Arzu ÇETİK - Elif DEMİRCİ / İZMİR (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2009 00:00
İzmir’de 12’incisi yapılan ’İş’le Buluşmalar toplantısına katılan Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, "Açık kredi gibi kullanılan kredi kartının faizinin düşük olmasının caydırıcı olacağını düşünmüyorum. Kredi kartı sorunu, bankacılık krizi haline sokulmamalı" dedi.
TÜRKİYE İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, "Böyle bir ortamda özellikle açık
kredi gibi kullanılan kredi kartının faizinin düşük olmasının caydırıcı olacağını düşünmüyorum. Kredi kartı sorunu, bankacılık krizi haline getirilmemeli" dedi. Türkiye İş Bankası’nın Dünya Gazetesi işbirliği ile gerçekleştirdiği "İş’le Buluşmalar" toplantılarının 12’incisi İzmir’de yapıldı. Toplantıda, kredi kartı faizlerini de değerlendiren Ersin Özince, "Çare, toplumun alışkanlıkları. Çareyi kredi kartlarında görmemek lazım. Faizin yüksekliğini savunacak değilim. Düşük olursa banka daha kazançlı da çıkabilir" diye konuştu.
Sorun kredi kartlarındaTüketici kredilerinin çoğunda sorun yaşanmadığını söyleyen Ersin Özince, şöyle konuştu: "Kredilerimizin üçte ikisini büyük şirketler, KOBİ’ler kullanıyor. Kredi kartlarında sorun var. İşsizlik bu konuda sorun yaratabilir. İstikrarlı politikalar götürmek isteyen bankalar ödeme yapmak isteyenlere yardımcı olabilir. Bankaların kaynakları sonsuz değil. Her borçlu o zaman bu koşulları ister. Borçlular arasında işini kaybedenler olabilir. İş Bankası olarak ödeme imkanı varsa, ışık varsa, yeniden yapılandırıyoruz."
Kriz artık yoruluyorErsin Özince, krizin dibinin ABD’nin göstereceği gelişmelere bağlı olduğunu belirterek, "Krizin yorulmakta olduğunu düşünüyorum" dedi. Özince, sözlerine şöyle devam etti: "Kimseyle polemiğe girme lüksümüz yok. Ülke olarak polemikle değil, çözümle uğraşmalıyız. Krizin yorulmak üzere olduğunu düşünüyorum. Birçok ülkede binlerce sağlıksız, küçük banka var. Belki çoğu ticaretten çekilecek."
Döviz kredileri azalıyorÖzince, şunları söyledi: "Şubatta kredinin arttığı doğru değil.
Döviz kredileri azalmaya devam ediyor. Türk lirası krediler yerinde sayıyor. Mevduat yağmıyor ki bize size ucuz kredi verelim. Sorunlu krediyle karşı karşıyayız. Küçük esnafta, kredi kartlarında, ve tarım kredilerinde sorun var ama gayrimenkul kredilerinde sorun yok. Şimdilik idare ediyoruz. Sistemli kredi isteniyorsa mevduatta da yardım denilmesi lazım. Para ne kadar uzun vadeye giderse kredi faizine de yansıma o kadar olur."
İzmir’de birinciyiz
İş Bankası’nın İzmir’de nakdi kredilerde 2008 yılında birinci sırada yer aldığını söyleyen Ersin Özince, şöyle konuştu: "Geçen sene İş Bankası kredilerde yüzde 40 seviyesinde büyüdü. İzmir’de nakdi kredilerde 2007 sonunda 3’üncü sıradaydık. 2008 sonunda birinci sıraya geldik. Pazar payımız yaklaşık yüzde 13. Mevduatta yüzde 16 payla ikinci konumdayız. Mevduattaki payımız yüzde 16 civarında. İhracatta ise yüzde 14’e yakın daha iyi bir yapımız var."
Günü kurtarmaya dönük önlemler işe yaramadıEGE Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, geçmişte atılmayan adımların acısını bugün sanayicilerin yaşadığını söyledi. Sorunların çözülmesi noktasında günü kurtarıcı politikalar izlendikçe, geleceğe dair beklentilerin de kötüleştiğini belirten Yorgancılar, şöyle konuştu: "Günü kurtaran politikaların en acı sonuçlarından biri de, 15.5 işsizlik oranı ile OECD ülkeleri arasında işsizlikte birinci sırada yer almamız. İşsizliğin azaltılması, OECD ortalamalarının üzerindeki vergi yükü azaltılmadığı ve özel sektörün istihdam yaratması yönünde düzenlemeler yapılmadığı sürece, gelecek dönemde de mümkün olamayacak. KOBİ’ler de iflas erteleme yolunu seçecek noktaya geldi, adeta köşeye sıkıştı. Kısa vadeli tedbirlerle sonuca ulaşmak mümkün değil. Bizim tek endişemiz ülkemizde telafisi mümkün olmayan sonuçları ortaya çıkaracak durum ve olayların olmasına istenmeden de olsa müsaade edilmesidir. 2009«a dair umutlarımızın, hükümetimizin tüm sektörlerimizi kapsayan üretime yönelik acil tedbirleri uygulamasına bağlı."
Kredi bulmak zorlaştı
"Bankalarımızın ve şirketlerimizin dış finansmanda zorlandığı bir süreçten geçiliyor" diyen Ender Yorgancılar, sözlerine şöyle devam etti: "Uluslararası finansal krizin yaşandığı bu dönemde kredi bulmanın çok kolay olmadığı gerçeği gizlenmemeli. Yurtiçi kredilerde de, finansmana erişim oldukça zorlaştı. Merkez Bankası tarafından her 3 ayda bir yayınlanan `Banka Kredileri Eğilim Anketi’nde bankaların kredi kullandırmada KOBİ«lere karşı daha katı davrandığı ortaya çıktı. Bu noktada bankalarımızdan reel sektöre destek olmasını talep ediyoruz."
Kredilerimizi daraltmadık daraltmayı da düşünmüyoruz
TÜRKİYE İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Kayhan Söyler, iş dünyasının yanında olmaya devam edeceklerini söyledi. Söyler, "Ekonominin yüzde 30-40 daraldığı dönemde biz kredilerimizi daraltmadık. Daraltmayı da düşünmüyoruz. Eğer gerekliyse, uygunsa hem proje hem piyasa olarak firmanın düzeni açısından yanınızda olmaya hazırız" dedi.
Artık derenin taşıyla derenin kuşu vurulmuyor
İZMİR Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, 1980«li yıllarda derenin taşı ile derenin kuşunu vurdukları dönemlerden geçtiklerini hatırlatarak, şunları söyledi: "Çoğunluğumuz, o dönemler derenin taşı ile derenin kuşunu vuruyorduk. Önce borçlanıyor ardından yatırım yapıyorduk. Pek çoğumuzda batıp çıkarak bugünlere gelebildik. Artık bizim gibi tarihsel ve yapısal sorunları olan ekonomiler için zor günler başlıyor. Yeni döneme geçmek için kendi tasarruflarımızın ağırlıkta olduğu, ayağı yere basan projelerle yeniden yatırım heyecanını başlatmakta bizim görevimiz. Bu nedenle yeni yatırım araçlarına ihtiyacımız var."
Türkiye’nin geleceği inovasyonda
ECZACIBAŞI Topluluğu CEO’su ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Erdal Karamercan, "Her krizin sonu var. İlelebet krizde yaşamayacağız. Herşeyi devletten beklemememiz gerektiğini biliyoruz" dedi. İnovasyonu Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek tek unsur olarak gösteren Karamercan, şöyle konuştu: "İş gücümüzün ucuzluğuna güvenmemiz yeterli değil. Daha ucuz olacak ülke olacaktır. Gençlerin iştahlı olduğunu görüyorum. Potansiyelin çok yüksek olduğunu görüyorum Türkiye’de. Sanayi stratejimizi inovasyon odaklı geliştirmemiz gerekiyor. Kamuda da bu yönde bilinçlenme oluşuyor. Bölgesel, sektörel teşviklerle artık bir yere gitmenin olmadığını Türkiye«nin görmesi gerekiyor."
Kriz çok efendi, dürüst göstere göstere geldi
BAHÇEŞEHİR Üniversitesi İkisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy, ’Krizin neresindeyiz’ konulu konuşmasında, krizi algılaması gerekenlerin uzun süre krizi algılamamaları nedeniyle krizden ağır etkilenildiğini vurguladı. "Krizin neresinde olduğumuzu bilmiyorum ama henüz dibe vurmadık" diyen Berksoy, şöyle konuştu: "Dibe doğru hareketimizin yavaşladığını biliyorum. Esas hızlı kısmını 2008 yılının son çeyreğinde geçtik. 2009’un birinci çeyreğinde de hemen hemen 2008’in son çeyreğine benzer bir hızla hareket ettiğimizi düşünüyorum. Büyüme hızı yine negatif olacak ama 2008’in son çeyreğinden daha küçük olacak. Eksi 6.2 dünyada iki ya da üçüncü sıradayız. Biz 2001 kriz çıkışını hızla çıktık. Biz aslında bu krize yavaşlama döneminde yakalandık. Büyüme ivmesini yavaş yavaş kaybeden bir ekonomiyi etkiledi. Krizi doğru algılaması gerekenler krizi uzun zaman doğru algılamadılar. Bu nedenle de etkileri derin oldu. 2007 yılının sonundan itibaren fırtınanın geldiğini anlamamız gerekiyordu. Çok efendi, dürüst göstere göstere gelen bir krizdi. Cumhurbaşkanlığı seçimi, parti kapatma davası,
yerel seçim vardı."
Kriz Türkiye’nin önüne yeni fırsatlar çıkardı
DÜNYA Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Rüştü Bozkurt,’Yeni dönemin fırsatları’ konulu konuşmasında, krizin getirdiği fırsatları şöyle anlattı: "Bu kriz Türkiye’nin önüne inanılmaz fırsatlar çıkardı. Krizden sonra karşılaştırmalı üstünlüğü olmayanlar, zengin ülkelerden üretim yeni mekanlarına göç edecek. Türkiye bu göçte cazibe merkezi olmaya aday tek ülke. Ekonomik değer üretemeyenler elenecek. Kendini çevresini sorgulayan ve gelecek kurgulayan ayakta kalacak. Krizler bir ülkenin evinin içini süpürmesi için fırsatlar yaratır. Kriz rüzgarıyla inanılmaz reformlar yapabilir. Sadece siyasi iradeye bakmamak lazım. Sivil toplum örgütleri olarak proje üretmeliyiz. Türkiye örgütlü tarım işletmeciliğine geçiş için iyi bir fırsat yakaladı. Banyo, seramik ve sağlık gereçlerinde, mobilyada bir numara olma şansımız var. Makine imalatı ve yedek parça birikimini kullanabiliriz."