Güncelleme Tarihi:
Dış ticaret demek ilişki geliştirmek demek, lobi demek, seyahat demek. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak’ın hayatı, tam da bu konseptte geçiyor. Gün geliyor bir gece için Japonya’ya uçuyor. Bazen sabah uyandığında hangi ülkenin hangi şehrinde olduğunu hatırlamıyor. Olpak’a göre Türkiye’nin dış ekonomik ilişkilerde 2022 karnesi gayet iyi: Yakın coğrafyada ilişkiler güçleniyor. Yıllarca tekrar edilen ‘Biz köprüyüz, yolların kesiştiği noktadayız’ söylemleri de Rusya’yla Batı’nın yaşadığı süreçte ete kemiğe büründü. 2023’ün Türkiye için pek çok fırsat barındırdığını ifade eden Nail Olpak’la hem ülke gündemini hem de bir vatandaş olarak gündemden kaçış noktalarını konuştuk.
- Türkiye’nin dış ekonomik ilişkiler açısından 2022 karnesi nasıl?
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) geçmiş dönemde sıkıntı yaşadığımız ülkelerdi. BAE ile ticaretimiz durma noktasına gelmemişti ama bir azalma oldu, potansiyeli olan bir yerde istediğimiz noktaya gidemiyorduk. Suudi Arabistan’la ise ihracatımız durma noktasına gelmişti. 2022’de önce BAE’yle olumlu bir yola girildi, devamında da Suudi Arabistan’la pozitif süreç başladı. Aynı şekilde Mısır’la olumlu bir süreç var. Yakında belki Ermenistan İş Konseyi’ni konuşacağız.
SUUDİ ARABİSTAN’DAN 3.3 TRİLYON DOLARLIK DAVET
- Suudi Arabistan’dan yatırım gelir mi peki?
Ben size en son Ankara’da yapılan toplantıdaki havayı anlatayım. Yuvarlak masa toplantılarına, ticaret bakanı ve yatırım bakanı kalmışlardı. Misafir bakanlardan biri, “Biliyorum bana ‘mallarımız niye gümrüğünüzden içeri girmiyor’ diyeceksiniz. Bugünden itibaren bu sorun bitmiştir” dedi ve öyle de oldu. Bize “Ülkenizde sadece gayrimenkul yatırımı düşünmüyoruz. Enerji, sağlık, dijitalleşme, tarım alanlarında da yatırım yapmak istiyoruz. Bir de bizim 3.3 trilyon dolarlık 2030 vizyon projemiz var. İş adamlarınızın bu projede yer almasını isteriz” dediler.
- Avrupa Birliği en büyük pazarımız. Burada siyasi bir risk ihtimali var mı sizce?
En büyük pazarımızda bir daralma olacağını hissediyoruz. Ancak ben siyasi bir risk veya ticaretimizde bir yavaşlama öngörmüyorum. AB kendi içinde bile ürün ve mal tedariği sağlayamadığı zamanlarda açığı bizimle kapattı. Diğer yandan dünyanın başka taraflarının olduğunu da unutmayalım. Uzak ülkelerle ticaretimizde önümüzdeki dönemde 80 milyar dolar artış hedefleniyor. Yoğunlaşabileceğimiz niş alanlar da var.
- Nedir bu niş alanlar?
Ben iki temel alan görüyorum. Bunlardan biri müteahhitlik. Diğeri de transit ticaret. Burada ülkemize uğrayarak giden transit ticaretten bahsetmiyorum. Yani Özbekistan’dan bir malın Türkiye üzerinden Almanya’ya gitmesi de transit ticaret ama dünyada asıl büyük pasta ülke sınırlarına girmeden yapılan transit ticarette. Trilyon dolarlarla ifade edilen transit ticaret rakamları söz konusu. Ve ülkeler bunu teşvik etmek için değişik mekanizmalar devreye almış durumda. Diyorlar ki, sen gel bunu benim ülkemde yap, ben de sana vergi avantajı sunayım.
- Türkiye dünyadaki transit ticaret pastasından ne kadar pay alabilir?
Aralık ayında bu konuda çok güzel bir gelişme yaşandı. İstanbul Finans Merkezi’nde kurulacak firmalara Kurumlar Vergisinin yüzde 50’ye kadar azaltılması imkanı verildi. Bu şu demek; siz bu ticareti başka bir ülke yerine Türkiye’de yaparsanız, kurumlar vergisinde yarı yarıya para ödeyeceksiniz. Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinden birinin tek başına transit ticaretten 5 trilyon dolar pay aldığı söyleniyor. Tabii bunlar uçuk rakamlar. Ama biz buradan 50 milyar dolar pay bile alsak ve yüzde 3-5 kâr sağlasak çok olumlu bir adım olur.
DENGE POLİTİKASIYLA KRİTİK ROLÜMÜZ SÜRER
Pandemiyle birlikte dünyada dengelerin, koşulların hızlı değiştiği bir dönem başladı. 2023 dünyasında Türkiye’yi nerede görüyorsunuz?
151 iş konseyinden çektiğim fotoğrafa dayanarak iyi bir gelecek görüyorum. Sorunlar var mı… Her ülkede var. Ama fırsatlara odaklanmak lazım. Yeni döneme tedarik zincirini koparmayan bir ülke olmanın avantajıyla giriyoruz. Enerjide yıllarca “Biz köprüyüz, yolların kesiştiği noktadayız” derdik ama bunun gerçekliğini, o retorikten ileriye gittiğimizi, Rusya’yla Batı’nın yaşadığı süreçte çok net gördük. Türkiye bu denge politikasını sürdürdüğü müddetçe de enerjide kritik rolü sürecek.
ENFLASYONDA MAKUL DÜŞÜŞ BEKLİYORUM
- 2022’nin en önemli gündem maddelerinden biri enflasyondu. Bu yıla dair öngörünüz nasıl?
Benim bugüne kadar iş hayatımda öğrendiğim bir şey varsa o da; ekonomi bir beklenti yönetimidir. İnsanlar, kurumlar beklentilerine göre harcamada veya tasarrufta bulunurlar. Enflasyonun aralık ayı itibarıyla baz etkisiyle düşeceğini biliyorduk. Nitekim 20 puanlık bir düşüşle bu yıla girdik. Yıl içerisinde de makul bir düşüş bekliyorum.
AB İLE VİZE SORUNU NASRETTİN HOCA HİKÂYESİ
- Avrupa’yla vize sorunu hâlâ tam anlamıyla çözülemedi değil mi?
Nasrettin Hoca’nın hikâyesindeki gibi bir süreç yaşıyoruz. Hoca tanımadığı bir şehre gitmiş, akşam üzeri sokak köpekleri hücum etmişler. Yerden taş alıp köpekleri kovalayacak. Yer Arnavut kaldırımı, hangi taşı tutsa sökemiyor. Demiş ne garip memleket. Taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar. Şimdi bizim olay da buna benziyor. AB’de mallar serbest. Malı satacak olan iş adamının vizesinde sıkıntı var. Redlerin yanı sıra bir de yavaşlatma var. Bunun teknik sorun olduğunu söylüyorlar ama ben bunun ilerisinde bir durum olduğu kanaatindeyim. Bir duruş sergileniyor. Bizden beklenenler var, doğrudur. Ama AB’nin de atması gereken adımlar söz konusu.
GÜNDEMDEN SADECE KAYAKLA KOPUYORUM
Kendinize zaman ayırabiliyor musunuz, nasıl kopuyorsunuz yoğun gündemden?
Pandemiye kadar 10 küsur yıldır haftada 4-5 gün düzenli yüzen biriydim. Pandemi sebebiyle ara verdim. Gidebilirsem yılda bir-iki kez kayağa gitmeye çalışıyorum. Açık yüreklilikle söyleyeyim kayak dışındaki tatillerde, gündemden hızlı kopamıyorsunuz. Kafanız yine bir yerlere gidiyor. Ama kayak tatilinde bir tane hedefiniz var, o da düşmeden bir tur daha atmak. İşte o zaman kopuyorsunuz. Onun dışında dostlarla zaman geçirmeyi önemsiyorum. Üniversite yıllarında hat çalışmıştım. Şimdi keşke bırakmasaydım diyorum. Bir de sosyolojiye merakım var.
BABA SERİSİNİ KAÇ KEZ İZLEDİM BİLMİYORUM
Kitaplarla, filmlerle aranız nasıl?
İki-üç kitabı beraber götürmek hoşuma gidiyor. Son olarak Üzeyir Garih’in konuşmalarından derlenmiş bir kitap okudum. Şu anda masamın üstünde bir de Kemal Tahir kitabı var. Dizilerden bilinçli bir şekilde uzak duruyorum. Çünkü bağlayıcı oluyor. Ama film izlemeye çalışıyorum. Mesela Baba üçlemesini kaç defa izledim bilmiyorum. Bir de yazmayı seviyorum. Gecenin bir saatinde oturuyorum, bazen iki-üç saat yazıyorum. Bunun kendime fayda sağladığını keşfettim. Psikologlar da böyle söylüyor. Çocukluğumdan başladım. Biraz geçmiş, biraz güncel yazıyorum. Ama çok yakın geçmişi yazmamak gerektiğine karar verdim. Çünkü insan olaylara fazla duygusal yaklaşıyor.
SABAH KALKINCA ÜÇ SANİYE ‘NEREDEYİM’ DİYORUM
Kendi işinize STK’lardaki görevleriniz de eklenince seyahatler artıyordur. Yoruluyor musunuz?
Seyahat hayatınızın bir parçasıysa bunu kabullenip, yönetmeyi öğreniyorsunuz. Bir gece için Japonya’ya gitmişliğim bile var. Yalnız sabah kalktığımda “Neredeyim” sorusunu üç saniye kendime soruyorum. Eğer yanımda hanım varsa büyük ihtimalle evdeyiz diyorum. Ben sivil toplum görevlilerini bu ülkenin insanı olarak bir geri ödeme süreci olarak görüyorum. Ben yatılı okudum. Yatılı okumak, ailenizin imkânlarının yetip yetmemesiyle de ilgili bir hadisedir. Demek ki benim ülkeye herkesten belki biraz daha fazla borcum var diyorum. Bir görev veriliyorsa bundan kaçmak doğru değil. Gönül yorgunluğu olmasın, her şey çözülür.
NAİL OLPAK KİMDİR
DEİK Başkanlığı görevinde beşinci yılını geride bırakan Nail Olpak, 1961 yılında Burdur İbecik’te doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi’ni bitiren Olpak, yüksek lisansını Yıldız Teknik Üniversitesi’nde enerji alanında tamamladı. Yüksek öğreniminin ardından çeşitli şirketlerde yöneticilik yapan Olpak, kendi şirketini kurdu. Nail Olpak halen inşaat ve elektrik sektörlerinde faaliyet gösteriyor. 2012-2017 arasında MÜSİAD başkanlığı görevini de yürüten Olpak, halen Türk Eximbank ve Turkcell’de Yönetim Kurulu Üyesi konumunda.