Güncelleme Tarihi:
Avrupa'da son günlerde elden ele dolaşan "Avrupa Gıda Deklarasyonu", Türkiye’deki gıda üreticilerinin de gündemine girdi. Avrupa Birliği'nde sağlıklı, sürdürülebilir, adil ve karşılıklı destekleyici bir Ortak Tarım Politikası'nın (OTP) uygulanmasını talep eden deklarasyona Türkiye’den de çok sayıda kuruluş imza attı. Deklarasyon’a Türkiye’den imza atan ilk hazır yemek üreticisi Keyveni Kurumsal Hazır Yemek Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Çelik, çok acil Türkiye’de de buna benzer bir deklarasyonun yayınlanması gerektiği söyledi.
Ancak buna sivil toplum örgütlerinin öncülük etmesi gerektiğini, Keyveni olarak sivil toplum örgütlerinin bu konuda yapacağı her türlü çalışmaya destek vereceklerini söyleyen Çelik, Avrupa'daki her gelişmenin Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğini, her fırsatta AB ile uyumdan söz edilirken bir yandan da küçük ölçekli gıda işleme ve satışıyla ilgilenen işletmeler ile tarımsal aile işletmelerini tasfiye etmeye çalışanların, bu deklarasyondan öğreneceği çok şey olduğunu dile getirdi.
“Gıda terörü ve kayıt dışılık yüzde 60’lara ulaştı”
Türkiye’de de Avrupa’daki gibi bir gıda deklarasyonunun yayınlanabilmesi için sivil toplum örgütlerinin tavrının önem kazandığını, bu konuda devletin de desteğine ihtiyaç olduğunu belirten Sadık Çelik, gıda terörü ve kayıt dışılığın yüzde 60’lara vardığı Türkiye’de, devletin çabasının tek başına yeterli olmadığını, üreticiler ve tüketicilere de bu konuda büyük görev düştüğünü ifade etti.
Sağlıklı bir gelecek ve toplum için küçük ölçekli aile tarım işletmelerinin ve yerel gıda üreticilerinin desteklenmesi ve rehabilite edilmesi gerektiğini belirten Sadık Çelik şunları söyledi: “Kayıt dışılık ve merdiven altı üretim, insan hayatını ve geleceğini riske ediyor. Özellikle endüstriyel gıdalara bağımlı beslenme alışkanlıkları, obeziteden, kalp damar hastalıklarına, gıda kaynaklı kanser vakalarına kadar birçok sağlık sorununa neden oluyor. Her geçen gün artan gıda terörüyle ilgili sorunların çözümü için, mevcut kısır anlayış ve gündelik politikalar yerine Avrupa Gıda Deklarasyonu’nu örnek olarak yeni politikalar hayata geçirmek gerekiyor.”
Çelik, “Artık dünkü anlayışla gelecekte var olamayız. Dünya üzerindeki kaynaklar azaldı, bu yüzden daha az tüketmeliyiz. Tek başına karar verme dönemi bitti. Üretici ve tüketicinin de söz ve karar hakkı olmalı. AB üyesi değiliz diye böyle bir sorumluluktan kaçamayız” dedi.
“Gıda ve tarım için yeni bir politika geliştirilsin”
Sivil toplum örgütlerinin, Avrupa’da yayınlanan gıda deklarasyonu ile; doğal kaynakların tükendiği, nüfusun hızla arttığı dünyamızda, tehdit altında olan gıda üretimine paralel artan açlık sorunu, sürdürülebilir aile tarımı ve yerel tüketimin artırılmasını istediklerini, bunun da ancak gıda ve tarım konusunda tamamıyla yeni bir politika ve uygulama geliştirilmesi ile başarılacağını savunduklarını açıklayan Çelik, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Avrupa’da şuanda var olan OTP tartışılıyor ve OTP’nin 2013’e kadar değiştirilmesi için çalışmalar yapılıyor. Biz de AB’ye uyum yasaları çerçevesinde tarım ve gıda alanıyla ilgili bu gelişmeleri yakından takip edip uygulamalıyız. Ülkemizde 5179 sayılı gıdaların üretimi, tüketimi ve denetlenmesine dair kanunun AB’nin tarım politikasına uyumlu hale getirilmesi için yıllardır çalışılıyor. Biz bu kanunu bile AB’de var olan kanuna uyumlu hale getirmeyi başaramazken, Avrupa başka bir boyuta geçme hazırlığında. Türkiye, yeni tarım ve gıda yasasını hazırlarken, Avrupa Gıda Deklarasyonunu da mutlaka dikkate almalıdır.”