Güncelleme Tarihi:
SÜRDÜRÜLEBİLİR dünyanın sembolü niteliğindeki ‘The Crystal’, Siemens’in Londra’daki sürdürülebilir yaşam merkezinin adı. Kurucusu Werner von Siemens’in kısa vadeli kâr için gelecekten vazgeçmeyeceği sözlerini temel alan The Crystal binası, sürdürülebilirliğin makro boyutu konusunda önemli göstergelere dikkat çekiyor. Konferans merkezi, kentsel diyalog platformu, teknoloji ve inovasyon merkezini tek bir yapıda toplayan kristal biçimindeki bina, politik karar mekanizmalarıyla altyapı uzmanlarını ve halkı, şehirlerin ve altyapıların geleceği için uygun konseptleri belirlemek için bir araya getiriyor. Binada, sürdürülebilir teknolojiler uygulamalı olarak tanıtılıyor. Örneğin bir binayı adım adım daha tasarruflu hale getirerek, maliyeti ve sağladığı faydaları gösteren dijital oyundan; şehirlerde yaşayan 60 yaş üstü nüfusun her kıta için 2030’a kadar ne kadar artacağını gösteren interaktif grafiklere, geleceğin dünyasına ışık tutan pek çok uygulama mevcut. Böylece geleceğin şehirlerini daha sürdürülebilir hale getirmenin önemi daha iyi kavranabiliyor.
İSTANBUL’DA HİSSEDİLİYOR
İklim değişikliği, şehirleşme ve nüfus yapısının değişimi, sürdürülebilirlik için dikkate alınması gereken ana konular. Şehirleşme tarafında, 1910’da nüfusun sadece yüzde 10’unun yaşadığı şehirlerin barındırdığı nüfusun günümüzde toplamın yüzde 50’sine ulaşması yeterince büyük bir değişim. Ancak, 2050’de bu oranın yüzde 75’e çıkacak olması büyük bir değişim getirecek. 1950’de dünyada sadece bir şehrin nüfusu 10 milyonun üzerindeyken, 2014’te bu rakam 28’e çıktı. Geçen yüzyılda büyüme gelişmiş ülkelerde ortaya çıkarken, 21’inci yüzyılda bu büyüme gelişmekte olan ülkelere kayıyor. İstanbul, bu değişimi en iyi yansıtan şehirlerden biri olurken, bu yüzyıl içinde Türkiye’nin daha fazla şehrinin potaya girmesi mümkün olabilir. Nüfus yapısının değişmesi ise Türkiye’de şimdiden hissediliyor. Gelişmekte olan ülkelerin önce genç nüfusları için eğitim gibi altyapıya yatırım yapmasının gerektiği ancak, daha sonra nüfus yaşlandıkça sağlık hizmetlerinin önem kazandığı bir denge söz konusu.
Bugün, gezegenin yerine koyabileceğinden yüzde 50 daha fazla doğal kaynak ve hizmet kullanıyoruz. Bunu değiştirmek için önce şehirleri değiştirmemiz gerekiyor.
ALINMAZSA NE OLUR
Şehirler, su kaynaklarını, enerji nakil hatlarını, taşımacılık sistemlerini ve altyapılarını geliştirmeye yatırım yaparken, The Crystal geleceğe dair veri ve alternatif çözümler sunarak, her şehri doğru modeli seçmeye teşvik ediyor. Geleceğin şehirlerini etkileyecek üç ana konudan biri olan iklim değişikliğine dair The Crystal’da gösterilen çarpıcı veriler de dikkat çekiyor. Atmosferdeki karbondioksit oranı tarihin en yüksek düzeyine ulaşmışken The Crystal, önlem alınmaması durumunda yıllık 35 milyar tonluk karbondioksit salınımının 41 milyar tona yükseleceğine işaret ediyor. Bunun neden olduğu iklim değişikliği, sıcaklığın küresel olarak yükselmesini ve afetlerin sayısının artmasını getirecek.
TÜRKİYE'DE ÖZEL BİRİM KURULDU
SIEMENS’in küresel yönetim anlayışı Türkiye’de de benimsenmiş ve Sürdürülebilirlik birimi oluşturulmuş. Siemens A.Ş. CSO’su (Chief Sustainability Officer) Esra Kent, “Şirketimizde sürdürülebilirlik ilkemizi insan, çevre ve kârlılık olarak belirledik” diyor. Kent, The Crystal’ın Siemens’in bu yaklaşımının en iyi ortaya konulduğu küresel merkezlerden biri olduğunu belirtiyor. The Crystal, İngiltere başkentindeki en yeşil binalardan biri olma iddiasını taşıyor.
İNTERAKTİF OYUNLARLA ŞEHRİNİ TASARLA
THE Crystal, dünyanın ve şehirlerin geleceğini en iyi şekilde yansıtmak için interaktif oyunlara ev sahipliği yapıyor. Örneğin 3.5 milyon nüfuslu bir şehri yönetme oyunuyla, geleceğin sorunlarına yanıt bulmanın yolları öğreniliyor. Oyunda 10 milyar dolarlık bütçe veriliyor. Elektrik ve su, güvenlik, ulaşım ile finans alanlarında farklı kararlar alınarak, bu bütçe ile şehrin nasıl daha sürdürülebilir hale getirilebileceği ölçülüyor. Ancak oyunda belli kurallar da var. Örneğin şehrin suyu biterse veya trafik sıkışıklığı aşırı artarsa oyun kaybediliyor. Oyun oynarken faydalı bilgiler de sağlanıyor. Mesela güvenlik alanında şu tüyo veriliyor: “Polis karakolları ve acil durum sağlayıcıları, şehrin her yerine belirli bir sürede ulaşabilmelidir. Nüfus giderek artarken, suç oranları da artarak kentteki yaşam kalitesini etkileyecektir.”