Ergün, Teknogirişim Sermayesi Desteği Tanıtım Toplantısında, girişimciliğin, işsizlik sorununa önemli bir çözüm olduğu gibi, ekonomik büyümenin de dinamosu olduğunu dile getirerek, bu destekten yararlanan gençlerin bir çoğu iş arayan gençlerken, bu destekle birlikte iş kuran ve işveren gençler olduğunu anlattı.
“Eski ürün ve üretim sistemlerinin daha iyi hale gelmesi, yeni ürün ve sektörlerin oluşması için girişimcilik ile yenilikçiliğin buluşması esastır” diyen Ergün, Türkiye'de her 100 yetişkin içinde şirket kuranların sayısının sadece 4,6 olduğu, bu sayının ABD'de 11,7, Güney Kore'de 15, Meksika'da ise yüzde 18,7 civarında bulunduğunu ifade etti.
Nihat Ergün, “Türkiye'nin dünyanın en genç ülkelerinden biri olduğunu da düşünürsek, girişimcilik konusunda ilerleme göstermemiz gerektiği açıktır. Bugün milyar
dolar seviyesinde değeri olan Microsoft, HP ve Google gibi bir çok firma, cesur ve fırsatları avantaja çevirme yeteneği olan genç girişimciler tarafından kurulmuştur. Şimdi biz de soruyoruz: bu ülkenin gençlerinden bir Bill Gates neden çıkmasın? Bu ülkenin Oracle veya Dell gibi küresel firmaları niçin olmasın?” diye konuştu.
180 PROJE DESTEKTEN YARARLANDIBugüne kadar destekten yararlanan 180 projeye biraz detaylı bakan herkesin, bu projelerden dolayı heyecan duyacaklarını vurgulayan Ergün, 180 firmanın, biyoteknoloji'den makineye, elektromekanikten genetiğe, yenilenebilir enerjiden yazılım sektörüne kadar birçok kritik alanda iş hayatına başladığını kaydetti.
Ergün, projeler tamamlandığında genetik haritası analizi, kent içi ulaşım sistemleri, alternatif yakıtlar ve yapay zeka uygulamaları gibi geniş bir ürün ve hizmet yelpazesi oluşturacaklarını belirterek, şunları söyledi:
“Bu projeler, mevcut üretimin daha kaliteli ve daha ucuz yapılmasını sağlamakla kalmayacak, şu an dünyada üretilmeyen yeni ürünlerin ortaya çıkmasını da sağlayacaktır. Türkiye, büyük bir ülke olmak iddiasını taşıyorsa, teknolojiyi takip etmekle yetinemez. Bu firmalarımız hem dünyadaki ileri teknolojiyi ülkemize transfer edecekler, hem de ülkemizde yeni teknoloji oluşturacaklar. Burada 180 firmanın hepsinin tek tek ne üreteceklerini anlatma imkanımız yok; ancak bazı projeleri sizlere aktarmak istiyorum.
Bir firmamız, tekstilde farklı kalınlıktaki iplikleri aynı makinede üreterek önemli bir maliyet avantajı sağlayacak. Bir başka firmamız, doğada yok olması uzun zaman alan plastikleri yok etmek için mikroorganizmalar geliştirecek. Bir genç girişimcimiz, nükleer tıp sektöründe doz çekme hatalarını minimize edecek robot kol üretecek. Birkaç arkadaşımız, dünyanın önemli sektörlerinden biri olan ve Türkiye'nin bugüne kadar gereken ilgiyi göstermediği oyun sektöründe faaliyet gösterecek. Aynı şekilde, ülkemiz için stratejik bir sektör olan askeri sistemlerde yazılım geliştirecek olan arkadaşlarımız var.”
BU PROGRAM 'BEYİN GÖÇÜ'NÜ TERSİNE ÇEVİRECEK”
180 firmanın her birinin Türkiye'nin, şu an faaliyet gösterdiği bir çok sektörde gücünü artıracağına işaret eden Ergün, ancak daha da önemlisinin, bu firmaların faaliyetlerinin, Türkiye'nin dünyada hızla yükselen sektörlere daha iyi adapte olmasını da sağlayacağını belirtti.
Bakan Ergün, projenin bir başka öneminin ise, desteklenen iş fikirlerinin, Türkiye'nin bir çok değişik şehrinde bulunan 29 farklı üniversiteden gelmiş olması olduğuna dikkat çekerek, destekledikleri gençlerden 8 tanesinin de yurt dışındaki üniversitelerde eğitim gördüğünü bildirdi.
“Bu program, ülkemizde 'beyin göçü'nü tersine çevirmeye başlayan bir özelliğe sahip olduğu için de ayrı bir öneme sahiptir” diyen Ergün, 180 firmanın, aralarında Kütahya, Samsun, Konya, Malatya, Gaziantep ve Trabzon gibi illerimizin de bulunduğu 13 farklı ilde kurulduğunu anlattı.
Ergün, “Dolayısıyla üretim ve teknolojinin Anadolu'ya yayılmasında, bu yeni firmalarımız önemli bir rol oynayacaklardır. Bu firmalar başarılı oldukça, kuruldukları şehrin ekonomik ve sosyal hayatına da katkı sağlayacaklardır. Mesele Malatya'da üretim yapan bir firmamız, meyve çekirdeklerini kırıp içi ile kabuğunu ayıracak yeni yöntemler üzerinde çalışacak. Malatya ekonomisinde kayısının ne kadar önemli olduğunu düşünürsek, bu firmanın geliştireceği yeni model, tüm şehir için kritik olabilecektir. Yeni kurulan üniversitelerimiz geliştikçe, teknoloji tabanlı üretim yapan bu işletmeler, 81 ilimize de yayılacaktır” diye konuştu.
“(PARAYI VERDİK, GERİSİYLE İLGİLENMEYİZ) GİBİ BİR ANLAYIŞ YOK”
Bakanlık olarak, “parayı verdik, gerisiyle ilgilenmeyiz” gibi bir anlayışla hareket etmediklerini dile getiren Ergün, iş kurduktan sonra da bilgi ve tecrübelerini genç arkadaşlarla paylaşmaya devam ettiklerini ifade etti.Ergün, kendilerinin açtıkları bu yoldan esas ilerleyecek olan gençler olduğuna değinerek, girişimcilerin, oldukça zor ve doğru yönetilmesi gereken bir süreç olan iş hayatına hazır olmaları gerektiğine vurgu yaptı.Nihat Ergün, şunları kaydetti:
“Burada birkaç hatırlatma yapmakta fayda görüyorum: Öncelikle diğer arkadaşlarınızı kendinize rakip olarak görmeyin. Zira günümüzde rekabet küresel bir boyut kazanmıştır ve firmalarımızın kendilerini küresel şartlara göre hazırlaması gerekir. İşbirliği ve ortaklık faaliyetlerine yönelerek, başka firmaların bilgi ve becerilerinden yararlanmaya çalışın.Teknogirişimciler olarak, birlik ve beraberlik içinde olmanız, bir bütün halinde hareket etmeniz gerektiğini düşünüyorum. Şu an yapmakta olduğunuz projeye odaklanırken, iş hayatının önünüze getireceği yeni fırsatlara gözünüzü kapatmayın. Ancak yeni fırsatlara bakacağım derken, elinizdeki projeyi de ihmal etmeyin. İş hayatı dinamik bir süreçtir, birçok firmanın, kuruluş amacını yerine getirdiği gibi yeni alanlara yönelmesi de muhtemeldir, gereklidir.”
Hem girişimcilerden hem de hocalarından, gelecek sene yapılacak olan başvurularda, yeni arkadaşlarını teşvik etmelerini ve onlara yol göstermelerini beklediklerini belirten Ergün, teknogirişimden yararlanan ve gelecekte yararlanmak isteyen gençlerin, hayal kurmaya devam etmelerini istedi.
2001: A SPACE ODYSSEYErgün, “Bugün bize sıra dışı görünen birçok fikir, kısa bir süre sonra hayatın sıradan bir gerçeğine dönüşecektir. Jules Verne, Ay'a Yolculuk adlı eserini yazdığında, insanoğlunun bir gün aya gideceği kimseye makul ve mantıklı gelmiyordu” dedi.
Teknolojik gelişme, sadece sanayi alanında sağlanan bir süreç olmadığını vurgulayan Ergün, hayalleri ve yeni fikirleri çoğaltmak için, bilim kurgu romanlarına veya filmlerine de ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Ergün, Türk eğitim sisteminde bu gibi konulara da önem verilmesi gerektiğini bildirerek, düşünsel sistemde açılan her pencere yeni ve orijinal bir fikir olarak hayat bulacağını anlattı.
1968 yılında çekilen ve aynı isimli kitaptan uyarlanan 2001:Uzay Macerası (2001: A Space Odyssey)filminde, uzay gemisini, yapay zeka sahibi bir bilgisayar yönettiğini anımsatan Ergün, o gün için insanları hayrete düşüren bu bilginin, bugün kısmen gerçekleşmiş durumda olduğuna işaret etti.Ergün, insanlık tarihinin, hayal edilenlerin, bir gün gerçekleşeceğini gösteren örneklerle dolu olduğunu dile getirerek, bu nedenle, çevrenin eleştirilerine teslim olunmaması gerektiğini, hayal etmekten, hedef belirlemekten vazgeçilmemesinin zorunlu olduğunu kaydetti.Tembelliğe değil de motivasyona dönüştüğü zaman, hayallerden daha verimli hiç bir şeyin olmadığına vurgu yapan Ergün, şunları kaydetti:
“Kendimizin ve ülkemizin geleceği için, hayallerimizi hedeflere, hedeflerimizi de projelere dönüştürelim. 7,5 yıl önce, bu ülkede kişi başına düşen milli gelir, 10 bin doları aşacak dediğimizde, bizi hayal kurmakla itham ettiler. 2008 yılında, biz bu hayali gerçeğe dönüştürdük ve kişi başına düşen milli geliri 10 bin doların üzerine taşıdık.2023 yılında, Türkiye'yi 500 milyar dolar ihracat yapan, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapmayı hedefliyoruz. Bu hedefimize de ulaşacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu hedefe ulaşmak için, gençlerimizin yanında olmaya her zaman devam edeceğiz. Zira sanayimizin ihtiyaç duyduğu teknoloji dönüşümünü sağlamakta, en büyük güvencemiz gençlerimizdir.”