Faruk Güllüoğlu'na Orta Doğu'dan birleşme talebi

Tatlı ve baklava sektörüne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Güllü, baklava sektörünün tüm Türkiye'de başarılı şekilde büyüdüğünü, ancak kalite açısından ve hileli mal kullananlar sebebiyle bazı zorluklar yaşandığını anlattı.

Fiyat odaklı üretim yapan yerlerden huzursuz olduklarını vurgulayan Güllü, buraların ramazan üzeri başlayan, piyasaya girerek toptan baklava dağıtıp daha sonra kaybolan işletmeler olduğunu aktardı.

Buraların, kullandığı hammaddelerin nereden aldığının bilinmemesi sebebiyle kontrol altına alınmalarını talep ettiklerini belirten Güllü, "Biz bezelyenin Antep fıstığına o kadar çok benzeyeceğini asla bilemezdik. Katıldığımız bir televizyon programında öğrendik. Üzerine şerbet katarak aynı Antep fıstığı görünümü veriyorlar. Ancak o baklava yendiğinde fark anlaşılıyor" diye konuştu.

Güllü, şu anda fıstığın kilosunun 80 lira, Urfa tereyağının kilosunun 40 lira olduğunu aktararak, fedakarlıklar içinde fiyatı çok yükseltmeden bu işi yürütmeye çalıştıklarını söyledi.

Gerçek Antep baklavasının kilosunun 15-20 liraya satılmasının mümkün olmadığının altını çizen Güllü, minimum maliyet ve daha düşük kar marjıyla yapıldığında ürünün fiyatının ancak 35 liraya inebileceğini belirtti.

Faruk Güllü, geçen yıl Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile firmaların, ürettikleri baklavanın üzerine, içinde hangi üründen ne kadar kullanıldığını belirten yazıların yazılması için başlattıkları çalışmanın henüz tamamlanmadığını söyledi.

Güllü, şöyle devam etti: "Mevsimlik olarak baklava satanlar sebebiyle, 'baklava alınmaz' duygusu oluşsun istemiyoruz. Biz bu işi 6 nesildir yapıyoruz. Baklavayı tamamlayan 3 unsur vardır. Bunlar, Antep fıstığı ve kuruyemişin kalitesi, kullandığımız yağın kalitesi ve bu hammaddeleri en iyi şekilde yorumlayacak usta kabiliyeti. Biz ustalarımızı 16-17 yaşlarından itibaren eğitiyoruz. Bu süreç 8-10 yıl sürüyor, usta olması da 20 yılı buluyor."

Fuarlara baklava standı önerisi...

Faruk Güllü, tarihi belgeler arasında baklavanın 1390 yılında bir yazışmaya konu olduğunu fark ettiklerini ve baklavanın Osmanlı Sarayı'nda çok önemli bir yeri olduğu daha iyi anladıklarını anlattı. Metinde, "Sayın Padişahım, Hırka-ı Şerif ziyaretinizle, baklava dağıtım günü aynı ana denk geliyor. İzin verirseniz baklavayı 1 hafta sonraya erteleyebilir miyiz?" ifadelerinin yer aldığını belirten Güllü, buradan da anlaşılacağı gibi baklavanın milli bir değer olduğunu, ona sahip çıkılması gerektiğini anlattı.

Güllü, daha çok fıstık ağacı dikilmesi, devletin bunu daha çok desteklemesi gerektiği görüşünü dile getirerek, Antep fıstığından elde edilen baklavanın da en iyi şekilde tanıtılmasıyla, Belçika çikolatası, İtalya dondurması gibi Türkiye baklavasının da markalaşabileceğini söyledi.

Her fuarda baklava standı kurulması gerektiğini vurgulayan Güllü, Türkiye'nin milli katılımda bulunduğu fuar ve toplantılarda, baklava standının açılmasına ve baklava ve lokumun tanıtılmasına önem verilmesi gerektiğini söyledi.

Güllü, Alman marketlerinde baklava satışı konusunda görüşmelerinin devam ettiğini, Almanya'da tesis kurma düşüncelerinin bulunduğunu ve birkaç yıl içinde çalışmalar gerçekleştireceklerini kaydetti.

ABD'de görüşecekleri bir firma olduğunu ve orada mağazalaşmanın, kendileri için en verimli büyüme stratejisi olacağını belirten Güllü, ürünün satış noktasının, değerini de etkilediğini ifade etti.

Duty Free'lerde de baklava satışlarının iyi durumda olduğunu belirten Güllü, buralarda ürün taleplerinin 2 kat arttığını dile getirdi.

Ülke bazında yeni bir yapılanmaya gittikleri, şu anda Estonya'da ve Azerbaycan'da mağazaları bulunduğu ve 5 ülkeyle (Rusya, Almanya, Katar, Kuveyt, ABD) master franchise görüşmelerinin devam ettiği bilgisini veren Güllü, özellikle Orta Doğu'dan birleşme için ciddi talep aldıklarını açıkladı.

En doğru yatırımcıyı seçerek hareket etmek istediklerini belirten Güllü, "Markamızı onlara vermek sorun değil ama marka bizim ürün bizim, know how bizde? Bizim o işi kurup işletmemiz lazım. 'Markayı ve tabelayı verdik siz orada açın işletin' gibi bir düşüncemiz kesinlikle yok. Biz çocuklarımızı da bu idealle yetiştirmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

"Bayramda hedefimiz 5 günde 25 ton baklava satmak"

Faruk Güllü, 2013 yılında ihracat hariç toplamda 1 milyon 200 kilogram baklava sattıklarını belirterek, 2014 yıl sonu hedeflerinin 2 milyon kilogram olduğunu açıkladı.

Türkiye'de kayıtlı olarak günlük ortalama 600 ton baklava üretildiği ve 30 binden fazla imalatçı bulunduğu bilgisini veren Güllü, sektörün yıllık cirosunun 4 milyar 300 milyon liraya ulaştığını söyledi.

Geçen yıl ramazan ayında 130 ton baklava satarken, bu rakamın 2014 ramazan ayında 180 tona ulaşacağı öngörüsünde bulunan Güllü, şunları kaydetti: "Güllaç satışlarımızı 45 tona çıkmayı hedefliyoruz. Ramazan bayramı satışlarının cumadan başlaması halinde hedefimiz 5 günde 25 ton baklava ve çeşitleri satmak. Geçtiğimiz yıl ramazan bayramında 22 ton baklava satmıştık. Ramazanda tüm ürünlerimizi kapsayan günlük kapasitemiz 3,5 ton ile 5 ton arasında değişti. 2013'te bütün markalarımız dahil 3,5 milyon lira ihracat ciromuz olurken, bu yıl bu rakamın yüzde 20 artışla 4 milyon liraya ulaşmasını bekliyoruz. Ayrıca, 2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 55 büyümeyle toplam 70 milyon lirayı aşkın ciro elde ederken, bu yıl ciromuzun 100 milyon lirayı aşmasını hedefliyoruz. 2014 yılını atılım ve büyüme yılı olarak belirledik. Bu yıl 51'i İstanbul, 1'i Antalya' ve 3'ü yurt dışında olmak üzere toplam 55 mağaza sayısına ulaştık. Yıl sonunda 70 mağazalık büyüklüğe erişmeyi hedefliyoruz."

25 ülkeye ihracat yaptıklarını ve Almanya'nın baklava ihracatında önemli yerde bulunduğunu belirten Güllü, ihracat yaptıkları ülkelerin damak tadına uygun üretim gerçekleştirdiklerini söyledi.

Diyabet hastaları için de diyabetik baklava ve diyabetik güllaç yaptıklarını ifade eden Güllü, bunların haricinde ramazana özel Osmanlı Saray tatları hazırladıklarını, bununla birlikte 10-12 yeni ürünü tüketicilerinin beğenisine sunduklarını belirtti.