Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır'da Merkez Bankası tarafından düzenlenen “Para Politikaları” konulu konferansta konuşan Yılmaz, faiz artışları ile yurtdışı emtia piyasalarında oluşan fiyat artışlarının ikinci etkilerini kontrol altına almayı amaçladıklarını söyledi. Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bize diyorlar ki, faiz artışları ile yurtdışındaki petrol ve gıda fiyatlarını mı kontrol altına almaya çalışıyorsunuz? Hayır, biz faiz politikası ile bizim gücümüzün dışındaki piyasalarda oluşan emtiaları etkilemeye çalışmıyoruz. Ama bunların ikincil etkileri var ekonominin diğer sektörlerini etkiliyor. Mesela artan tarım fiyatları yüzünden işçiler daha çok maaş istiyor, petrol yüzünden maliyetler artıyor... İşte biz bu ikincil etkileri dengelemek için faiz artışı yapıyoruz."
Gıda fiyatlarında yaşanan artışa da değinen Yılmaz, fiyatların yüksek seyretmeye devam edeceğini belirtti. Bunun üç ana nedeni olduğunu kaydeden Yılmaz, şöyle sıraladı: "Arz yönlü etkenler, talep yönlü etkenler ve biyoyakıtın alternatif enerji kaynağı olarak kullanılması."
Düşük döviz uygulanan politikanın sonucu
Döviz kurundaki gidişata değinen ve 'Merkez Bankası yüksek faiz-düşük kur politikası uyguluyor' eleştirilerini de değerlendiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Kurun değeri piyasada belirleniyor. Merkez Bankası faizleri ile döviz kuru arasında karmaşık ve çok yönlü bir ilişki var. Diyorlar ki, (MB yüksek faiz düşük kur politikası uyguluyor). Biz hayır diyoruz. Bu durum uyguladığımız enflasyonla mücadelele politikasının bir sonucudur, hedef değildir."
FAİZDE DÜŞÜŞ BEKLEMEYİN
Politika faiz oranını mevcut ekonomik şartların enflasyonla mücadele için gerekli kıldığı seviyenin altına yapay olarak indirerek, faizlerin genel düzeyini arzu edilen seviyelere düşürmenin mümkün olmadığını kaydeden Durmuş Yılmaz, “Böyle bir davranış, gerek enflasyon beklentilerini gerekse geleceğe yönelik risk algılamasını bozacağından, orta ve uzun vadeli faizlerin yükselmesine neden olacaktır” dedi.
Politika faiz oranlarının indirilmesinin, serbest piyasa ortamında belirlenen ve ticari işletmeler ile tüketicilere uygulanan kredi faizlerinin aşağı çekilmesi için yeterli olmadığını belirten Yılmaz, “Örneğin, Amerikan Merkez Bankası’nın Eylül 2007’den bu yana uyguladığı parasal gevşemeye rağmen özellikle risk algılamalarındaki bozulmanın etkisiyle konut ve ticari kredilere uygulanan faiz oranları, yüksek seviyesini korumuştur” dedi.