Güncelleme Tarihi:
AVRUPA Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Yürekli Danışmanlık tarafından bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Marka Konferansı’nda ‘İstanbul Markası ve Avrupa Birliği (AB) İçin Değeri’ başlıklı bir konuşma yapacak. Konferans öncesi Egemen Bağış ile İstanbul markasını ve gündemdeki konuları konuştuk. Soruları hazırlarken Avrupalı gazetecilerin de fikirlerini aldık.
YIKMIYOR ELDEN GEÇİRİYORUZ
- İstanbul’da tarihi değerlerin tek tek yok edildiği uluslararası basında da yer alıyor. Emek Sineması, İnci Pastanesi, Haydarpaşa, AKM, vs...
- Hiçbiri yok olmuyor. İstanbul hiçbir zaman bu kadar güzel olmamıştı. Uçakla inerken bu farkı görüyorsunuz. Bunun nedeni de İstanbul’a sevdalı Başbakan. İstanbul’un güzellikleri teker teker ortaya çıkıyor. Muhsin Ertuğrul için kıyamet koptu ama ortaya güzel bir eser çıktı. Haydarpaşa’nın bugünkü halinden çok mu gurur duyuyoruz? AKM yazın soğutulamayan, kışın ısıtılamayan bir bina! Oraların adam edilmesinden, 21’inci yüzyıla yakışır hale gelmesinden niye rahatsız oluyorlar? Hiçbiri yıkılmıyor, hepsi elden geçiyor.
- Taksim ve Çamlıca camileri de tartışılıyor şimdi. Şehrin siluetini bozacağı endişesi var.
- Çamlıca’yı daha da güzelleştirmeyeceğini nereden biliyorlar? Şu anda topraktan fışkırmış onlarca anten daha mı güzel görünüyor? Biraz da yapıcı düşünülmeli. Bir siyasi irade kötü olan bir şeyi niye yapsın?
- Bazı projeler tarihi yarımadanın bile siluetini bozdu. Boğaziçi Köprüsü’nden Avrupa yakasına geçerken fışkıran gökdelenler... Başbakan’ın protesto ettiği projeler de oldu…
- Haklısın. İstanbul’un gökdelenlere ihtiyacı var ama tarihi noktalarda değil. Tarihi değerlerin üzerine ya da onları gölgeleyebilecek yapılar beni de rahatsız ediyor. Gökkafese Başbakan gitmez, ben de gitmiyorum.
KANUNİ HAREMDEN HİÇ ÇIKMAMIŞ
- Türkiye’nin en önemli kültürel ihracatıyken dizilerin yasaklanması...
- Yasaklama yok. Yapımda tarihi gerçeklere önem verilsin deniyor. Yanlış bir Türkiye tanıtımı yapılmasın ne çocuklarımıza ne de yabancılara. Sarayda harem yoktu, demiyoruz. Geçen hafta Macaristan’a uçakla gittim yoruldum. Kanuni Sultan Süleyman iki kere at sırtında gitmiş. O dizilere baksanız Kanuni haremden hiç çıkmamış!
AB refahta son nokta gerçekçi bakmalıyız
- AB markası zor durumda mı?
- AB sadece ekonomik bir birlik olsaydı bu beni çok tedirgin ederdi. Sadece siyasi bir birlik olsaydı, dünyanın sorunları karşısındaki çaresizliği beni düşündürürdü. Ama AB aslında bir barış projesidir. Asırlarca birbirleriyle savaşmış Avrupalıların pek çok şeyi huzur içinde paylaşmasını sağlamış bir projedir. Ekonomik krize gelince, bizim 2001 krizini unutmamamız lazım. Biz nasıl o sorunlu günlerden Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi olduysak, kimsenin tınmadığı THY, Lufthansa’nın birlikte iş yapmak için araya Merkel’i soktuğu duruma geldiyse, AB’nin içinde bulunduğu kriz de bitecektir. Evet, bizim ekonomik göstergelerimiz çok iyi ama dış ticaretimizin yarıdan fazlası Avrupa’yla. Ne hali varsa görsün diyemeyiz.
- Türkiye’deki AB muhaliflerini ikna etmekte zorlanıyor musunuz?
- Ekonomik krize rağmen Avrupa, kişi başına düşen refahta dünyanın en ileri noktasında. Refahın içinde gelirin yanı sıra insan hakları, çocukların oyuncağının kalitesi, havanın temizliği, eğitim ve sağlık hizmeti de var. Almanya’nın bu yılki ihracatı bizim 2023 hedefimizin 3 katı. Biraz da gerçekçi bakmak lazım. AB’yi diyetisyen gibi göreceğiz.
Kültürel ve sosyal gelişimde eksik değiliz
- Ekonomik gelişim tamam ama kültürel ve sosyal gelişimde eksiklik olduğunu düşünenler de var. Bu görüşe katıyor musunuz?
- Kesinlikle katılmıyorum. Pek çok kongre merkezi ve sahnemiz var. 10 yıl önce modern sanat müzesi yoktu. Modernlik, laiklik nutukları atanlar bu ihtiyaçla ilgili hiçbir şey yapmamıştı. İstanbul Modern binasının tahsisini Başbakanımız yaptı. Bakın 7 yılda 3 milyon kişi gezdi orayı. Baş örtülüsü, mini eteklisi, lazı, Türkü, Çerkezi, Kürdü, sağcısı, solcusu herkes gitti. Onun ivmesiyle peşinden pek çok butik müze açıldı.
- Belki de burada kastedilen ‘kentleşememe’ sıkıntısı. Eğitim sistemi de buna çözüm sunmuyor.
- Bu da değişiyor artık. Biz Atatürk’ün 7 yaşında dayısının çiftliğinda karga kovaladığını öğrenerek büyüdük, çocuklarımız ise onun 1920’lerde Avrupa Birliği kurulması gerektiği ve Sovyetlerin çökeceğini öngördüğünü öğreniyor. Bu çocukları düşünmeye yönlendiriyor. Devlet eliyle öğrencilerin kavga ettirildiği değil, tabletlerin verildiği bir eğitim sistemi var. Bu genç nüfusla, iyi bir eğitim bütün sorunları aşacaktır. Cumhuriyet kurulduktan 2002’ye kadar bütçeden en büyük payı hep Milli Savunma bakanlığı aldı. 2002’den sonra ise Milli Eğitim Bakanlığı... Kentleşme sorununa bakarsak bunun temelinde plansız göç yatıyor.
- Diyanet en büyük payı almıyor mu?
- Diyanet bir bakanlık değil.
- Bütçeden aldığı paya bakarsak...
- Yok o da öyle değil. Türkiye’de bütün kurumların bütçesi artıyor. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bütçesinin artması, Türkiye’nin dünyada Müslüman nüfusun bulunduğu her noktada daha güçlü temsili ve yumuşak diplomasi gücünün artması demek. Avrupa’da 100’lerce sene kiliselere para akıtılmış, örnekleri var. Camii yapımı bu kadar dokunmamalı.
AB muhafızları geliyor
- National Geographic’te İstanbul’da 2 biraya fahiş fatura geldiği gösterildi bir belgeselde. Turist istismarının önüne nasıl geçilecek?
- Mutlaka önlem alınmalı. Vatandaşın AB standartlarına aykırı gördüğü her şeyi ilgili merciye bildirebileceği bir sistem üzerinde çalışıyoruz. AB standartlarına ulaşmada her bireyin katkısı olmalı. Aile içi şiddet, çürük mal, hayvana eziyet, her şeyi bildirebilecekler. Her birimiz gönüllü turizm polisi, Türkiye’nin AB standartlarının bekçisi olmalıyız. Bu sistem üzerinde ciddi çalışıyoruz. Turist için güvenilir kılık kıyafeti ve yaka kartı vs. olan gönüllüler lazım. Turizm promosyonlarında da bu gönüllülerden bahsedebiliriz.
Dilediği gibi yaşamanın garantisi Erdoğan’dır
- Muhafazakârlaşan, yüzünü fazlasıyla Doğu’ya dönen Türkiye, Ortadoğu’daki marka gücünü bile kaybeder görüşüne ne diyorsunuz? Çünkü onlar da buraya modern bir ülke olduğu için imreniyor.
- Muhafazakâr-modern tartışmasını komik buluyorum. Bizim hem muhafazakar, hem modern, hem liberal, hem de tutucu olabilen bir yapımız var. Kimsenin yaşam tarzını değiştirmeye çalışan yok. Şehrin veya ülkenin muhafazakârlaştırılması diye bir şey de yok. Türkiye’de özgürleştirme var. Dileyenin dilediği gibi yaşayabildiği, şeffaf bir toplum yaratma çabası var. Buna da biz AB standardı diyoruz. AB standartlarına uymayan, insanları olmadıkları bir şey yapmaya çalışmaktı. Yasaklamalarla, gün gelip çöplerinden çıkan şişelerin markasına göre insanları fişleyen zihniyetti yanlış olan. Dileyenin dilediğini yediği, içtiği, okuduğu bir ülke haline getirmeye çalışıyoruz. Türkiye’de dileyenin dilediği gibi yaşamasının garantisi Recep Tayyip Erdoğandır. Yaşam tarzına müdahale edildiğini düşünen olursa, Başbakan’a ulaşsın; o buna el koyar. Ona ulaşamayan bana ulaşsın.
Trafik için bir şeyler yapılmalı
- İstanbullular kadar buraya gelen turistlerin de en büyük şikayeti trafik. Markanın gücüne gölge düşürmüyor mu bu amansız trafik?
- İstanbul’da bir trafik sorunu olduğu bir gerçek ama dünyada tek trafik sorunu olan kent de İstanbul değil. Ben New York’ta 17 yıl yaşadım. Uluslararası bir etkinlik olunca şehri terk ederler. BM Genel Kurul açılış törenlerinde New Yorkluların yarısı başka yerlere kaçar çünkü trafik kilitlenir. Bağımsız, özgün olmayı seviyoruz. Belki atalarımızın yıllarca at üstünde olmasının bir yansıması. Toplu taşımayı da pek sevmiyoruz. Toplu taşıma da kentleşmeyle ilgili bir şey. Bir şeyler yapılmalı mı? Evet yapılmalı. Köprü tadilatı, tüneller, vs. yapılırken bazı sıkıntılar olacaktır ama gelecekte rahat etmek için yapılmak zorunda. Örneğin deniz yolunu daha çok kullanmalıyız. Alt geçitler olmalı. Ama bunu yaparken “Tarihi eser var” diye durdurmaya kalkıyorlar. Dünyanın her yerinde tarihi eser var. O tarihi eserleri yok etmeden ama çalışmayı da durdurmadan, denge kurarak yapmakta fayda var. Yenikapı’da böyle oldu mesela.
Yeni AB stratejimizde İstanbul ön plana çıkacak
- Türkiye markasının, İstanbul markasının AB’ye katkısı ne olur?
- İstanbul, Türkiye’nin bir özeti. İstanbul asırlardır bir Avrupa şehri. Avrupa tarihinin en görkemli imparatorluklarının Roma, Bizans ve Osmanlı’nın başkenti olmuş. İstanbulun Avrupalılığı tartışılamaz. Ama Avrupa’nın en Asyalı, Asya’nın en Avrupalı şehri. Yeni AB stratejimizde İstanbul’u ön plana çıkarıyoruz. Avrupa’da içinden nehir geçen pek çok şehir var ama içinden deniz geçen tek şehir İstanbul. İki kıta üzerine kurulu yer yüzünde başka şehir yok.