Güncelleme Tarihi:
İstifasıyla TÜSİAD'ın tarihine geçen Muharrem Yılmaz CNN TÜRK'te katıldığı 'Ekonomi Özel' programında Emin Çapa'nın sorularını yanıtladı.
İşte Muharrem Yılmaz'ın açıklamasından satırbaşları;
“İşten çıkan arkadaşların hepsi huzursuzluk sebebiyle işten çıktılar. İşyerine gittim, 5 işçi arkadaşla görüştüm. Neden işten çıkarıldıklarını, çalıştıkları süre içinde ne tür haksızlıklara uğradıklarını sordum. Onlar da amirleriyle ilişkilerinin iyi olmadığını, kıdemlerinin hak ettikleri gibi ödenmediğini söylediler. Anladığım kadarıyla onların işten çıkma nedeni, sendikal faaliyetin ilerlemesi yavaşlayınca bir stres oluşuyor. Baskı, arkadaşlarıyla ilişkilerinde gerginlik gibi şeylerin oluştuğu görülüyor. Dosyalarına baktım. İşyerindeki huzurun bozulmasına yol açan davranışlarda bulundu, arkadaşlarını sendikaya üye olmaya zorladı, verimin düşmesine yol açtı gibi gerekçeler var. Sendikal faaliyetin bir işyerinde başarıya oluşturulmasının sorumlusu ben değil. Ben nasıl kendi haklarımı savunuyorsun başkalarının da haklarını kullanmalarına ortam yaratmak zorundayım ama kimin sendikalı olup kimin olmayacağına kendileri karar verecekler. Yasalar buna ortam sağlıyor. Önemli olan çalışanların bunu ihtiyaç hissetmesi. Eğer işyerinde haksızlık varsa bu ihtiyacı çok çabuk hissederler, değilse daha yavaş hissederler. Türkiye’de sendikalaşma yüzde 8 ise batılı toplumlarda da yüzde 18 değil yani. Sizin hakkınız olur ister kullanırsınız ister kullanmazsanız. Ben bu hakkın kullanılmasına gereken ortamı sağlamaya her zaman hazırım. Kim neyi tercih eder, hangi sendikaya üye olur, onu ben bilemem de, etkileyemem de.”
SÜTAŞ'TA YAŞANANLAR
“Sizi temin ediyorum, SÜTAŞ’ta hiç kimse sendikalı olduğu için işten çıkartılmamıştır. Bundan haberimiz bile olamaz. Sadece bu olaylara sebep olanlar, tek tek olay bazında işten çıkarılmaları sağlanmıştır. Bundan bizim, yönetimin haberinin olması gelen şikayetlerledir. Duraklarda kavga, ailelerin çocuklarımıza baskı var talepleri… Nasıl sendikal örgütlenme talep etmek haksa işyerinde huzur talep etmek de haktır. Ne akıllara, ne vicdanlara sığar mı gübre atılması iddiası? Böyle bir şey olabilir mi? Hangi yönetici böyle bir şey yapabilir mi? SÜTAŞ’ta fabrikamızın dışında bir kavşakta bir tabela, tabelanın altında küçük bir çim alan, Pazar günü hiç kimse yok, gösteri yapan yok, çevre düzenlemesi kapsamında oranın bakımı yapılıyor. Adam da orayı gidip gübreliyor. Kırık, su kaçırmakta olan bir fıskiyeyi kırıyorlar. Su basıncıyla o gübre sıvı gübre haline geliyor. O su birikiyor. İki tane bordür taşını kırıyorlar, oradan bunu asfalta doğru yaymaya çalıştıklarını görüyoruz. Burada kasıt var. Su borusunu patlatacaksın, bordür taşını kıracaksın, asfalta yayacaksın, sonra fotoğrafını çekip kullandıracaksın. Ertesi gün bunun nasıl kullanıldığını gördük. Benim verdiğim karara bu sebep oldu. Günahtır, yazıktır. Bununla mı uğraşacağız? Gübreden elektrik üreten SÜTAŞ, bununla övünen SÜTAŞ, şimdi gübreden böyle sıkıntı çekiyor.”