Güncelleme Tarihi:
TÜSİAD Başkanı, “Katılım müzakereleri başlıklarının başka tür işbirliklerinin pazarlık kozu haline gelmesi yadırgatıcı bir durum” dedi.
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Cansen Başaran Symes, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde son dönemde göçmen sorunu konusunda öne çıkan işbirliği eğilimine dikkat çekerek, “Türkiye’nin üyelik sürecinde elde etmesi gereken hakları yeni işbirliği koşullarına bağlayan yaklaşımları tutarlı bulmuyoruz. Katılım müzakereleri başlıklarının başka tür işbirliklerinin pazarlık kozu haline gelmesi fazlasıyla yadırgatıcı bir durumdur” dedi. TÜSİAD’ın Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesinin iş dünyasına yönelik olası sonuçlarını değerlendirdiği raporun tanıtım toplantısında konuşan Cansen Başaran Symes, Türkiye-AB ilişkilerinde Gümrük Birliği anlaşmasının iş dünyası açısından önemli bir dönemeç olduğunu hatırlattı.
AB ile Türkiye’nin sadece çıkarlarının değil, değerlerinin ve başa çıkmaya çalıştığı sorunların da ortak olduğunu kaydeden Cansen Başaran Symes, şöyle devam etti:
“Bunlarla mücadele edebilmenin en iyi yolu ise, AB’nin tam üyesi olan bir Türkiye’dir. AB’nin dışında, en dış çemberinde veya kıyısında köşesinde duran, gerekli gördüğü zaman işbirliği yapmak zorunda kaldığı, ekonomik bütünleşmeyle yetindiği, demokrasisindeki gerilemelere ve siyasal değerler arasındaki ayrışmaya kısa vadeli ödünler için göz yumduğu bir Türkiye asla değildir. Üyelik sürecinin toplumun bütününe sağlayacağı siyasal ve sosyal kazanımların bir kısmından, ya da bu kazanımları toplumun bir bölümünden (mesela yalnızca iş dünyasına tanınan bir vize kolaylığından) yoksun bırakacak dengesiz bir yaklaşıma sıcak bakmamız mümkün değil.
Burada kapsayıcı bir yaklaşımı benimsiyoruz. Bu tip ilişkilerin çoğunu AB zaten Avrupalı olmayan birçok üçüncü ülkeyle de kurmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’ye özel bir ayrıcalık değildir.”
EKONOMİK ORTAKLIK YETMEZ
TÜSİAD, Türkiye’nin hem AB’ye üyelik, hem de Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP-Transatlantic Trade and Investment Partnership) müzakerelerinde taraf olma sürecinde önemli bir adım olan Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesini, ‘Gümrük Birliği’nde Yeni Dönem ve İş Dünyası’ başlıklı bir rapor ile ayrıntılı olarak inceledi. Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği Refah Fonu tarafından finanse edilen rapor, Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesinin iş dünyasını nasıl etkileyeceğini analiz ediyor.
Cansen Başaran Symes Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu Leigh Turner’ın katıldığı toplantıdaki konuşmasında, Türkiye ekonomisi için en stratejik meselelerden birinin TTIP’e taraf olmak olduğunu vurguladı.
Hizmetler sektörü AB rekabetine açılıyor
TÜSİAD’ın, ‘Gümrük Birliği’nde Yeni Dönem ve İş Dünyası’ başlıklı raporunda öne çıkan sonuçlar özetle şöyle:
Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesinin hem olası bir TTIP üyeliğinin ön şartı olacağını hem de TTIP üyelik sürecini hızlandıracağını söylemek mümkündür.
Her kapsamlı tercihli ticaret anlaşmasında olduğu gibi, Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesinin gerek ulusal ekonomi gerek sektörler üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkileri olacak, fayda ve maliyetler gerek sektörler arasında gerek sektörler içinde firmalar arasında eşit olarak dağılmayacaktır.
Mal ve hizmet ticaretinin önemle ele alınması gerekiyor. Çünkü derinleştirilmiş bir Gümrük Birliği’nin ekonomik olarak getireceği en büyük yenilik Türkiye ekonomisinin yüzde 70’ine denk gelen hizmetler sektörünün AB rekabetine açılması olacaktır.
Ama genel dengenin Türk ekonomisinin lehine olması beklenebilir.
Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi için yapılacak reformlar, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeni, iddialı ve kapsamlı bir ekonomik vizyonunun en önemli dayanaklarından biri olacaktır.
AB üyelik hedefi açısından da avantaj sağlayacaktır.
Genişletilmiş Gümrük Birliği hizmetler ve tarım sektörü de kamu ihaleleri gibi alanların da eklenmesi ile milli ekonominin ticarete konu olan bütün alanlarını etkileyecektir.