Güncelleme Tarihi:
FOMO, oluşumunda en büyük etken kişinin gelişmeleri kaçıracağı korkusudur. Ancak sosyal ağlarda arkadaş sayıları ve onların yaptığı eylemler dikkate alındığında gelişmelerin her birisine uyabilmek, kişi için imkânsızdır. Buna rağmen kişi sıkıntı duyar. Sürekli sosyal ağlarını kontrol eder. Hatta bu yüzden zaman kaybı yaşar, işleri aksayabilir, dersleri aksayabilir ya da uykusuz kalabilir. Araç kullanırken bile kontrol etmeye devam eder. Katılamadığı veya çağırılmadığı etkinliklerden dolayı olumsuz duygular hisseder, dışlanmışlık yaşar. Sıkıntılıdır.
Mutsuzluk, kıskançlık, paranoya, nefes almada güçlük, çarpıntı hissi oluşur. Bunları geçiştirmek ister ancak kabul görmediği ve gelişmelerden uzak kaldığı düşüncesi, moral bozukluğuna neden olur.
Türkiye’deki internet kullanıcılarının sosyal medya kullanım oranı yüzde 92’ken dünya genelinde ise bu oran yaklaşık yüzde 40 civarındadır. Aynı zamanda Türkiye’de internet kullanıcılarının 16-24 yaş aralığındaki kullanıcıların % 84, 25-34 yaş aralığında yüzde % 77, 35-44 yaş aralığında yüzde % 62, 45-54 yaş aralığında ise yüzde % 41’i her gün internete giriyor. Ayrıca ülkemizde her iki kişiden biri akıllı cep telefonu kullanıyor. Bunlar FOMO olma riskimizin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. FOMO erkeklerde daha sık görülür. Kimliğin oluşma dönemi olan ergenlik ve ilk yetişkinlik döneminde daha sık görülür. Çünkü bu dönemde kendine güven tam olarak oluşmaması, arkadaşların kişinin yaşamında etkili olması ve yetersizlik duygularının daha yoğun yaşanması nedeniyledir.
FOMO İLE NASIL BAŞA ÇIKILIR?
Birkaç günlüğüne sosyal medya hesaplarınızı dondurun, sizde nasıl bir etki yarattığını gözlemleyin. Fark etmek değişim için şarttır.
Kendi hayatınıza odaklanın. Böylece neler yapıp, neler yapamadığınızı keşfedin.
Yaşadığınız anın tadını çıkarın, iyi zaman geçirirken, telefonla fotoğraf çekmeyin veya konumunuzu, kimlerle birlikte olduğunuzu paylaşmayın.
Planlar yapın ve onlara uymaya çalışın.
Mutlaka hobi edinin, böylece kendinizi daha fazla geliştirirsiniz.
Egzersiz yapın. Özellikle yürüyüş hem kendinizle baş başa kalmanızı hem de çevrenizi daha iyi fark etmenizi sağlayacaktır.
Kitap okuyun.
İnternet paketinizi azaltın.
Uzman Psikolog Melisa Paker, FOMO rahatsızlığının sadece medya bağımlılığı ile ilgili olmamakla beraber kişinin içinde bulunduğu ortamın dışında herhangi bir olayı kaçırma kaygısı olarak adlandırılabileceğini söyledi. FOMO’nun daha çok 18-25 yaş aralığında ergenlerde ve genç yetişkinlerde görüldüğünü belirten Paker, "Dünya popülâsyonunda ergenlerin yüzde 70’inde FOMO dediğimiz durum yani sosyal medyada herhangi bir yeniliği kaçırmaya kaygılı olma durumu sıklıkla görülüyor. Dünya genelinde yetişkinlerde bu oran yüzde 56’dır" dedi.
FOMO rahatsızlığına yakalanan bir bireyin sosyal medya kullanımında duygu durumlarının stabil olarak oturmamasından kaynaklı negatif etkilerinin olduğunu vurgulayan Paker, şunları söyledi: "Kişi mutluyken, heyecanlıyken ve herhangi bir durumdan memnunken bir anda arkadaşlarının kendisi olmadan gittiği bir sosyal aktiviteyi görebiliyor. Bilinçli olarak tercih etmese de insanların gidip eğlendiği herhangi bir ortamdaki fotoğraflar veya videoları da görebiliyor. Bu da aidiyet ve güven hissini negatif derecede etkiliyor. Kişi bir noktada aslında kendini dışlanmış, grubun dışında kalmış ve o gruba ait olmamış gibi hissedebiliyor. Bu da duygu durumunda negatif geçişlere sebep oluyor."
Psikolog Paker, FOMO rahatsızlığına yakalanan kişinin tedavi sürecine ilişkin şöyle dedi: "Kişi vaktini fazlasıyla internette ve sosyal medyada geçiriyorsa, bu durum onun duygu durumunu negatif oranda etkiliyorsa, özgüven problemine ve çevresindeki insanlarla iletişimini, ilişkisini negatif anlamda etkiliyorsa kişinin tedavi edilmesi gerekiyor. Bu tedavi de 'bilinçli farkındalık' dediğimiz anı yaşamak ve anda kalabilme, bulunduğumuz ortamda hem bedensel hem zihinsel olarak bulunduğumuz ortama deneyimleme ilkesidir. Bilinçli farkındalıkta aslında kişi, şuanda ne deneyimliyorsa ne duyuyorsa ve ne hissediyorsa o hislerine yönelik yönelmesi öngörülüyor. Sosyal medya fazla kullanırsanız, yaşadığınız ortamı da kaçırıyorsunuz. Çevrenizde olup bitenleri, sesleri ve herhangi bir uyarıcıyı kaçırdığınız için anda da kalamıyorsunuz. FOMO rahatsızlığının tedavisinde bağımlılık tedavisinin yanı sıra bilinçli farkındalık ilkesinden de bu anlamda yararlanılıyor."
Ailelere çok fazla görev düştüğünü söyleyen Paker, ilk başta ailelerin iyi birer model olması gerektiğini belirtti. Gençlere interneti ve sosyal medya kullanımını kısıtlarken ailelerinde örnek olması gerektiğini kaydeden Paker, şöyle konuştu: "Herkes eve geldiğinde salonda otururlarken belli bir paylaşım yapılacağı zaman herkesin elinde cep telefonu varsa ve sosyal medyayı düzenli olarak takip ediyorsa, bu istenilen sağlıklı bir aile ortamı olmuyor. Ayrıca kişilerin yeni hobiler edinmesi FOMO rahatsızlığından kurtulmasını sağlıyor. Örneğin doğa yürüyüşleri, bir arkadaşınızla telefonları bir kenara bırakarak birebir göz temasıyla iletişim kurduğunuz herhangi bir aktivitede FOMO rahatsızlığından kurtulmaya yardımcı olabilir."
DHA