Güncelleme Tarihi:
Ersin Özince, İnegöl Genç İş Adamları Derneğinin (İGİAD) davetlisi olarak İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı salonunda iş adamlarıyla bir araya geldi.
Özince, İş Bankasının sanıldığı gibi sadece Atatürk tarafından kurulmadığını aksine 27 kişi ile ortak kurulduğunu söyledi.
1 milyon liranın 250 bin lirasının Kurtuluş Savaşı'ndan kalan para olduğunu 750 bin lirayı ise 27 kişinin taahhüt ettiğini belirten Özince, şunları belirtti:
"Kurtuluş savaşından kalan para, Atatürk herhalde Celal Beyin biraz da işlemesiyle İş Bankasına kuruluş sermayesinin mayası olarak konuyor. 1 milyon liranın 250 bin lirası. Şimdi boyuna denir ki 'İş Bankasını Atatürk kurdu' güzel de İş Bankasının 250 bin lirasının dışında 750 bin lirayı kim koydu? Kim taahhüt etti de kuruldu. İş Bankasının 27 tane kurucusu var. 2 tanesi de İnegöllü. Bunlar İnegöllüzade Mehmet Vefet ve Mehmet Saffet. Bunlar kardeş herhalde. Belki daha fazla İnegöllü vardır ama bunların lakabından İnegöllü yazdığı için onlara İnegöllü diyebiliyoruz. Bu yöreden çok insan var. Bunlar o zamanın varlıklı insanları. Belki bir kısmı Celal Beyin ticaret hayatından tanıdıkları. Bu 27 kişi o zaman 750 bin lira taahhüt ediyorlar. İnsanlar 1 yıl olmuş savaştan çıkmış. Seneye Düşman geri gelecek mi? Silah lazım olacak mı? Erzak mı koysak başımıza bir daha aynı musibet gelir."
GENÇLER TASARRUF ETMEK İSTEMİYOR
Türkiye'de genç nüfusun fazla olduğunu ve tasarruf etmek istemediğini ifade eden Özince, bugüne kadar 9 milyar dolarlık akıllı telefon alındığına işaret ederek şöyle konuştu:
"Gençken tasarruf etmiyorsun ve harcamak istiyorsun. Eskiden daha orta yaşta bir toplumduk. Daha az çocuğumuz vardı. Daha büyük ailelerle yaşardık. Erzakımız şuyumuz buyumuz memleketimizden gelirdi. Almanya'da bile olsak gelirdi. Şimdi daha küçük aile yapısı, genç nüfus, ev açma arzusu, serbest yaşama arzusu, tüketim alışkınlıkları. 9 Milyar dolarlık sadece akıllı telefon almışız. Nasıl almayalım. Arabamız olsun istiyoruz. Evimiz olsun istiyoruz. Eskiden imkan yoktu. Bizim gençliğimizde bireysel kredi diye bir şey yoktu. Kefil bulsan ancak kredi alabiliyordun. Şimdi bireyin borçlanma imkanı çıktı. Madem ki genciz genç topluma tasarruf et demek kolay değil. Bana 60 yaşında tasarruf et dersen ediyorum tabii masraf yok. ama genç insana sen tasarruf et dediğinde zaten diyor ki 'nereden edeceğim.' Otur hesap yap ondan sonra konuş. Son 10 yılda ticari krediler 10 kat büyümüş. Tüketici kredileri 19 kat büyümüş. Yani Türkiye hızlı bir şekilde harcıyor. Harcayınca da daha az tasarruf ediyor."
Türk halkının ülke gayrisafi milli hasılasına oranla borcunun diğer ülkelere göre çok az olduğunu ifade eden Özince, şunları söyledi:
"Peki Türk halkı ne kadar borçlu. Hane halkı borcunun ülke gayrisafi milli hasılasına oranı Brezilya 9 gibi Türkiye'de 7 onda 1 gibi Tayland 20'leri bulmuş. Amerika'da 100'den fazla. Amerikan hane halkı gayrisafi milli hasılasından daha fazla borçlanıyor. Biz şimdi korkuyoruz. Diyoruz ki Türkler çok borçlu. Ben borçlansın falan demiyorum ama Türkiye'nin borçluluk oranı hele gelişmiş ülkelerle karşılaştırırsak, Çin gibi gelişmemiş bir ülkeye nazaran bile çok kötü seviyelerde değil. Zaten buralarda bir rahatsızlık olmaması şuradan belli: Çok şikayet edilmesine rağmen bizdeki kredi kartı sorunu dahi birçok yabancı ülkenin seviyelerine ulaşmadı. Bizde krediler tıkır tıkır geri ödeniyor. Ödeyemeyen de var ama çoğunluğu tıkır tıkır ödüyor. Ödenmese zaten bankalar bu kadar istekli olur mu? Çok güzel sistem çalışıyor. Bir de uzun vadeli borçlar veriliyor. Ne kadar güzel. Konut finansmanında bu krediler olmazsa bu ekonomi bu kadar dönebilir miydi. Sonuç itibarıyla ben halkın borçluluğunun çok fazla olduğunu düşünmüyorum."