Güncelleme Tarihi:
ULUSLARARASI Çalışma Örgütü (ILO), Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, küresel genç işsizlik geçen yıl 1.1 puan artış göstererek yüzde 13.1’e yükseldi. ILO’ya göre, dünyada 71 milyon işsiz genç bulunuyor. Avrupa ülkeleri içinde Yunanistan yüzde 44.2 ile genç işsizlikte zirvede yer alırken, bu ülkeyi yüzde 43.8 ile İspanya, yüzde 37.6 ile Euro Bölgesi’nin 3’üncü büyük ekonomisi İtalya, yüzde 27.8 ile Portekiz ve yüzde 25.7 ile Fransa izledi.
Avrupa ekonomisinin lokomotifi Almanya ise genç işsizliğinin çözümü konusunda AB’nin en başarılı ülkesi oldu. Söz konusu ülkede genç işsizlik oranı geçen yıl kasım ayında sadece yüzde 6.8 olarak hesaplandı.
Türkiye’de ise geçen yıl ekim ayı itibarıyla 25 yaş altı işsizlik oranı yüzde 1.9 artışla yüzde 21.2’ye çıktı. Türkiye, bu oranla Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Portekiz’in de aralarında bulunduğu sekiz AB üyesi ülkeden daha iyi performans sergiledi.
İŞ GÜCÜ PİYASASI SAĞLAM
ILO İşgücü Piyasası Eğilimleri ve Politika Değerlendirme Birimi Müdürü Steven Tobin, Almanya’nın AB’de en düşük genç işsizlik oranına sahip olmasının, ülkedeki genel iş gücü piyasasının sağlam oluşundan kaynaklandığını söyledi. Tobin, “Almanya’daki gençler genel olarak iyi seyreden iş gücü piyasası koşullarından yararlanıyorlar. Buna ek olarak, sosyal ortakların içerikleri belirlemede güçlü bir tavır sergilediği Almanya’da mesleki eğitim, teorik eğitim ile pratik eğitimin birleştirilmesinin genç işsizliğin düşük olmasında büyük etkisi var. Ülkede eğitimin içeriği, talep odaklı ve esnek. Bu sayede şirketler kendi ihtiyaçları için iyi yetişmiş çalışanlar edinebilirken, gençler de firmalar için gerekli beceri niteliklerine sahip olabiliyor” dedi.
Genç nüfusta işsizlik sorununu çözmek için ülkeler tarafından düşünülebilecek birçok yol olduğunu belirten Tobin, istihdam oluşturmanın makroekonomik yollarla teşvik edilmesi, istihdam oluşturmada hedeflerin, ölçütlerin ve önceliklerin olduğu daha geniş makroekonomik ve sektörel politikaların olması gerektiğini söyledi.
Tobin, diğer önerilerini de “ekonomideki yavaşlamalarda gençlerin iş gücü piyasasında yer almalarının sağlanması, işsizlik oranlarının artmasıyla gençlerin iş gücü piyasasının caydırıcılığına karşı koymak için iş temelli eğitim ve etkin kamu istihdam hizmetleri gibi önlemler alınması, gençlere yönelik sosyal korumanın geliştirilmesi ve artırılması, gençlere yeterli gelir desteği sağlanması, becerilerinin güncellenmesi, okul-işyeri geçişlerini teşvik etmek ve kolaylaştırmak” diye sıraladı.
ZAMAN KAYBETMEDEN ÇÖZÜMLENMELİ
Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. H. Yunus Taş da son yıllarda dünyada ve Türkiye’de genç işsizliğinin görece olarak arttığının bir gerçek olduğunu ve bu duruma zaman kaybetmeden çözüm bulunmasının ülkelerin geleceği açısından önem taşıdığını söyledi. Taş, Almanya’nın öteden beri iş ve meslek eğitimi ve disipliniyle örnek bir ülke olarak tanındığını belirterek, “Bu örnek hali komşuları ve neredeyse aynı dili ve kimliği paylaşan iki ülke olan Avusturya ve Hollanda’yı da etkilemiştir. Almanya’nın bu konudaki en önemli avantajı iklimiyle birlikte sahip oldukları iş ve meslek eğitiminin etkinliğiyle disiplinli bir şekilde çalışabilme kültürü olarak özetlenebilir” diye konuştu.
Almanya gibi Türkiye’de de genel ve mesleki eğitim sistemini iyileştirerek işsizlik oranlarının daha iyi bir duruma getirilebileceğini anlatan Taş, şöyle devam etti:
“Almanya’da ilkokul seviyesinden başlayarak birçok okulda öğrencilerin belli saatlerde el becerilerini geliştirici ve zekalarını kullanabilecekleri bazı eğitimler yapılarak temelde okul ve iş hayatı iç içe yürütülüyor. Çocuklara ortaokula geldiklerinde okuldaki el ve beyin becerilerini geliştiren ders ve uygulamaların yanında, belli periyodlarla piyasada gerçek hayatın içinde kısa süreli çalışma imkanları sağlanabiliyor. Böylece okulda oyun ya da basit olarak yapılan işler ve zeka geliştirici oyunlar piyasada uygulanarak hayata geçiriliyor. Lise dönemine gelen öğrencinin yetenekleri büyük oranda netleşip öğrenciler belli meslek ya da eğitim alanlarına yönlendiriliyor. Bu şekilde lise düzeyinde mezun olan birçok öğrenci iş hayatına atılmak istediğinde piyasada zorluk çekmeden iş bulup çalışabiliyor ve adaptasyon sorununu daha az yaşıyor. Üniversite eğitimi alan meslek yüksek okulu öğrencileri ve mühendislik gibi fakültelerin çeşitli bölümlerinde okuyan öğrencilerin büyük bir kısmı, eğitimlerinin 3’te biri ya da 4’te biri oranında sanayide ya da kendi meslekleriyle ilgili işletmelerde fiilen çalışıyor. Bu çalışmanın bir kısmı stajyer olarak yapılırken bir kısmı da ücretli olarak yapılabiliyor. Böylece sanayi ve ticari hayatla iç içe eğitim alan öğrencilerin büyük bir kısmı mezun oldukları yılın içinde iş piyasaya uyum sorunu yaşamadan iş hayatına atılabiliyorlar.”
MEMURLUK DEĞİL ÜRETİM AŞILANMALI
Yunus Taş, Türkiye’de de genç işsizlik sorununa, eğitim sisteminin ilkokuldan itibaren ezberden öğrenmeye, teoriden pratiğe doğru yönlendirilerek, 15-20 yıl içinde lise ve üniversiteden mezun olan gençlerin işsiz kalmadan daha kolay iş bulabilmeleri ve piyasada daha etkin olmaları sağlanarak çözüm bulunabileceğini söyledi. Taş, gençlere memurluğun değil, ticaret, sanayi, üretim, yenilik yapma ve ürün geliştirmenin aşılanması gerektiğini belirterek, “İstihdam ve ticari hayata hazır bir şekilde yetiştirip piyasada etkin olmalarını sağlayıcı, mesleki eğitim, girişimcilik ve piyasa tecrübelerini okul sınıflarında okurken edinecekleri çeşitli uygulamalı eğitim programlarına yönlendirilmeleri gerekecektir. Bu amaç doğrultusunda sanayi ve ticaret odaları ve birlikleriyle beraber eğitim ve istihdam planlarının yapılması kaçınılmaz olarak görülmektedir. Ayrıca ticarete atılıp iş kurmak isteyen gençlerin de maddi olarak desteklenmesi, manevi olarak da cesaretlendirilmeleri şart” değerlendirmesinde bulundu.