Güncelleme Tarihi:
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, mevduat getirisine vergi düzenlemesinde temel hedefin, milli para ile tasarrufun teşvik edilmesi olduğunu belirterek, “Düzenlemenin, banka bilançolarının para birimleri itibarıyla zaman içinde dengeye gelmesi ve dolarizasyonun belirli ölçülerde azaltılması yönünde de katkısı olacağını düşünüyorum” dedi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Aydın, geçen hafta yapılan düzenleme ile Türk Lirası mevduatlarının faiz getirisinden yapılan vergi kesintisinin düşürüldüğünü, döviz mevduatlarında ise artırıldığını anımsattı. Aydın, yeni düzenlemeyle TL mevduat sahiplerine cari faiz oranlarından yaklaşık 2 puan daha yüksek getiri imkanı sağlandığını aktararak, ayrıca bir yıl ve daha uzun vadeli TL mevduatta gelir vergisi stopaj oranının sıfıra indirildiğini söyledi.
Öte yandan, yabancı para mevduatı getirisinin, artırılan vergi oranlarıyla cüzi de olsa daha düşük olacağına işaret eden Aydın, “Bu düzenlemedeki temel hedef, milli para ile tasarrufun teşvik edilmesi. Hem milli parayla tasarruf, hem de milli parayla daha uzun vadeli tasarruf destekleniyor. Düzenleme sayesinde, TL mevduat sahipleri faiz oranlarını yukarıya çekmeden daha iyi getiri imkanı elde etmiş olacak. Böylece, dolaylı olarak kredi faizleri üzerindeki baskı da kısmen azalacaktır” diye konuştu.
ETKİSİ KAYBINDAN FAZLA
Aydın, düzenlemenin, kamunun vergi gelirlerinde hangi miktarda azalma getireceği konusuna da değinerek, şunları kaydetti: “Mevcut verilere bakarak bu sorunun cevabını vermek mümkün, ancak bu yanıltıcı olabilir. Burada mevduat sahibinin davranışı önemli. Amaç hasıl olur ve mevduat sahibi daha uzun vadeyi tercih ederse dolaylı gelir etkisinin, doğrudan gelir kaybından daha fazla olacağını düşünüyorum. Çünkü uzun dönem beklentilerde iyileşme oldukça enflasyon ve beraberinde faiz oranlarında da aşağı yönlü bir seyir gerçekleşecektir. Toplam fayda artacaktır. Mevduat sahibinin yabancı paradan TL’ye geçişinin bu düzenlemenin de etkisiyle artması durumunda, kurlar üzerindeki baskı azalacağı için yine faiz oranlarında aşağı yönlü bir düşüşe katkı sağlanmış olacaktır. Buna ek olarak düşen döviz kuru ve güçlenen TL, enflasyonun gerilemesinde etkili olacak ve bu da nominal faiz oranlarının düşüşüyle sonuçlanacaktır. Yine toplam fayda yüksek olacak.”
UZATILMA İHTİMALİ VAR
Aydın, mevduat gelirlerinden alınan stopaja ilişkin yeni düzenlemenin 3 ay süreli olduğunu anımsatarak, uygulama sonrası gelişmelerin görülmek isteneceğini ve etki analizlerinin yapılacağını ifade etti. Bu sürenin uzatılmasının, bakanlık tarafından değerlendirilebileceğini aktaran Aydın, “Uzatılma ihtimalinin var olduğunu düşünüyorum” dedi.
BİLANÇOLARA OLUMLU YANSIR
TBB Başkanı Aydın, mevduat getirisine vergi düzenlemesinin, mevduat ve kredinin para birimlerine dağılımı üzerinde nasıl bir etki yaratacağına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Yeni düzenlemenin bilançodaki para birimi dağılımına da zaman içinde olumlu yansıyacağını anlatan Aydın, şunları kaydetti: “Bilançolarımızda hali hazırda yabancı para cinsinden mevduatın döviz kredilerinden daha yüksek olduğunu biliyoruz. Yabancı para cinsinden mevduat/döviz kredisi rasyosu yaklaşık yüzde 90 seviyesindedir. Üstelik mevduat dışı kaynakların çok önemli bir kısmı da yabancı para cinsinden. Bu da beraberinde, aktifin ağırlıklı olarak TL olması nedeniyle swap ihtiyacını doğurmaktadır. Bu düzenleme, söz konusu dengesizliğin de belirli ölçülerde giderilmesine imkan sağlayabilir. Bu düzenlemenin, banka bilançolarının para birimleri itibarıyla zaman içinde dengeye gelmesi ve dolarizasyonun belirli ölçülerde azaltılması yönünde de katkısı olacağını düşünüyorum.”
DÖVİZ KREDİSİ YAPILANDIRILABİLECEK
Döviz kredileri ile ilgili düzenlemeleri de değerlendiren Hüseyin Aydın, kredi bakiyesi 15 milyon doların altında olan şirketlerin, döviz gelirleri yoksa döviz kredisi kullanamayacağını anımsattı ve şunları söyledi:
“Ayrıca her durumda dövize endeksli krediler yasaklandı. Düzenlemeden sonra, bu nitelikteki işletmeler kredilerini vadesinde kapatacak veya TL’ye dönecek. Mayıstan sonra kurlar düşükken kredilerini kapatan veya TL’ye dönenler açısından durum makul bir düzeye geldi. Merkez Bankası, ağustos sonunda uygulamaya açıklık getirdi. Düzenlemeyle döviz kredisi bakiyesi 15 milyon doların altında olan işletmelerin döviz kredileri veya dövize endeksli kredilerinde kredi anaparasında artış yapılmaması kaydıyla temdit/vade uzatımı/ödeme planı değişiklikleri mümkün oldu. Bunun anlamı, anapara ve borç toplamı 15 milyon doların altında kalmak üzere kredilerin orijinal nitelikleri ile yapılandırılabileceğidir. Böylece bu tür borcu olan işletmeler cari döviz kurundan dövize dönmek zorunda kalmayacak. Döviz talebi yoluyla kur üzerinde baskıyı sınırlandıracaktır.” Örneğin, bir şirketin döviz geliri yok ve 6 Eylül’de vadesi dolan 15 milyon dolar kredisi var. Bunun da 1 milyon dolar faizi bulunuyor. Kriterleri uyan bir şirket yapılandırma isterse, banka uygun görürse 15 milyon doları yenileyecek ama 1 milyon doların ödenmesini isteyecek. Böylece hem döviz talebi olmayacak hem de şirket yüksek kurdan ödeme yapmayacak.
BORÇLANMA İHTİYACI AZALACAK
Hüseyin Aydın, kredi faiz oranları üzerinde yukarı yönlü baskı azalırsa kredi borçlularının finansman yükünün artmayacağını ve ekonomik faaliyetin olumlu etkileneceğini dile getirdi. Mevduatta daha uzun vadenin, bankaların vade uyumsuzluğunun ve faiz riskinin daha etkin yönetilmesine imkan vereceğini vurgulayan Aydın, “Böylelikle bankaların vade uyumsuzluğunu azaltmak için yurtdışından uzun vadeli borçlanma ihtiyacı azalacaktır. Günün sonunda kamu vergi gelirlerinde oluşması muhtemel azalışın külfeti, anlattığımız (elde edilecek) nimetlerin toplamından görece çok daha az olacağını söylemek gerekir” ifadelerini kullandı.