Güncelleme Tarihi:
TARIM ve Köyişleri Bakanlığı’nın Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) içeren meyve ve sebze denetimlerinde ilk sonuçlar alınırken, gümrük denetimine alınan 100’ün üzerindeki numuneden üçünün incelemesi tamamladı. Pirinç, mercimek ve muz bu incelemelerden temiz çıktı. Analizlerde belirlenen limitin üstünde GDO içeren ürünlere de rastlanırken, bu ürünlerin Türkiye’ye girişine izin verilmedi. GDO ithalat, kontrol ve denetimleriyle ilgili yönetmeliğin 26 Ekim’de yürürlüğe girmesinin hemen ardından, gümrüklerde denetimler başladı. Alınan 100’ün üzerindeki numune, bakanlığın Adana, Bursa ve Ankara’daki laboratuvarlarında incelemeye alındı. Mevzuat gereği analizler, 2-5 gün arasında sürüyor. İlk numunelerden 20’ye yakınının sonuçları da alındı. 13 ürünün numunesinden negatif sonuç çıkarken bu ürünlerin, yönetmelikle izin verilen binde dokuz oranından daha az genetiği değiştirilmiş organizma içerdiği belirlendi. Bu ürünlerin Türkiye’ye girişine izin verildi. Diğer numuneler ise pozitif sonuçlandı ve giriş izni alamadı. GDO denetimi, ilan edilen listedeki 27 ürünün tamamına uygulanıyor.
Üç ürün GDO’suz çıktı
Analiz sonuçları, ürün bazında açıklanmıyor. Ancak GDO miktarı, limitin altında çıkan numunelerin pirinç, kırmızı mercimek ve muz olduğu belirtildi. Denetime alınacak 27 ürünlük liste üstünde değerlendirme sürüyor. Tüm Gıda Dış Ticaret Derneği Genel Sekreteri Melahat Özkan, pirinç, mercimek ve muzun analizlerinin sonuçlandığını ve bu üç ürünün GDO’suz çıktığını bildirdi. Özkan, “Yönetmelikle belirlenen 27 ürünün ithalatı sırasında numune alımı ve incelemeleri nedeniyle yığılmalar oldu. Gemi ve tırlar bekletiliyor. Faturası çok yüksek olan bu beklemelerin bedelini ise ne yazık ki Türk halkı ödüyor” dedi.
GDO’suzlar listeden çıkarılsın
Biran önce özel laboratvuarlar kurularak analizlerin orada yapılması gerektiğini vurgulayan Melahat Özkan, şu değerlendirmeyi yaptı: “GDO’suz çıkan ürünler de yönetmelikte belirlenen 27 ürün listesinden çıkarılsın. Çünkü habersiz yakalanan bir üründe GDO yoksa bundan sonra da olmayacak demektir. Yönetmeliği destekliyoruz ancak bu yönetmelik AB mevzuatıyla birebir aynı. Bu nedenle destekliyoruz ama ne yazık ki felsefeler farklı. AB, bu mevzuatı kendi üretimi için çıkardı. Oysa Türkiye yönetmeliği ticarete yönelik yaptı. AB kendi söktörüne bir yıl süre tanıdı. Türkiye’de ise ne sektör, ne de Bakanlık henüz hazır değil.”
Açlığa çare ararken GDO tartışması çıktı
BİYOTEKNOLOJİ ürünü tohumlar, GDO tartışmasını alevlendiriyor. 1960’lı yıllarda gerçekleştirdiği “Yeşil Devrim” ile 1970 Nobel Barış ödülünü kazanan Norman Borlaug’un da heyecanla karşıladığı yeni teknolojiler, kuraklığa dayanıklı tohumlar üretilmesini amaçlıyor. Biyoteknoloji ABD hükümetinden büyük destek görse de sektör gıda güvenliği açısından eleştirilerin hedefi de oluyor.
İkinci “Yeşil Devrim”
Özellikle ABD’de öne çıkan yeni sektörde şirketler, yardım kuruluşları, araştırmacılarla oluşturdukları koalisyon ile ikinci Yeşil Devrimi gerçekleştirmek için çalışıyor. Bu kapsamdaki çalışmalar küresel besin ihtiyacının yüzde 40 ve harcanan kalorinin yüzde 25’ini sağlayan mısır ve buğday üzerine yoğunlaşmış bulunuyor. BM Gıda ve Tarım Organizasyonu’nun açıklamasına göre dünyada milyonlarca insan günlük kalori ihtiyaçlarının yarısından çoğunu mısır ve buğdaydan karşılıyor. Bu nedenle değişen iklim koşullarının olumsuz etkisiyle kuraklığa dayanıklı mısır üretimi gündemin üst sıralarında yer alıyor.
Öte yandan küresel açlığa çözüm olması beklenen kuraklığa dayanıklı tohumlar “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” tartışmasının alevlenmesine de neden oldu. Bazı tüketici ve çevre grupları DNA’sı ile oynanan bitkilerin insan sağlığına ve çevreye zarar verdiğini söyleyerek yasaklanması gerektiğini söylüyor.
Tartışmalar domates satışını da vurdu
TÜRKİYE Sebze ve Meyve Komisyoncuları Federasyonu (TÜSEMKOM) Başkanı Yüksel Tavşan, GDO konusundaki bilgi kirliliğinin domates satışlarını düşürdüğünü ve fiyatların gerilediğini söyledi. Türkiye’de genetiği değiştirilmiş meyve ve sebze üretimi yapılmadığını, tartışmalara söz konusu olan genetiği değiştirilmiş pamuk, soya, kanola ve mısırın ithal edilerek yurda getirildiğini belirten Tavşan, “Türkiye’de genetiği değiştirilmiş meyve ve sebze üretimi kesinlikle yapılmıyor. Önemli üretim merkezlerindeki laboratuvarlarda meyve ve sebzeler sürekli kontrol ediliyor” dedi.