Güncelleme Tarihi:
Dün ABD Merkez Bankasının (Fed) para politikasını belirleyen Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) kasım toplantısı sonuçlandı. Toplantı sonucundan piyasaların bir süredir beklediği varlık alımı azaltımı (tapering) kararı çıktı. Fed, kasım ayından itibaren başlayarak her ay 15 milyar dolar tutarında varlık alımında kesintiye gideceğini duyurdu. Basit bir matemematikle tapering’in 2022 Haziran ayında tamamen sonlanması bekleniyor. Fed bu tarihe kadar piyasaları varlık alımını azaltarak fonlamaya devam edecek.
Fed’in varlık alımlarını azaltmaya başlaması tüm küresel piyasalar için önemli olurken; özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından kritik... Her ay 120 milyar dolarlık varlık alımının kesintiye uğraması piyasada dolaşan dolar miktarını azaltacağı için bu durumda doların güçlenmesi bekleniyor.
Bundan sonraki adımda Fed'in faiz artırımına dair vereceği sinyaller takip edilecek. Her ne kadar Powell, dün basın toplantısında yaptığı açıklamalarda, faiz artırımı için erken dese de; piyasalar, zamanlama tahminini oluşturmaya başladı bile. Powell'ın açıklamaları sonrası, piyasa beklentisi faiz artırım kararının 2022 yılı üçüncü ya da dördüncü çeyreğinde olabileceği şeklinde görülüyor.
Piyasaların kasım toplantısında tapering kararını bekliyor olması ve Fed’in başından beri süreci iyi yönetmesiyle beraber yaptığı sözlü yönlendirmeler sonucu küresel piyasalarda sert hareketler görülmedi. Ancak ilerleyen süreçte özellikle ABD ekonomisindeki ilerleyişe bağlı olarak da piyasalarda ani hareketlenmeler görülebilir.
Bundan sonra piyasaların yakından takip edeceği konular, ABD enflasyonunun ve istihdamının seyri ve Covid-19 pandemisinin sonlanıp sonlanmadığı olacak. Bu başlıklardaki gelişmeler, Fed'in faiz artırım takvimi üzerinde belirleyici olacak. Fed'in faiz artırım sürecine girmesi ise, doları değerlendireceği küresel piyasaları ve özellikle gelişmekte olan ülke para birimlerini yakından ilgilendiriyor.
FED KARARINDAKİ ÖNEMLİ DETAY
Murat Özsoy – Biz Finansal Danışmanlık Kurucu Ortağı
ABD Merkez Bankası (Fed) beklenildiği üzere kasım ayı itibariyle varlık alımlarının azaltılmasına başlayacağını dün yapmış olduğu faiz oranı kararı toplantısının ardından açıkladığı basın duyurusu ve ardından Fed Başkanı Powell’ın sunumundaki söylemleri ile duyurmuş oldu.
Kovid-19 salgını çıktığında, ekonomideki çarkların durma noktasına gelmesinin sonucunda piyasada oluşan nakit sıkışıklığının giderilmesi için Fed piyasaya fon sağlamaya başlamıştı. Bu fon sağlama işini de hazine tahvilleri ve mortgage bazlı menkul kıymetlerin alımları karşılığında piyasaya ABD doları sürerek yapmaya başlamıştı. Varlık alım programı adı verilen bu politika ile son durumda piyasayı ayda 120 milyar dolar hacminde fonluyordu. Dün yapılan toplantıda alınan karar ile bu programdaki alım hızının azaltılmaya başlanılmasına karar verilmiş oldu. Buradaki önemli detay şu. Aslında Fed halen piyasayı fonlamaya devam ediyor. Yani bu politika tamamen sona ermiş değil. Sadece fonlamayı artık toplamda ayda 15 milyar dolar tutarında azaltmaya başlayacağını duyurmuş oldu. Bu fonlama tamamen ne zaman sona erecek diye baktığımızda ise, Fed Başkanı Powell bir önceki toplantıda 2022 yılının ortalarını işaret göstermişti.
Fed’in bu kararı özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından önem arz eden bir durum. Bu sınıfa Türkiye de giriyor. Fonlamadaki hızın yavaşlaması, yani varlık alım programının azaltılmaya başlanılması ile artık piyasadaki bol para döneminin sonuna doğru geliyoruz. Piyasadaki bol paranın, özellikle ABD dolarının azalmasının sonucu olarak da ABD dolarının daha da güçlenmeye başlamasını bekleriz. ABD dolarının küresel olarak güçlenmesi sonucunda nasıl ki gelişmekte olan ülke paraları olumsuz etkilenecek ise Türk Lirası da bu olumsuz etkiye maruz kalacaktır görünüyor.
PİYASALAR FED'İ TAKİP ETMEYİ SÜRDÜRECEK
Piyasaların artık bu aydan itibaren Fed’i takip etmeyi bırakacağını düşünmek yanılgı olur. Bu aşamadan sonra artık Fed’in en önemli adımı özellikle 2022 ve 2023 yıllarında gelmesi beklenen faiz artışları olacak. Powell, henüz bunu konuşmadıklarını ve bunun için erken olduğunu söylese de piyasalar bu adımlar için şimdiden zamanlama tahminleri yapmaya başladı bile. Türkiye açısından baktığımızda da işin bu kısmı aslında çok daha büyük bir önem arz ediyor. Türkiye Fed’in bu adımı attığı zaman halen enflasyon ile boğuşur ve fiyat istikrarını sağlama çabası içerisinde olmamalı. Eğer Türkiye ekonomisi Fed faiz artırana kadar bu içsel ekonomik sorunlarını halledemez ise TL’nin ABD dolarına karşı değer kaybı daha da hızlanabilir. Karşı karşıya olduğumuz en önemli risk de şu anda bu görünüyor.
Eğer piyasayı çok yakından takip edemiyorsanız ve Fed’in faiz artırımına ne zaman yaklaşacağını nasıl anlayabilirim diye soruyorsanız da takip etmeniz gereken iki haber başlığı var. ABD ekonomisinde istihdam maksimum seviyeye ulaştı mı ve Kovid-19 pandemisi tamamen sonladı mı? Bu iki gelişme gündeme geldiğinde artık Fed’in faiz artırımı için de koşulların da hazır olduğuna kanaat getirebiliriz.
FED BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM MERKEZ BANKALARINI ZORLU BİR SÜREÇ BEKLİYOR
Serkan Gönençler – Gedik Yatırım Başekonomisti
ABD Merkez Bankası (Fed) 2-3 Kasım tarihli Federal Açık Piyasa İşlemleri Komitesi (FOMC) toplantısında, piyasalarda uzun zamandır beklenen “tapering”, yani “varlık alımlarının azaltılması” sürecine bu ay itibariyle başlanacağını açıkladı. Buna göre, aylık 120 milyar dolar seviyesinde devam eden varlık alımları, aylık 15 milyar düzeyinde azaltılarak sekiz ayın sonunda sonlandırılacak. Böylece, salgından sonra iki katına çıkarak yaklaşık 8,5 trilyon dolara yükselen Fed’in bilanço büyüklüğü bundan sonra daha düşük bir hızda büyümeye devam edecek ve 2022’nin ortasından itibaren büyümesi sonlanacak.
Fed’in şimdiye kadar süreci ustalıkla yönetmesi ve yaptığı sözlü yönlendirme ile piyasaları tapering sürecine hazırlamış olması sayesinde, karar piyasalarda bir olumsuzluğa yol açmadı. Bununla beraber, önümüzdeki süreçte bir süredir zaten artış eğiliminde olan uzun vadeli ABD tahvil faizlerinde ek yükselişler görülebilir. Varlık alımlarının azaltılmasına önümüzdeki dönemde, ABD’de enflasyondaki yükselişin, daha da önemlisi enflasyon beklentilerindeki bozulmanın eşlik etmesi durumunda, tahvil faizlerindeki yükseliş daha da şiddetlenerek, küresel borsalarda sert satışlara yol açabilir.
PİYASALAR ABD ENFLASYONUNA ODAKLANACAK
Tahvil faizlerindeki yükselişler, aynı zamanda ABD dolarının küresel çapta daha da değerlenmesini de beraberinde getirebilir. Bu durum, özellikle borçluluğu yüksek gelişmekte olan ülkelerde borçlanma maliyetlerinin artmasına ve bu ülkelerden sermaye çıkışlarına yol açabilir. Fed Başkanı Powell bir süredir, tahvil alımlarının sonlanmasının faiz artırımlarına hemen başlanacağı anlamına gelmediğini söyleyerek, piyasaları rahatlatsa da, enflasyon beklentilerindeki bozulma faiz artış beklentilerinin de öne çekilmesine yol açabilir. Bu açılardan, önümüzdeki dönemde, piyasaların odaklanacağı en temel konu ABD’deki enflasyon gelişmeleri olacaktır.
Ayrıca, yaşanmakta olan enerji krizi ve aşılamalara rağmen devam eden salgın koşullarının tedarik zincirlerinde yarattığı sıkıntılar, global büyümede yavaşlama beklentilerini de tetikleyerek stagflasyon endişelerinin giderek artmasına da yol açıyor. Merkez Bankalarının parasal gevşemeyi erken sonlandırması, kırılgan ekonomik büyümenin sekteye uğramasına neden olurken, bunda geç kalmaları da enflasyonun kontrolden çıkmasına yol açabilir. Bu nedenle, Fed başta olmak üzere tüm merkez bankalarını zorlu bir süreç bekliyor.
BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR