Güncelleme Tarihi:
Meclis Mülteci Hakları Alt Komisyonu’na yabancıların çalışma izniyle ilgili mevzuatı ve uygulamanın nasıl olacağını anlatan Önder, şu bilgileri verdi:
YÜZDE 80’İ MESLEKSİZ
“(Türkiye’deki Suriyelilerin) Çoğunluğunun 18-65 yaş arası. Bu da çalışma çağındaki nüfus anlamına geliyor bizim açımızdan. Yüzde 52’si çalışma çağında. Kitlesel olarak savaştan kaçıp ülkemize gelen kimselerden bahsediyoruz. Büyük çoğunluğunun kimliği bile yok. Mesleklerine baktık; bilinmeyen yüzde 80 civarında. Bunların vasıfsız olduklarını kabul ediyoruz; vasıflı oran yüzde 3’. Türkiye’de de yüzde 11’e yaklaşan bir işsizlik oranı var. Bu kişilerin istihdamını sağlarken kendi istihdamımıza ilişkin de bazı verileri görmek istedik, araştırmalar yaptık. Sadece Şanlıurfa’da istihdamda ciddi bir düşüş var. Onun dışında diğer illerde çok fazla bir etki yok.
AYRICA 80 BİN EĞİTİMLİ
Bir de savaşın başında pasaportlarıyla girip ikamet alan Suriyeliler var; 80 bin civarında. Bunlar, maddi durumları daha iyi ve eğitim durumları daha yüksek olan Suriyeli misafirlerimiz. Bunlardan yaklaşık 8 bin civarında başvuru oldu. Güvenlik, bazı nedenlerle elediklerimiz dışında 7 bin 351’ine çalışma izni verdik. Bunlar genellikle son derece nitelikli. Bir kısmının ekonomik durumları iyi, neredeyse yarısı girişimci. İçlerinde hakikaten yüksek nitelikli, Türkiye’ye katkı sağlayabilecek insanlar da var.
STATÜLERİ DEĞİŞMEYECEK
Vereceğimiz çalışma izinleri bu kişilerin, ‘Geçici koruma statüsünü’ değişmeyecek Normalde kanuna göre verdiğimiz çalışma izinleri ikamet sayılır. İkameti olan kişi de 5 yıl sonra Türkiye’de vatandaşlığa başvurabilir. İstihdamın bu yolu açmaması için bunu özellikle koyduk. İçişleri Bakanlığı bu kişileri hangi ilde kayıt yapmışsa o illerde çalışmak üzere başvurabilecekler. Gelenlerin nitelik durumuna baktığımızda daha çok mevsimlik tarım ve hayvancılık gibi alanlarda iş gücü ihtiyacının karşılanacağını öngörüyoruz.
NEDEN YENİ MEVZUAT?
Kayıt dışı olması aslında Türk istihdamının önünde daha büyük bir engel. Kayıt dışı istihdam Türk vatandaşlarını daha dezavantajlı hale getiriyor. 2 bin liraya mal olan, asgari ücretle çalışan bir Türk işçisi varken 500 liraya mal olan birini çalıştırmayı daha çok tercih edecekler ve teftiş, kontrol de bir yere kadar. Yine çocuk işçiliğinin arttığı yönünde -bizim böyle bir tespitimiz yok ama- uluslararası bir hassasiyet var. Ciddi şekilde açık işlerimiz var İŞKUR’da kayıtlı olup doldurulamayan. Ayrıca sosyal yardımların da ekonomiye maliyeti gittikçe artıyor. Bu nedenlerle böyle bir çalışma yaptık.
Diş hekimliği, dalgıçlık yasaklı meslek
Çalışma Genel Müdürü Önder, yasalarda yabancılar için “yasaklı” olan mesleklerin çalışma iznine konu olmadığını vurguladı. Önder, “Kanunlarda belli yasaklı meslekler var; diş hekimliği, hasta bakıcılık, veterinerlik, avukatlık, noterlik, dalgıçlık. Diploması bile olsa diş hekimliği yapamaz. Doktorlar yasak değil ama onların da denklik prosedürü var. Bir tıp doktoru diplomasıyla bile gelse ülkesindeki üniversiteyle YÖK’ün yazışması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı, sadece Suriyelilere hizmet vermek üzere bir yeterlilik sistemi oluşturdular. Kendi okullarında ve kendi sağlık ocaklarında hizmet verebilmek üzere özel bir yeterlilik sınavı yapıp bu onayı verdikten sonra bize gelecekler” dedi.
Rakamları telaffuz edemiyoruz
Türkiye’ye son dönemde yoğun şekilde nitelikli iş gücü de geldiğini beliten Önder, “Biz bazen aylık rakamları okuduğumuzda telaffuz edemiyoruz; hani aylık mı yıllık mı ücretler diye. Ekonomi Bakanlığı’yla da çalıştık, bir puanlama sistemi getiriyoruz, kişinin niteliği, ülkeye katkısı, ihracatıyla ilgili” dedi. Nitelikli yabancı iş gücüne yönelik “Turkuaz Kart”ı da anlatan Önder şunları söyledi:
“(Taslakta) ‘Turkuaz Kart’ yazmıyor ama şöyle bir şey var: Çok üstün nitelikli insanlar... Onun kriterleri, kıstasları belirlendi. Bu üstün nitelik çok yüksek bir rakamda yatırım da olabilir, kişi Nobel Ödülü de almış olabilir, sosyal bir spor karşılaşmasıyla ilgili bir başarı da olabilir. Turkuaz Kart, yani süresiz ikamet ve çalışma izni vereceğimiz kişilerde 8 yıl (Türkiye’de bulunma) şartını kaldırmış olacağız.”