Ersin Özince, "Kamu bankacılığından bir anda vazgeçilemez"

Güncelleme Tarihi:

Ersin Özince, Kamu bankacılığından bir anda vazgeçilemez
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2007 01:52

İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bankacılık sektörünün Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlerden etkilenip etkilenmemesinin müşterilerin tavrına bağlı olduğunu söyledi.

İş Bankası Genel Müdürü Özince, bankası tarafından müşterilerle tanışma toplantısına katılmak üzere Antalya'ya geldi.
Toplantı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özince, bankacılık sektörünün Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlerden etkilenip etkilenmeyeceği yönündeki soru üzerine, bu durumun müşterilerin tavrına göre belirleneceğini söyledi. Özince, şöyle konuştu:
“Bankacılık sektörü, müşterileri nereye giderse, oraya gidecek. Siyasi ve ekonomik olarak eğer müşterilerimizin davranışları bu durumlardan etkilenirse biz de etkileniriz. Ancak bugüne kadar olan gelişmeleri dikkate aldığımızda fevkalade bir olumsuzluk olacağı düşüncesinde değiliz. İş Bankası grubu olarak ne yatırımlarımızı, ne hedeflerimizi gözden geçiriyoruz. 2007'nin de iyi bir yıl olarak geçeceğini ümit ediyoruz.”

Mortgage (Tutsat) Yasası'nın çıkmasının iyi olduğunu, bu sistemin zaman içinde oturacağını belirten Özince, “Bunların bütün inisiyatifleri bir araya gelecek, şartlarda uygun olacak ki sonuç çıksın. Yasanın çıkması geç de olsa son derece olumlu” dedi.

-BANKALARDA YABANCI SERMAYE PAYININ ARTMASI-

Türk bankacılık sektöründe yabancı sermaye payının daha da artacağına düşündüğünü anlatan Özince, şöyle devam etti:
“Yabancı sermayenin ülkemiz bankacılığındaki payının, Türkiye'deki şartları olumlu gelişir ve bankacılık sektörü daha da büyürse artacağını düşünüyorum. Yeni alımlarla değil. Mevcut hisse yapılarında da çok büyük yabancı sermayedar geldi. İnşallah işler yolunda giderse payları, satın alınan müesseseler içinde de bankalar içinde de artabilir. Bundan dolayı çekinecek bir durum olduğunu düşünmüyorum. Otorite devletimizdedir. Devlet kuruluşu olarak BDDK en başta, daha sonra SPK var. Devletin tüm organları gerektiği yerde gerekli yönlendirmeleri yapabilir.
Ama tabi ki biz bankacılıkta da her alanda da Türk sermayesinin artmasını, Türkiye'de değil, ülke sınırları dışında da bankacılık ve mali sektörün diğer alanlarda da Türk sermayesinin büyümesini istiyoruz.”

-“ÖYLE BİRANDA VAZGEÇİLECEK BİR İŞ DEĞİL”-

Halk Bankası'nın özelleştirilmesiyle ilgili soruyu da yanıtlayan Özince, kamu bankalarının kimlikli ve faydalı müesseseler olduğunu düşündüğünü vurguladı. Özince, kamu bankalarının ülkede, ekonomik istikrarın bozuk, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde bir takım sıkıntıları ve bazı yanlış uygulamalara konu olabildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Ancak, bunların istikrarlı dönemlerde düzeltilebileceği kanaatindeyim. Bu şimdiden görülmeye başlandı. Devlet bankacılık sektöründe bulunacak ise mutlaka halka açık şirketler üzerinden bulunması ve kamu bankacılığının da özerk şekilde yapılması, özel bankalarla rekabet edebilecek şekilde yapılması lazım. Aksi takdirde yapılmamasında yarar var. Halen ülkemizde bankacılık çok gelişmeye muhtaç. Özellikle yurt çapında yaygın bankacılık yapma açısından kamu bankaları rakipsiz. İş Bankası en büyük özel hizmet ağı olan banka. Buna rağmen en çok, en geniş Ziraat Bankasının ağı var. Kamu bankacılığı öyle bir anda vazgeçilecek bir iş değil. Öyle bir şeyinde olacağı anlamı çıkmıyor.”

-VATANDAŞLARA ÖNERİLER-

Özince, kredi kartlarından aidat alınması konusunda her bankanın kendine göre uygulamaları olduğunu belirterek, “Banka müşterilerinin, banka hizmetlerinden uygun fiyatla yararlanmaları için bankaya da verimli olmaları gerekir. Banka bir ticarethanedir. Bir bankanın masrafından şikayet ediyorsanız, yapılacak en iyi iş, ya işlemlerinizi o bankada yoğunlaştırmak suretiyle daha verimli müşteri haline gelerek masraflardan kurtulmak, veya o bankayı değiştirmektir. Bu da rekabetin bir gereğidir” diye konuştu.
Tüketicinin kredilerde toplam maliyete bakması gerektiğini ifade eden Özince, “Faizi, masrafı harman edip, birlikte fiyata bakmak lazım ve bir de tabii alınacak hizmetin istikrarına bakmak gerekir. Bundan sonra bankacılık sektörü müşteride çok seçici olacak” dedi.
Özince, tüketicilerin bankasını seçip, mümkün olduğunca kredisini de tasarrufunu da aynı bankadan yürütmesi gerektiğini ifade etti.
Kredi kartının bir borçlanma ve kredi aracı olmadığını dile getiren Özince, ”Kredi kartı, nakit yerine kullanılacak bir araç. Borçlanmak isteyen vatandaşlarımızın kredi kartı yerine tüketici kredilerini tercih etmesi lazım. Kredi kartı ekstresi geldiğinde, ödenir olması lazım” diye konuştu.

-KOBİ KREDİLERİ-

Son yıllarda bazı bankaların kredi vermek için KOBİ'lere yoğunlaştığının hatırlatılması üzerine Özince, şunları söyledi:
“KOBİ'ler ne kadar kredi istiyorlarsa veriyoruz. Kredibilitesi uygun olanlara kaynağımız bol...
Küçük firmayla çalışmak zaten bizim düsturumuz. Biz en fazla kredi veren bankayız. 2007 yılında da ondan sonraki yıllarda da böyle kalacağımıza kanaatim tam.”

-ENFLASYON-

Türkiye'de alınan tedbirlerle enflasyonun tek hanelere indiğini, bunun da çok büyük bir başarı olduğunu vurgulayan Özince, “Enflasyonun tek haneye gelmesi büyük başarı ama tek haneyi küçültmek çok daha zor bir şey. Bu konudaki çabaları inatla sürdürmek lazım. Özellikle Türkiye'nin kredibilitesini olumsuz etkileyebilecek söylemlerden, davranışlardan finansal hareketlerden kaçınmak lazım. Faizi düşürmek için istikrarı korumak lazım” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!