Feminizm ünvan aslolan hümanizm

YÜREKLİ tarafından 16 yıldır düzenlenen Marka Konferansı, İstanbul’da dün başladı. Bugün sona erecek konferansta 46 konuşmacı birbirinden ilginç sunumlar ve tartışmalara imza attı. Pakistanlı Bhutto ailesine mensup Fatima Bhutto da ‘Doğulu-Batılı Kadının Gizemi ve Gücü; Kalıplaşmış Yargıların Sorgulanması’  başlıklı konuşmasında, farklı kültürlerde kadına bakışın ne kadar keskin ve önyargılı olduğunu vurguladı. Bhutto, bu nedenle öncelikle kadınla ilgili konularda önyargılardan arınmak gerektiğini anlattı. 

YA MODERN YA GELENEKÇİ

Fatima Bhutto, “Kadınları ya çok modern ya da çok geleneksel olarak kodluyorlar. Bir kadını ne tek taraflı sorgulayalım ne de tek taraflı olarak reddedelim. Sözgelimi Hillary Clinton, sadece kadın olduğu için siyasette yaptığı işlere olumlu değer yargıları yüklenebiliyor. Mesela İran’a karşı da çok büyük önyargılarımız var ama İran’daki üniversite öğrencilerinin yüzde 65’i kadın. Devlet kurumlarında üst düzey yetkililerin pek çoğu da kadın” dedi.  Bhutto doğulu ve batılı kadın algısı konusunda da “Batıda başarılı bir kadın cinsel özgürlüğünü yaşayan kadın olarak tanımlanıyor, doğuda ise cinsel özgürlüğünden vazgeçmiş bir kadın başarılı bulunuyor. Bunların ikisi de başarı için bir kriter olmamalı” diye konuştu.

BİRBİRİMİZE BAĞLIYIZ

Bhutto, “Türkiye’de kadınlar seçilme hakkını, pek çok Avrupa ülkesinden 10 yıl önce aldı. İsviçre’nin 10 yıl önündeydiniz. Bunun farkında mısınız” diye katılımcılara sordu. Oturumun sonunda, konferansın moderatörü BJ Cunnigham’ın feminizm hakkındaki sorusunu da yanıtlayan Fatima Bhutto, “Feminizm bir unvan halini aldı. Bence aslolan hümanist olmaktır. Herkes arasında fark var ama biz insanlar bu farklar sebebiyle birbirimizden ayrılmış değiliz ki hepimiz birbirimize bağlıyız. Birbirimize bizi bağlayan şeyler daha fazla” dedi.

Lüks sanatla aşk yaşıyor

MARKA Konferansı’nın diğer önemli konuşmacısı New York Times tasarım köşesi yazarı Alice Rawsthorn ise, ‘Lüks Endüstrisi Neden Sanatla Aşk Yaşıyor’ sorusuna yanıt aradı. Rawsthorn, “Tarihsel olarak lüks sektörü ve sanat dünyası arasında daima yakın bir ilişki olmuştur, ancak günümüzde her zamankinden daha yakın görünüyorlar. Lüks markaların; sanat bienalleri, önemli müze gösterileri ve çağdaş sanat sergilerinin açılışı ile aynı zamana denk gelecek şekilde düzenlediği çok sayıda parti, akşam yemeği ve diğer etkinlikleri düşünün. Bu kadar çok lüks firma pazarlama stratejilerini neden sanat odaklı olarak belirliyor? Hangi projeler başarıyla sonuçlandı? Hangileri başarısız oldu” dedi.

Yeni nesil moda tüketici

MULBERY, Pringle of Scotland ve Burberry gibi İngiliz moda markalarının son dönemdeki yükselişlerinin arkasındaki gizli güç olarak gösterilen British Fashion Council CEO’su Caroline Rush ile GQ (UK) dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Dylan Jones’un birlikte yaptıkları oturumda da ‘Yeni Nesil Moda Tüketicisi’ irdeledi.  Caroline Rush, “Y kuşağı tüketicileri tarafından yönlendirilen tasarım şirketlerinin beklentileri artmaya devam ediyor. Londra’daki tasarımcılar, ‘yenilikçilikleri’ ile tanınıyorlar ve buna bağlı olarak, değişen iş ve tüketici taleplerine uyum sağlamada belirgin bir avantaja sahipler. Bu yenilikçilik ve girişimcilik, işletmelerin dijital devrimi benimsemelerinin sağladığı büyük katkıyla büyüdü” dedi.

46 konuşmacı sahne alıyor

MARKA Konferansı’nın 16 yıldır düzenleyen Yürekli Yönetim Kurulu Başkanı Ayşegül Yürekli Şengör, “Amerika’dan, Pakistan’dan, Almanya’dan, İtalya’dan, İngiltere’den, Türkiye’den dünyanın farklı köşelerinden gelen benzersiz ve çok büyük bir konuşmacı orkestrasıyla daha önce kulaklarınızın hiç duymadığı bir müzik dinletiyoruz. Hepsi kendi alanlarında lider 70 sponsorumuzun desteği ile hazırlandık. Ana sponsorumuz Yapı Kredi World. İki günde 46 konuşmacının sahne alacağı konferansı markaların üst düzey yöneticileri ve pazarlama grupları izliyor” dedi.