Güncelleme Tarihi:
Başvuranları dayanışma yoluyla ev sahibi yapan bu sistemde bir nevi altın günü stratejisi uygulanıyor. Konut almak için gruplar oluşturuluyor, yapılan kura çekimi sonrasında toplanan parayla her ay bir kişi evine kavuşuyor. Faizsiz sisteme olan talebin her geçen gün arttığını belirten Finansevim Genel Müdürü Özgür Öztürk, “Sektörün 2015’de aylık cirosu 300 milyon, 2019 başında 1 milyar liraydı. 4 ayda iki kat büyüdü ve aylık ciro bugün yaklaşık 2 milyar lira. Bizim şirketimizin cirosu ise 30 milyondan 90 milyon liraya geldi” dedi. Faizler yükselince de düşünce de sektörlerine ilginin arttığını belirten Öztürk, “Faizsiz sistem olduğu için faiz yüksekken tercih ediliyoruz. Bugünlerde olduğu gibi faiz düşünce de insanlar konut almaya yöneliyor. Bankadan kredi almaya uygun olmayan yine bu sisteme geliyor” dedi.
KAMU İLE İŞBİRLİĞİ YAPILMALI
Bu gelişim ve büyümenin bu sektörde iş yapan firmalara yeni sorumluluklar yüklediğine dile getiren Öztürk, “Artık sadece bireylere yönelik mikro stratejilerden uzaklaşıp, çok daha makro stratejileri hayata geçirme zamanı geldi. Arsa sahipleri, proje üreticileri, inşaat firmaları, finansörler ve alıcıları bir araya getiren, daha büyük daha kapsamlı yapılar oluşturmak gerek. Özellikle kamuya ait Katılım Bankalarının da bu alana her geçen gün artan ilgisi, ilerleyen günlerde yeni iş birliklerinin gündeme gelmesine, özel sektör firmaları ile kamu firmalarının büyük projelerin altına imza atmasına imkan verecek” dedi. Başta Emlak Katılım Bankası olmak üzere, kamu kurumları ile oluşturulacak iş birlikleri ile Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemleri’nin ekonominin yeni itici güçlerinden biri olabileceğine dikkat çeken Öztürk, “İnşaat firmaları ile bireysel tüketiciler arasında köprüler kurulması sağlanabilir. Firmalardan toplu daire alımları yapılıp, bu daireler bireysel yatırımcıya daha uygun vade ve ödeme seçenekleri ile sunulabilir” diye konuştu. Faizsiz sistemde kamu denetimi de beklediklerinin altını çizen Öztürk şunları söyledi: “Takasbank benzeri yasal koruma sağlayan bir kurumun oluşturulması, böylelikle müşterilerin ödediği tutarların güvence altına alınması, hatta burada biriken paraların devletimizin çıkardığı sukuklarda değerlendirilmesiyle müşterilere ek bir gelir sağlanması, hem güvenlikle ilgili soru işaretlerinin giderilmesini hem de bu sistemin daha da büyümesini sağlayacaktır.”