Güncelleme Tarihi:
AKBANK Genel Müdürü Akkurt, ekonomiyi soğutmak amacıyla sadece finans sektörüne yönelik önlemler alınmasının yeterli olmayacağını belirterek, “Finans sektörüne ilişkin önlemlerin tabi faydası var ama tek başına yeterli değil. Genele bakılıp daha tamamlayıcı mali politikalar, ekonomik politikalar geliştirilmeli. Tüm kesimler elini taşın altına koymalı. Ekonominin soğutulması çabalarında sorumluluk paylaşılmalı. Türk bankacılık sektörü şu anda, sağlıklı ve güçlü, yapısı ile bütün dünyanın gıptayla baktığı, temeli son derece sağlam bir sektör. Bunu korumak, desteklemek gerekiyor. Ekonominin bir yarısı finans sektörü, bir yarısı da reel sektördür” dedi.
Kapsayıcı önlemler
Bir tarafın zayıflamasının öteki tarafı da otomatik olarak etkileyeceğini kaydeden Akkurt, şunları söyledi: “İlgili organların yeni dönemde dileklerimizi göz önünde bulunduracaklarını düşünüyoruz. Bütün kadrolar son derece bilgili ve ne yaptığını bilenler olarak, gerekli önlemleri alıp Türk ekonomisinin herhangi bir zarara uğramadan, sektörlerin bir zarara uğramadan bu dönemi geçirmesini sağlayacaklarından şüphem yok. Dünyada sıkıntılar sürüyor. Belli konularda kısıtlanıp sıkıntıya girmek yerine süratle Türkiye’yi ayağa kaldırmak herkesin geleceği için daha önemli. Eğer belli bir sıkıntı, belli bir sorumluluğun paylaşılması gerekiyorsa toplumun her kesimi, ekonominin her oyuncusu bu sorumluluğu almalı.”
Geniş resme bakmak
Önümüzdeki dönemde alınan önlemlerin bir kısmının bankacılık bir kısmının da mali politikalarla ülkenin geneline olumlu şekilde yansıtılmasını beklediğini vurgulayan Akkurt, şöyle konuştu: “KKDF, BSMV gibi, vergi gibi, sadece bankacılık, finans sektörüne getirilecek tedbirlerden söz etmiyoruz. Biz bunları büyük resmin küçük parçası görüyoruz. Bunu tamamen bütün toplumu kapsayan, herkesin belli bir sorumluluğu alması gereken bir dönem olarak görüyoruz. Özellikle 2009 yılından beri iç tüketimin teşvik edilmesi yönündeki politikaların bir nebze daha geriye çekilmesini kastediyorum. Çünkü o iç alebi artıran bizdik, kısacak olan da oranların artırımı yönünde önlemler değil.”
İhracatı artırmalıyız
Ekonominin sekteye uğramaması için iç talep kısılırken dış talep yaratılması gerektiğine işaret eden Akkurt, şunları dile getirdi: “2008’e kadar yaratılan dış taleple büyüdüğü için Türkiye’de enflasyon kontrol atında tutulabildi. İç talep o kadar güçlü değildi. 2009’dan sonra biraz dünyadaki karışıklıklardan dolayı ekonomiyi ayağa kaldırmak için iç talebe yönelindi. Şimdi onu tekrar dış taleple dengelemememiz lazım ki ne enflasyonist etki olsun ne de üretim artışında bir azalma olsun. Yoksa bunun sonucunu işsizlik, enflasyonun artması gibi başka sıkıntılar gündeme gelebilir.”
Reel sektöre de yansır
Akkurt, şu değerlendirmeyi yaptı: “Eğer tüketici kredileri azalırsa ne olacak? Herhangi bir ürün almaya çalışan birisi kredi talebini keseceği için satışlar bir müddet yavaşlayacak. Sonuçta önlemler reel sektöre de yansıyacak. Benim özellikle ‘olay, Merkez Bankası ile bankalar arasında görünüyor, ama işin bu tarafı da düşünülmeli’ dememin sebebi budur. Bu her yere sirayet edebilir, ki etmesi de bekleniyor. Yoksa tüketim nasıl kısıtlanacak?
Akkurt, ekonomiyi soğutmaya yönelik önlemlerin finans sektöründe yoğunlaşması ile ilgili şunları söyledi: “Sanki olay Merkez Bankası ile bankalar arasındaki bir güç savaşıymış gibi gösteriliyor. Yanlıştır. Gereksiz spekülasyonlar yapıp yanlış koridorlara, yanlış yollara girmememiz lazım.”
Kredi büyümesinde ‘yüzde 25 ricası’na uyarız
AKBANK’ın 2011 kredi büyümesinde hedeflerinin değişip değişmediğine ilişkin Ziya Akkurt, “Biz de Akbank olarak diğer oyuncular gibi regülatörlerin ‘rica’ ettiği gibi, yüzde 25’de kalmak durumundayız. Bu yöndeki talebe uyacağız.Ekonomi yönetimi ‘kredi büyümesi ile ilgili kanun çıkarmadık, yönetmelik yayınlamadık, yüzde 25’te kalmasını rica ediyoruz’ mesajı vermişti” dedi.
Bankacılık sermaye yiyen sektör kârlılığın azalması iyi değil
ZİYA Akkurt, alınan önelemlerin bankaların kârına etkisine ilişkin şöyle konuştu: “Sektörde kârlılıktaki daralma, kiminde 20 olur, kiminde 25 olur, kiminde 15 olur. Bu kuruluşların yönetim tarzıyla bağlantılı bir konu. Sonuçta Türk ekonomisinin önemli taşlarından olan bankacılık sektörünün kârları azalmıştır. Bu iyi bir şey midir? Bana göre pek iyi değil. Neden iyi değil? Çünkü bankacılık sektörü elde ettiği kârları tamamen bünyesinde tutan bir sektördür. Bankacılık sektörü sermaye yiyen bir sektördür, devamlı sermaye artışı yapmak zorundasınız. Bünyeyi güçlü tutmak lazım.”
Kredi kartına taksiti reel sektör söylesin
ZİYA Akkurt, iç üketimi kısmak amacıyla kredi kartında taksit sayısına sınırlandırma getirilmesi konusunda şöyle konuştu: “Kredi kartına taksitte biz bankalar aracıyız. Satış yapanların talebine göre kredi kartı taksitleri şekilleniyor. 3 taksit de yapabiliriz, 15 taksit de yapabiliriz. Bu konuyu da, çekincelerini de reel sektörün gündeme getirmesi lazım, onlar söylesin.”
‘A380’e 300 milyon dolar yatırdı, internet şubesini ‘kolay ve avantajlı’ yaptı
AKBANK kurumsal web sitesi akbank.com ile Microsoft ve dijital tasarım şirketi Razorfish işbirliğinde bireysel internet şubesini dünya ölçeğinde yeniledi. Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, 2 yıl önce başlattıkları A380 projesiyle müşterilerinin ihtiyaçlarını daha hızlı belirleyip en iyi hizmeti sunmayı hedeflediklerini, son 2 yıldır altyapı ve teknolojiye yaptıkları yatırımın yaklaşık 300 milyon doları bulduğunu söyledi. Akkurt, “A380 artık havalanmaya başladı, rotasında ilerliyor. Yeni internet şubesi de bu kapsamdaki projelerden biri. ” dedi.
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen de, internet ekonomisini taşıyacak en önemli ayaklardan birinin yenilikçilik ve internet bankacılığının ise kişilerin bankacılık ilişkilerini yürüttüğü en etkin alternatif dağıtım kanalı olduğunu söyledi. Özmen, “Akbank’ın internet bankacılığı projesinin sadece finans sektörü için değil, tüm sektörler için çoğaltılabilecek bir başarı öyküsü olduğunu görebiliyoruz” diye konuştu.
115 milyon işlem
Akbank Genel Müdür Vekili Hakan Binbaşgil ise, Türkiye’nin internet kullanımında dünyada 16’ncı sıraya yükseldiğine dikkati çekerek, şunları dile getirdi: “Bankacılıkta da internet kullanımı arttı. İnternet daha az maliyetli. İnternette faizler, bazı bankalarda, ki bizde öyle, daha avantajlı. İnternet çok kolay ve hızlı. Türkiye’de internet bankacılığını kullanan kişi sayısı 7 milyonu geçerken kullanım oranı da 5 yılda 10 misli. Bir ayda internet bankacılığından yapılan işlem sayısı 115 milyona ulaştı.”
Dünyada ilk üçte
Facebook’ta finansal kuruluşlar arasında Akbank’ın dünyada en çok takip edilen 3 kurum arasında bulunduğunu ifade eden Binbaşgil, şunları anlattı: “Zaman zaman birinci oluyoruz. Zaman zaman ikinciliğe, üçüncülüğe düşüyoruz. Şimdi ise yeni tasarım ve özelliklerle zenginleştirdiğimiz Akbank İnternet Şubesi ile müşterilerimize internet bankacılığında en iyi deneyimini yaşatmak üzere yola çıktık. Dünyada internet bankacılığında 5 trend var; özelleştirme ve kişiselleştirme, görsel mükemmellik, kullanım kolaylığı, müşteri deneyimi ve zengin fonksiyon seti. Yeni internet şubemizi tamamiyle bu 5 trend etrafında dizayn ettik.”
Basitleşti-zenginleşti
Akbank Bireysel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Galip Tözge de şunları söyledi: “Müşterilerin en sık yaptığı işlemleri inceleyerek Akbank İnternet Şubesi’ni müşteri kullanım alışkanlıklarına göre hazırladık, basitleştirdik. Zenginleştirdiğimiz özelliklerle ritmini kullanıcıların günlük yaşamlarının temposuna uydurduk. Türkiye’de internet kullanıcılarının yüzde 12-13’ünün kurumsal, gerisi ise bireysel.
Müşteriye hesaplarını yönetimleri ile ilgili bilgiler de veriyoruz.”
Bankacılık İMKB’yi sürüklüyor yatırımcının kafası karıştı
BANKACILIK sektörünün İMKB’deki performansına ilişkin yatırımcıların kafasının karıştığını gördüklerini söyleyen Ziya Akkurt, şu değerlendirmeyi yaptı: “ O nedenle bir an önce bazı konuların netleşmesi gerekiyor. Bankacılık İMKB’yi sürekleyen bir sektör. Borsa’ya gelen fonların sıcak para olduğu yönünde yaygın bir kanı var. İşin içinde birisi olarak buna ‘hayır’ diyorum. İMKB’de yatırımcılar değişiyor, X yerine Y olabiliyor. Ancak gelen paralar genelde ülke içinde kalıyor. Sonuçta bu ülkeye girmiş fonlar var. Bunların çoğu da kalıcı fonlar. Biz eğer ‘bu fonlar bize rahatsızlık veriyor’ dediğimiz zaman. İşte özellikle kasım ayından bu tarafa oldukça yüklü bir fonun, toplam olarak fonların, paraların Rusya gibi başka bölgelere gittiğini görüyoruz. Dünyada bu kadar sıkıntı varken, gelişmiş ekonomiler sıkıntıdayken Türkiye bana göre parlayan bir yıldızdır. Fonların gelmesi, uluslararası fonların akması kaçınılmazdır. Burada mühim olan bizim bunları içeride nasıl tutup, nasıl ekonomiye olumlu şekilde katkı sağlayacağına bakmamız lazım, onun üzerine kafa yormamız gerekir.”