. Bu savaş bundan 3-4 yıl önce başladı. Kaya gazının getirdiği artılarla beraber, özellikle Amerika kıtasında gaz fiyatları düşmeye başladı. ABD üretim ve tüketim şeklini bir günde değiştiremedi. Önce doğalgaz, sonra petrol ithalatını durdurdu. Güneş hızlı şekilde ilerledi, üretim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte maliyetleri düştü. Petrol ve gaz fiyatı düşerken, Avrupa ve Amerika’da gündüz saatlerinde elektrik fiyatları düştü. Aynı şey Türkiye’de de oldu. Doğalgaz fiyatı düşmesinden önce kömür fiyatı düştü. Türkiye’ye çok ucuz kömür giriyor. Türkiye’deki yatırımcılar, ürünlerini çeşitlendirmedikleri için sıkıntı çekiyorlar. Ama doğalgaz santrallerine yatırım yapmış olanlar çok büyük sıkıntı içindeler. BOTAŞ gaz fiyatını kömürle rekabet edebilecekleri seviyeye getirmediği için kömür santrallerine yatırım yapanlar avantaj yakalamış durumdalar. Yenilenebilir enerjiye yatırım yapanların zaten alım garantisi var.”