Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL’dan “kaçak elektrik” konusunda haber yapmak üzere Şanlıurfa’ya doğru yola çıktığımızda aklımızda sadece bu konunun fotoğrafını çekmek vardı. Amacımız ne kaçak elektrik kullanımını meşru göstermek, ne de şiddet içeren protestoları haklı çıkarmaktı. İlk olarak Diyarbakır’ın yoksul mahallelerinde anlatılanları dinledik. Biz elektriği sorduk ama işsizlik, göç, sosyal devlet, hatta terörü de dinledik… Hepsi sorunun bir parçasıydı aslında. Daha sonra, Diyarbakır’ın köylerinden, Harran Ovası’na, çiftçinin bu konudaki sıkıntılarına kulak verdik. Konunun bir elektrik meselesinden ziyade bir sulama sorunu olduğunu gördük. Gayemiz biraz da bölgede anlatılanları aktararak, kaçak konusunda makul çözümlerin üretilmesine katkı koymaktı…
KAYIP KAÇAK ÜCRETİ SORULARAK ALINSIN
DİYARBAKIR Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Fırat Anlı, “Kaçak elektrik kullananların parasını ben niye ödeyeyim” diyenlerin sayısının oldukça fazla olduğunu söylediğimizde, şöyle konuşuyor: “Bu bakış açısıyla haklıdırlar. Bu bir dayanışma ve özveri ise insanların iradeleriyle bunu yapmaları en doğrusu. Ankara insanlardan gasp ediyor, problem bu. Hep bölge üzerinden konuşuyoruz, kaçak başka yerlerde de var. İstanbul’daki insanlara sorsalar ‘Siz bu insanın her ay 5 liralık enerji ücretini karşılamayı kabul eder misiniz’, ben inanıyorum ki çoğu ‘Tabii ki kabul ediyorum’ diyecektir. Ama bu yöntem doğru değil. İkincisi, KDV gibi, ÖTV gibi birçok başlık uzunca bir süre bölgede yaşanan çatışmayı finanse etmek için konuldu. Şimdi çatışma bittiği halde biz halen köprülerde, karayollarında, otobanlarda, aldığımız her eşyada KDV ödemek durumundayız. Bunu da sorgulamak lazım. Oradaki KDV ve ÖTV’den gelen para nereye gidiyor? Merkezi hükümet inanılmaz hegemonik bir şekilde bu ülkedeki artı değeri istediği gibi kullanıyor. Üçüncü köprünün yapılıp yapılmamasına hiçbirimize sormadan bir tek kişi karar verebiliyor. Bizim burada bir sürü sıkıntımız varken, üçüncü köprü benim cebimden çıkan parayla yapılıyor. Şırnak’taki, Muş’taki, Rize’deki, Toroslardaki tüm bu ülkedeki insanların cebinden çıkan parayla sayın Başbakan kendi tercihini yapıp, üçüncü köprü ya da İstanbul’a üçüncü havaalanı yapabiliyor. Toplasınlar bu hükümet döneminde sadece İstanbul’a yapılmış olan kamu yatırımlarını ve geri kalan 80 vilayetimiz için yapılanları. Bu bir tercihtir. Aynı yatırımların bir bölümlünü siz hangi şehre yaparsanız, o şehirlerinizde de inanılmaz bir dönüşüm olur. Bu toplum her boyutuyla kutuplaştı. Şimdi yeni bir tartışmayı enerji üzerinden kurmak istiyorlar. Bir empatiye ihtiyaç var.”
GAP SULAMA İÇİN YAPILDI, HES’E DÖNDÜ
“GAP, büyük barajlar inşa ederek, sulama kanalları oluşturarak, insanların sulu tarıma geçmesini öngören bir bölgesel kalkınma projesiydi. Ama yapılan barajların çok önemli oranda HES olarak kullanıldığı görüyoruz. Karakaya Barajı’ndan Atatürk Barajı’na kadar, enerji üretimi yüzde 85’ler civarında ama tarımsal sulama yüzde 20’ler civarında. Bu dengesizlik bir tercih. Ağırlıklı olarak kamu kaynakları enerji üretimine ayrılmış ama onun sulama tünelleri yapılmamış. Şu anda kuraklık var. Barajın hemen bitişiğindeki tarladaki ürünler yandı susuzluktan dolayı. Bölge insanının Ankara’daki yönetim erkine karşı bir aidiyet duygusu gelişmemiş. Hemen hemen hiçbirimizde açıkçası bu gelişmemiştir. O negatif ayrımcılık, sizi iten yaklaşım, sizi de kendi içinize kapalı bir halde tutmuş. Bu aidiyet duygusu gelişmediği için kamu hizmeti ve kaynaklarına dönük çok ciddi bir sahiplenme de gelişmiyor. Bölgenin çoğu uzunca bir süre karanlıkta kaldı. Köylerimiz, mezralarımız elektriksizdi. Çok yetersiz, kalitesiz bir enerji altyapısı oluşturuldu. Bu enerji altyapısında sık sık arızalar yaşandı. Çocukluğumuzun tamamı karanlıkta geçti, şehir merkezine yaşamamıza rağmen.”
PETROLDEN PAY İSTEMİYORUZ…
“Bölgemizde 10’larca baraj var. Sadece Karakaya Barajı’ndaki enerji üretimi, bölgenin enerji ihtiyacının tamamını karşılayabilecek kapasitede. Enerji batıya götürülüyor, oradaki sanayi tesislerinde kullanılıyor. Ama burada maalesef enerji aynı fiyata, aynı tahsilât yaklaşımıyla satılıyor. 600 dolar milli geliri olan yerlerle, 16 bin dolar olana aynı yaklaşımı izah edemeyiz. Bu konuda biz pozitif ayrımcılık istiyoruz. Yeni bölgesel kalkınma, enerji politikaları uygulanacaksa bizim önerimiz şudur: O yereldeki üretilen kaynaklar tamamen o yerelde kalsın. Yani biz petrolden pay istemiyoruz, petrolün burada kalmasını istiyoruz. Burada üretildiği için burada değerlendirilmesi lazım. Antalya’da bir turizm geliri varsa, elbette öncelikli olarak Antalya’nın ihtiyaçları için karşılanmalıdır, kendi ihtiyacından fazlasını diğer bölgelere vermek üzere. Bu ülkenin 5 ürettiğinin 4’ü Marmara Bölgesi’ne gitmiş. Anayasa’nın 10. Maddesindeki eşitlik sadece bir söylem değildir, bu ülkede yaşayan herkesin bunu talep etme hakkı vardır. Toroslar Bölgesi hep örnek verilir, daha yoksullar var diye. Onlara daha fazlasını verin. Biz Şırnak’a, Hakkari’ye istiyoruz derdinde değiliz. Bu ülkede yaşayan ve ortalama standardın altında olan herkes bence bu çerçevede sesini yükseltmeli.”
GÜNEŞ ENERJİSİNE POZİTİF AYRIM
“Bölgedeki güneş enerjisini kullanmak üzere, güneş paneli üretim tesisi kurulması için firmalara ciddi katkılar, sübvansiyonlar uygulanabilir. 5-6 yıl içerisinde kendi maliyetini amorti eden bir sistemden bahsediyoruz. Türkiye bu kadar zengin bir ülke değil, kaynaklarını bu kadar horca kullanmamalı. Biz Sümerpark’taki sosyal tesislerimizin enerjisinin tamamen güneş enerjisinden sağlanması için çalışmalarımıza başladık. Su arıtma depomuz dâhil olmak üzere köylerdeki su pompalarının ya da oradaki kuyu sistemlerinin tamamının enerji ihtiyaçlarını karşılamak üzere sistemler kuruyoruz. Örnek uygulamalardan çok olumlu sonuçlar aldık. Bu sadece bölge değil, tüm Türkiye için çok önemli kazanımdır. Diyarbakır OSB’de güneş panelleri için bir fabrika girişimi var, bunların artırılması lazım.”
DEDAŞ: TÜKETİM TÜRKİYE ORTALAMASININ İKİ KATI
DEDAŞ Sözcüsü Mehmet Gökay Üstün, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak’ı kapsayan Dicle bölgesinde elektrik tüketiminin Türkiye ortalamasının 2.2 katı olduğuna dikkat çekerek, “Yani Türkiye genelinde abone başı aylık tüketim 556 kilovat saat (kWh) iken, bizim bölgemizde bu rakam 1.234 kWh. Kaldı ki bölgemizde ağır sanayi ve büyük çaplı sanayi kuruluşları olmamasına rağmen bu kadar fazla elektrik tüketiliyor” diyor. Üstün’ün diğer değerlendirmeleri şöyle:
YÜZDE 75'İ KAÇAK
“Bölgemizde 2013 yılında 19 milyar 250 milyon kWh elektrik tüketildi. 6 ilde tüketilen bu elektriğin tam 8 milyar kWh’si gereksiz olarak tüketiliyor. Bu, Keban veya Karakaya barajının yıllık üretiminin neredeyse 1.5 katına yakın. Yani boşa harcanıyor. 6 ilde toplam tüketimin yüzde 75’i kaçak olarak kullanılıyor. Tahsil edilemeyen miktar 4 milyar 900 milyon liraya ulaşıyor.”
30 YILDIR BEDELSİZ
“Dicle Elektrik olarak bizim en küçük sorunumuz ödeme güçlüğü çeken aboneden tahsil edemediğimiz paralar inanın. Asıl büyük üreticilerle sorun yaşıyoruz. Bölgede israfın ve kaçak kullanımının en önemli nedeni, elektrik tüketiminin 30 yıldır çok önemli ölçüde bedelsiz olarak kullanılması. Kamu eliyle tolerans tanınmış. Vatandaş bedelsiz elektrik kullanmayı kendisinde bir hak olarak görüyor. Yoksul da böyle görüyor varlıklı da. Zaten parasını ödemek zorunda hissetse bu kadar fazla elektrik kullanamaz. İnsanlar bir odada 3-5 klima çalıştırıyor bir de cam kapı açıyor. Sabah evden çıkarken akşam geldiğinde serin olsun diye klimalarını açık bırakanlar var. Bunlar bir yana, yağmur yağarken sulama yapan çiftçi gördüm ben. Bu böyle gitmez. Türkiye’nin her köşesinde olduğu gibi Dicle Elektrik aboneleri de, kullandığı elektriğin parasını ödemek zorunda.”
OKUYUCULAR NE DEDİ?
· Maalesef ülkemizde gelir dağılımı adaletsiz. Bu adaletsizlik nedeni ile suç oranı da artıyor. Bu sorunun bir çözümü istihdam. Kaçak elektrik kullanımı sadece bir boyutudur. Ekonomik duruma göre faturalandırma sistemine gidilsin.
· Herkes doğu-batı asgari ücret farklı mı ki yorumu yapmış. Orada İŞ YOK arkadaşlar...
· İzmir’de yaşasan kiraya bir 100 TL daha giderdi. Maaş gene 900. Ülkenin yarısından fazlası geçinemiyor. Hırsızlığın kılıfı hazır. Bu arada ırkçı yorumcular hemen "üremeye" başlamış konu Güneydoğu olunca.
· Herkes birbirini suçluyor ancak elektrik fiyatı neden pahalı, sebep özelleştirme olabilir mi acaba? Devlet sırtındaki kamburu atıp, vatandaşa mı yükledi acaba? Asgari ücretin net 891 TL olduğu bir ülkede, bir insan ne kadar bütçe ayırabilir ki elektriğe?
· Biz batıda ödüyoruz ayda 60 TL civarında geliyor ,zorlanmıyoruz desek yalan olur.....Diyarbakırlı kardeşim de ödeyecek...Şu kesin Türkiye’de elektrik pahalı...
· Oradan elektrik parası alabilecek kimse yok, ödeyemezler çünkü ısınma ve soğuma her şey elektrikli faturayı düşünün kaç para olur…
· Ya ben de 870 lira asgari ücretle çalışıyorum, ama elektriğimi de suyumu da ödüyorum, üstelik ülkemi çok seviyorum.
· Yüzeysel tartışmalarla, ani sinirlenmelerle, basmakalıp eleştirilerle Türkiye’nin hiç bir sorunu çözülemez. Çünkü enerjiden yaşam mücadelesine, sosyal güvenlikten can ve mal güvenliğine kadar, eğitimden sağlığa, fırsat eşitliğinden etnik ve mezhepsel ayrışmaya kadar hayatın hemen her yerinde sorunlar…
· Anlaşılıyor ki bu işin çözümü GAP projesinin bir an önce bitirilmesinden ve damlama sulama gibi modern tarım yöntemlerinin kullanılmasından geçiyor. Tarımsal sulama işi çözülmeden kaçak elektrik işi çözülmez.