Güncelleme Tarihi:
Financial Times'de yayınlanan bir yazıda, Türkiye'ye ilişkin olarak elverişsiz global ekonomik koşulların yanı sıra AB'ye katılma çabalarına yönelik kaygılar da yaşandığı belirtilirken, AB liderlerinin Türkiye'ye "koşullu tarih" vermesinin beklendiği öne sürüldü.
Piyasalar için asıl sorunun "Türkiye'nin AB sürecinin dönülmez olup olmadığı" savunulan yazıda Avrupa liderlerinin AB'nin Türkiye konusunda iyi niyetli olduğu yönünde piyasaları ikna etmesi gereği vurgulandı Financial Times, global yatırımlara ilişkin bölümünde Eurasia Group ve World Policy Insitute'nin üst düzey yetkililerinden İan Bremmer imzasıyla Türkiye'deki durumu değerlendiren bir yazı yayımladı. Yükselen piyasaların son günlerde düştüğü ve ufuktaki faiz artışlarının çok borçlu olan piyasalar için özellikle kaygı verici olduğu belirtilen yazıda yatırımcıların en fazla, elverişsiz global koşulların, Avrupa Birliği'ne katılma çabalarına ilişkin endişelerin birarada yaşandığı Türkiye konusunda gergin olduğu öne sürüldü.
Aralık ayındaki AB Zirvesi'nden "Türkiye ile müzakereye başlanması kararının tartışmalı olup olmayacağının" açık bir soru olmaya devam ettiği kaydedilen yazıda durumun iyileşmeden önce daha kötüleşebileceği öne sürüldü. Fransız hükümetinin Türkiye'ye Cezayir ve Fas ile birlikte "ortaklık statüsü" vermeyi yeğleyeceğine işaret ettiği belirtilen yazıda Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın, kararın sadece Avrupa Komisyonu'nun İlerleme Raporuna dayanacağını ancak üyeliğin 10-15 yıl alabileceğini söylediği, ancak Türkiye'nin üyeliğinin Fransa halkı arasında hiç de popüler olmamaya devam ettiği kaydedildi.
AB'nin bir tek ülkesinde bile Türkiye'nin üyeliği lehinde sağlam bir çoğunluk olmadığı savunulan yazıda, bunda Müslüman karşıtı duyguların ve Türkiye'nin büyüklüğünün rol oynadığını belirterek Türkiye'nin üye olması halinde birliğinin ikinci büyük üyesi olacağına, bunun da kendisine kayda değer bir oy gücünü vereceğine dikkat çekti. Buna karşın, Almanya ve İngiltere'nin, Birliğin Ortadoğu'da stratejik bir rol oluşturmaya katkıda bulunabilmesi için Türkiye'nin üyeliğini destekledikleri ifade edilen yazıda Türkiye'nin Kıbrıs'taki yapıcı rolünün de katkıda bulunduğunu kaydetti.
ERDOĞAN KRİTİK ROL OYNADI
"Türkiye'nin Başbakanı Tayyip Erdoğan, görüşleri değiştirme çabalarında kritik bir rol oynadı" değerlendirmesi yapılan yazıda küçük bir olasılıkla AB'nin kararının, Türkiye'nin siyasi kriterleri uygulamasına ilişkin kaygılar nedeniyle yine ertelenebileceği öne sürüldü.
Buna karşın, Türkiye'nin Aralık ayında müzakere için bir tarih almasının (büyük bir olasılıkla 2007 için) beklenebileceğini, ancak katılma tarihini oldukça geriye itecek koşullara bağlı bir tarih verilebileceği iddia edilen yazıda şöyle devam edildi: "Piyasalar için asıl konu, bu koşullar değil ancak Türkiye'nin AB sürecinin dönülmez olup olmadığıdır. 2007 için koşullu bir tarih olumsuz değerlendirilecek, çünkü önde gelen AB ülkelerinde siyasi değişiklikler, Türkiye-AB ilişkilerinde Almanya'nın Hıristiyan Demokratların öncülük yaptıkları 'imtiyazlı ortaklık' gibi değişik bir çerçeveye yol açabilir."
AB LİDERLERİ YATIRIMCILARI İKNA ETMELİ
Yazıda AB liderlerinin, AB'nin Türkiye'nin üyelik sürecine ilişkin olarak iyi niyetli olduğu konusunda piyasaları ikna etmesi gerektiği belirterek AB liderlerinin başarılı olması ve Başbakan Erdoğan'ın fazla bir tepki göstermemesi için teşviklerin olması halinde "koşullu bir tarih"in verilmesinin fazla bir sorun yaratmayacağı öne sürüldü.
Türkiye'nin Kuzey Irak'ta yapıcı bir rol oynadığı belirtilen yazıda, Irak'taki olumsuz gelişmeler nedeniyle ABD'nin tek Müslüman NATO müttefikinin öneminin arttığını savundu. "Belki en iyi gelişme Türkiye'nin liderinin öğrenme eğrisi oldu. Sayın Erdoğan yatırımcılar üzerinde daha iyi bir izlem bırakıyor" yorumu yapılan yazıda seçimler öncesi Türkiye'nin bankacılık ve iş dünyasının Erdoğan'ın ekonomiyi yönetme konusunda ciddi kuşkuları bulunduğu hatırlatıldı.
Başbakan Erdoğan'ın o zamandan beri öğrenme isteğini gösterdiğini ve kıdemli danışmalarına da büyük sorumluluk verirken uluslararası ekonomistlerden yararlı tavsiyeler alındığı ifade edilen yazıda "Piyasaların ona bir şans vermeye hazır olması halinde Avrupa'nın da aynı şey yapacağı" inancı dile getirildi.