Güncelleme Tarihi:
Sadece trafik kazalarına olumlu etkisi ABD’ye yılda 190 milyar dolar tasarruf ettirecek. Böylesine önemli rakamlar ortadayken bizim de ‘yerli otomobil’ projesini bir an önce sürücüsüz otomobillere yönlendirmemizde fayda var.
TÜM dünyada otomobil daha doğrusu araç sayısına bağlı olarak trafik yoğunluğunun zaman içinde artması, araç kazalarını, dolayısıyla maddi zararları, yaralanma ve ölüm olaylarını da beraberinde getirdi. Türkiye’de bu durum dünyadakinden farklı değil. Hatta trafik bilinci eksikliğimiz ve trafik kurallarına uyma konusundaki umursamaz tavırlarımızın bir sonucu olarak, dünya ortalamasının üzerinde seyreden trafik kazası istatistiklerimiz net bir şekilde göze çarpıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Şube Başkanlığı’nın 2014 yılı verilerine göre Türkiye’de trafikte 18 milyon 828 bin 721 araç bulunuyor. Bunların yarıdan fazlası (9 milyon 857 bin 915) otomobil. 2014 yılında 1 milyon 199 bin trafik kazası yaşanırken, bu vakalarda 3 bin 524 vatandaşımız ölmüş, 285 bin 59 tanesi ise yaralanmış. En dikkati çeken istatistik ise trafik kazasına neden olan sürücü, yolcu, yaya, yol ve taşıtların kusur oranlarında gözlem-leniyor. Ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı yaklaşık 200 bin kazada yüzde 0.36 oranında yolcular, yüzde 8.97 oranında yayalar, yüzde 0.63 oranında yollar ve yüzde 0.33 oranında taşıtlar kusurlu. Demek oluyor ki yüzde 89.72 oranla sürücüler yani araçları kullananlar suçlu.
TOPLU TAŞIMA SEÇENEK
Peki her yıl artan bu kazaları ve yarattığı ekonomik maliyeti aşmak için ne yapılmalı? Toplu taşımanın yaygınlaşmasına bağlı olarak trafikteki araç sayısını ve kaza rakamlarını aşağı çekeceği aşikar. Ancak toplu taşımanın da kendince sınırları ve kısıtlamaları var. Özellikle Türkiye’de son yıllarda hızla iyileşmesine bağlı olarak hâlâ esneklikten ve kaliteden yoksunlar. Toplu taşımanın dezavantajlarını ortadan kaldıracak bir yöntem mümkün müdür? İşte, kişisel seyahat rahatlığımıza dizgin vurmadan, trafik sorunlarıyla başetmemizi de mümkün kılan yöntemin kısa vadeli gelecekteki adı: Sürücüsüz araçlar. Bilimsel jargondaki adıyla otonom araçlar kendi kendine aldığı kararlarla hareket edebiliyor. Bu araçların, geleneksel sürücülü araçlardan farkı uzaktan veya içinden kumanda edilmeye gerek duymuyor olmaları ve bağımsız bir şekilde kendi kararlarını uygulayabiliyor olmaları. Aracın amacı ise geleneksel otomobillerle aynı: İnsanları veya eşyaları bir noktadan diğer bir noktaya nakletmek. Bunun için çevreyi ve trafik unsurlarını bir insan kadar (hatta insandan da) iyi algılamaları, analiz etmeleri ve kendi başlarına seyir halinde olmaları gerekiyor. Hedef noktasını insanın vermesi tabii ki makul bir istek, ancak bunun dışında insanın araca müdahelesi olmaksızın tüm kararların araç tarafından alınması gerekiyor. Peki bu fütüristik girişimle, yani insanı sürüş sırasında bertaraf ederek ve tüm kontrolü araca vererek ne tür avantajlar sağlayabiliriz?
MCKINSEY’İN RAPORU
İşte bunun cevabını uluslararası danışmanlık şirketi McKinsey, hazırladığı raporla cevaplıyor. Avrupa, Asya ve Amerika’da yaptığı incelemeler sonrasında sürücüsüz araçların hayatımıza tam olarak ne zaman gireceğini, bu süre zarfından ne gibi değişimler yaşanacağını raporla ortaya koymuş. Ama McKinsey’in raporunda en çarpıcı bölüm, sürücüsüz araçların trafik kazalarının önlenmesinde önemli bir rol oynayacağına vurgu yapılması. Raporda trafik kazası nedeniyle hayatını kaybeden bir kişi için sekiz hastane ve 100 acil servis noktasına ihtiyaç olduğu belirtilerek 2012 yılında sadece ABD’de trafik kazaları nedeniyle 212 milyar dolar harcama yapıldığı vurgulanıyor. Sürücüsüz araçların yaygınlaşmasıyla birlikte trafik kazalarının yüzde 90 oranında azalacağını belirten McKinsey araştırmacıları, bunun da sadece ABD’de yılda 190 milyar dolarlık bir tasarruf sağlayacağını düşünüyor. Rakamlar ortadayken bence şu yerli otomobil işini sürücüsüz otomobillere yönlendirmekte fayda var. En azından kazalarda kaybettiğimiz insan sayısını azaltırız…
SÜRÜCÜSÜZ ARAÇ GELİŞİMİ
BİRİNCİ AŞAMA (2015-2020)
1 Önce ticari filolarda 2020-2022 yıllarına kadar ‘tam otonom’ araçları yollarda pek göremeyeceğiz. Firmalar tüketiciler için sürücüsüz araçlar geliştirmeye başlayacam ama bu dönemde daha çok endüstriyel alanlarda yani madenlerde, çiftliklerde, inşaatlarda bu tip araçlar kullanılacak. Bu sayade hem işçilik maliyetleri düşürülecek hem de çevreyi kirleten karbondioksit oranları yüzde 60’dan fazla düşecek.Forkliftler, kazıcılar, yükleme araçları otonom olacak. Orta vadede yollardaki ilk sürücüsüz araçlar uzun yol kamyonları olacak. .
2 Üreticiler karar verecek
Otomotiv üreticileri yani tedarikçiler önümüzdeki 2-3 yıl içinde sürücüsüz araçlar hakkında stratejilerini oluşturmak ve paylaşmak durumunda. Bazıları şimdiden ortaya koymaya başladı. Ancak mevcut yatırımlar bu geçişte önemli bir etken durumunda. Bu yüzden ilk etapta araçlardaki sürücü destek sistemleri ve teknolojilerinin seviyesi artırılacak. Otomotiv sektörüne yeni adım atmaya hazırlanan oyuncular ise (Google, Apple) bu konuda daha rahat hareket etme şansına sahip.
3 Yeni iş modelleri ortaya çıkacak
Otomotiv şirketleri sürücüsüz araçları geliştirirken, bir çok yeni ulaşım inovasyonu, modeli de ortaya çıkacak. Bunlar otomobil paylaşma, otomobil havuzu, bir noktadan bir noktaya araç kiralama, taksiye alternatif elektronik araç çağırma sistemleri bunlardan ilk akla gelenler. Bu oyuncular yaptıkları yatırımlara bağlı olaraka agresif bir büyüme sağlayacaklar. Özellikle mobil telefonlar üzerinden yapılacak araç çağırma sistemlerinin hızla büyümesi ve büyük yatırım çekmesi bekleniyor.
İkinci aşama (2020-2040)
4-Servislerdeki değişimler
Sürücüsüz araçların yaygınlaşması tedarikçiler için büyük fırsat sunuyor. Mesala 2014 yılında Almanya’daki servislerin yüzde 80’i ana firmalardan bağımsız, özel kuruluşlardı. Muadil parçalar rahatlıkla kullanılabiliyordu. Sürücüsüz araçların sahip olduğu teknolojiler ve sistemler ise doğal olarak tüketicileri yetkili servislere yönlendirecek. Çünkü teknolojik olarak üst seviyede olan bu araçlarda orjinal ekipman kullanılması daha fazla tercih edilecek.
5 Sigorta şirketleri model değiştirecekOtomobil sigorta şirketlerinin yapısı değişecek. Çünkü araçlar sürücüsüz olduğu için sürücüden kaynaklanan bir kazaya veya hasara tazminat ödenmesi durumu kalmayacak. Dolayısıyla yeni modelde sigorta şirketleri sürücüsüz araçları üreten firmayla bir anlaşma yapacak. Oluşacak hasarlar tamamen araçtan kaynaklanacağı için tüketiciden bağımsız firmalarla çalışılacak.
6 Tedarikte esnek yapıSürücüsüz otomobil teknolojileri endüstride tedarik zincirlerinin ve lojistik operasyonlarının geleceğini de değiştirecek. Otomasyon artacak buna bağlı olarak daha verimli ve esnek bir yapı oluşacak. Sürücüsüz otomobillerin akıllı teknolojilerden oluşması, yazılımın ön plana çıkması işçilik maliyetlerini düşürecek. Aynı zamanda ekipman ve üretim maliyetleri de aşağıya çekilecek.
Üçüncü aşama (2040 sonrası)
7 Sürücülere boş zamanSürücüsüz otomobil kullananların günde 50 dakika trafikte boş zamanı olacak. Bunu ister çalışarak, ister dinlenerek isterse bir film seyrederek geçirebilecekler. Her gün araç kullanmaktan sağladığınız tasarruf toplamda 1 milyar saat yapıyor ki bu da yeni fikirler üretmek için kullanıbilecek. Ayrıca sırf bu sayede insanların yılda mobil harcamalarının 5 milyar doları aşması bekleniyor.
8 Park etmek kolaylaşıyorSürücüsüz otomobiller park alışkanlarını ve talebini de değiştirecek. Sadece ABD’de bu sayede 5.7 milyar metrekarelik park alanı ihtiyacının azalacağı belirtiliyor. Araçların yolcularını hedeflerine ulaştırdıktan sonra, park yerine kendiliğinden gittiğini, hatta park edilemeyen yerlerde sizi bırakıp park yerlerinin daha bol olduğu yerlere gidebildiklerini ve tekrar çağırıldıkları zaman sizi kapınızdan aldıklarını düşünün.
9 Kaza oranları düşecek
10 Sürücüsüz araçlar robot geliştirmelerini hızlandıracak