Güncelleme Tarihi:
" TUSİAD Genel Kurulu'ndan fotoğraflar / FOTOGALERİ
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç TÜSİAD'ın 41. Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dünyanın 16. büyük ekonomisi olduğunu, bu büyüme hızını sürdürmesi durumunda 2020-2050 yılları arasında 10. sıraya kadar yükseleceği öngörülerinin olduğunu hatırlattı.
Bunun için mevcut milli geliri en az ikiye katlama gerektiğini ifade eden Koç, altyapıdan enerjiye, insan kaynaklarından sermayeye ve teknolojiye değerlendirilmesi gereken pek çok şey olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Şu soruyu mutlaka sormamız lazım; Türkiye dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girdiğinde gelişmiş bir ülke olacak mı? Takdir edilecektir ki salt büyüme gelişmişliği sağlamıyor, ön koşul ama yeterli koşul değil. Dünyada da aslında gelişmişlik ekonomik büyüklükle ölçülmüyor. Kişi başına milli gelirle, rekabet gücüyle, insani gelişme ile ölçülüyor. Biz 16. büyük ekonomiyiz ama satın alma gücü paritesine göre 84. sıradayız, küresel rekabet gücü endeksinde 61. sıradayız. Belkide bu tür sıralamaların en önemlisi olarak görülmesi gereken insani gelişme endeksinde de maalesef 83. sıradayız. Acaba dünyanın 10. büyük ekonomisi olduğumuzda bu sıralamalarda yerimiz nereye yükselecek.”
İnsani gelişme endeksinin temel bileşenleri olan ortalama yaşam süresinde, okur yazarlıkta, okullaşma oranında, kişi başına düşen milli gelir ve alım gücünde, yaşam standardında gelişmiş ülkelerle aradaki farkı kapatacak biçimde, çok daha hızlı bir gelişme göstermeyi istediklerini söyleyen Koç, şunları dedi:
“Kadının işgücüne katılımında Avrupa ortalamasını yakalayalım ve bu hedeflere yalnızca istatistiki olarak dikine bir yükselmeyle değil, ülke içinde bölgesel dağılım ve gelir dağılımı temelinde yatayda nispeten eşit bir paylaşımla ulaşalım ve refahı kapsayıcı bir şekilde hep birlikte hissedelim. İnsan hakları ve ifade özgürlüğünü öne çıkaran laik, demokratik bir ülke olarak bölgesinde barışı sağlayan, coğrafyasının nimetlerinden azami ölçüde faydalanan, kuzey güney, doğu batı eksenlerinde ekonomik sosyal ve kültürel gerçek bir kaynaşma, dönüşüm potası olan bir ülkede yaşayalım.”
BOYNER: ANAYASA ÇALIŞMALARIMIZI 22 MART'TA PAYLAŞACAĞIZ
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, yeni anayasa çalışmalarının sonuçlarını 22 Mart 2011'de paylaşacaklarını bildirdi.
Boyner, TÜSİAD'ın 41. Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, eylül ayından beri yeni anayasa konusunu 5 ana başlık üzerinden tartıştıklarını, çalışmanın 25 kişilik akademisyen ve kanaat önderlerinden oluşan bir grup tarafından yürütüldüğünü söyledi.
Tartışılan 5 ana başlığın sırasıyla, anayasanın yapılma yöntemi, 21. yüzyılda yeni anayasada bulunması gereken temel ilke ve kurumlar, kimlikler, din ve vicdan özgürlüğü ile kuvvetler ayrılığı olarak ele alındığını ifade eden Boyner, şöyle konuştu:
“Toplumu bölme potansiyeli olan bu başlıkların, birer birleştiren haline gelecek şekilde formüle edilerek Türkiye'nin yeni anayasasının özünü oluşturması gerektiğini düşünüyoruz. Çoğulcu, katılımcı, demokratik bir düzene kavuşmak için bu meseleleri uzlaşarak çözmek zorunda olduğumuza inanıyoruz. Yeni anayasa çalışmamızın sonuçlarını 22 Mart 2011'de sizlerle paylaşacağız.
Bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Bu çalışmadan bir yeni anayasa metni çıkarmayacağız. Bizim amacımız, farklı kesim ve görüşlerden gelen değerli akademisyenler ve kanaat önderlerinin yeni anayasa ve içeriği ile ilgili görüşlerini ortaya koyarak, kamuoyunda duyarlılık yaratmaktır. Katılımcılarımızın bilinen görüş farklılıklarına rağmen hangi noktalarda uzlaştıklarını, hangi noktalarda değişik perspektifler ortaya koyduklarını da bu çalışma sonucunda göreceğiz. Bir anlamda yukarıda saydığım 5 konunun toplumun farklı kesimlerinde hangi duyarlılıklarla ve çözüm önerileriyle değerlendirildiğini irdelemiş olacağız. 22 Mart'taki etkinliğimize katılmak için zaman ayırmanızı bu nedenle önemle rica ediyoruz.”
ERDOĞAN GENEL KURUL'DA ONUR KONUĞU OLARAK KONUŞTU
Başbakan Erdoğan'ın onur konuğu olarak katıldığı TÜSİAD Genel Kurul'unda yaptığı konuşmasının satırbaşları ise şöyle:
- 1971 yılından çok farklı olarak bugün dünyanın en büyük 16'ıncı ekonomisi olan, bölgesinde saygın dünyada güçlü bir Türkiye var
- Bu rakamlar kadar önemli olan, TÜSİAD, son iki dönemdir hanımefendiler tarafından yönetiliyor. Kadınların bu denli aktif ve belirleyici olması bile Türkiyenin kat ettiği mesafeyi ortaya koyuyor.
- Nükte olarak söylüyorum, TÜSİAD'ın artık açılımını okunmayacaksınız, çünkü sıkıntı olabilir.
- Dile getirilen sorunların önemli bir kısmının yeni olmadığını biliyoruz.
- Öncelikle şunu söylemeliyim, 8 yıldır Türkiye'nin kronik meseleleri üzerine kararlılıkla gidiyoruz. Sorunlar listesi sıralmaası ciddi şekilde değiştiğini, örneğin enflasyon vergi ve istihdamın listenin gerisine düştüğünü görüyoruz.
- TÜSİAD CEO anketinde birkaç sonuç üzerinde durmak istiyorum. 2011 yılı ilk 3 ay beklentileri, 'daha olumlu' yüzde 25, 'aynı' yüzde 75, 'daha olumsuz' sıfır. 12 ay sonrası için ise daha 'olumlu' yüzde 45, 'aynı' 40, 'daha olumsuz' yüzde 15.
- Yatırım yapma eğilimleri soruluyor, yüzde 55 daha olumlu, yüzde 35 değişim yok, yüzde 10 daha olumsuz bakıyor.
- Ankette bir soru daha var, 'son dönemde şahit olunan yumurtalı eylemlerin gençlerin ifade özgürlüğünü yansıtıp yansıtmadığı'. yüzde 73 'hayır yansıtmıyor' demiş.
Bu anket iş dünyasının nabzını tutması açısından çok manidar. Dün YÖK Başkanı öğrencilerle toplantı yaptı, ama dışarıda 40-50 kişilik bir grup gösteri yaptı. Şöyle bir görüntü ortaya çıkıyor: YÖK Başkanı seçilmiş Konsey Başkanları ile görüşüyor. Peki dışarıdakiler kim? Marksist Leninist bazı ideolojik gruplar.
- Genel seçime 5 ay kalmasına rağmen iş dünyası istikrarın korunacağına tam anlamı ile inanıyor. Burası önemli. Türkiye 17'inci genel seçimini yapıyor. Seçim tarihinde belki de ilk kez seçimlere bu kadar rahat giriyor. İstiktar ve güven noktasında bu kadar iyimser.
- 2011 bütçesi Türkiye'nin seçim sürecinde hiçbir olumsuzluğpa maruz kalmayacağını gösteriyor. Popülizme tevessül etmiyoruz. Vergi indirimleri, teşvikler ve ücret artışlarında adımlarımızı dikkatli atıyoruz.
- CHP Genel Başkanı'nın vaatlerine baktığınızda 200 katrilyonu bulan bir yük söz konusu. Allah aşkına, sizler işadamları olarak böyle bir popülizm olabilir mi? 'Nasıl böyle vaatlerde bulunuyor' diye herhalde siz aranızda konuşuyorsunuz. Çok şükür ki kimse ciddiye almıyor bu vaatleri.
- Burada bir gerçeği vurgulamam lazım. 8 yıl boyunca olduğu gibi mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz. Para politikalarının yürütülmesine destek olunacak, ekonomik dengenin sarsılmasına müsaade etmeyeceğiz.
- Tüm dünyanın dikkatini üzerinde toplayan bir performansımız var. Büyümede beklentiklerin üzerine çıktık. 2010 büyüme oranı da öyle gerçekleşecek. GSYİH, krize rağmen TL bazında gerilemedi. 1 trilyon TL seviyesini aştığımızı görüyoruz. Dolar bazında 730 milyon dolarlık tahmin ile 2008'e çok yaklaştık. İhracat 114 milyar dolar oldu. Bu yıl kriz öncesi seviyeyi yakalamış hatta aşmış olacağız.
BAŞBAKAN'^DAN KOÇ'A OTOMOBİL ÜRETELİM TEKLİFİ
- Otomobil satışlarında tüm zamanların rekoru kırıldı, 2001'de 91 bin adetti, 2004 yılında 451 bindi, 2010 yılında ise 510 bin otomobil satışı gerçekleşti.
- Geçen akşam Sayın Koç'a dedim ki, 'soyadını gibi bir marka ile kendi otomobilimizi üretelim ve dünyaya sunalım. Hepsi montajı yapılanlar olmasın. İşte babalar burada. Biraraya mı gelirsiniz kendiniz mi yaparsınız ama yapalım artık."
- 2002'de 8.5 milyar dolar turizm geliri vardı, şimdi 22 milyar doları aştık. Türkiye önemli bir destinasyon ve ülke içindeki destinasyonları da artırıyoruz.
- Merkez Bankası rezervleri 80 milyar doları aştı. IMF'ye olan borç 23.5 milyar dolardı şu an itibariyle 5.7 milyar dolara geriledi. Şu anda Yunanistan İtalya İspanya kriz etkisiyle yatırım ve harcamalarını kısıtlarken biz her göstergede rekorlara imza atıyoruz.
- Tedbiri elden bırakmayacağaız, rehavete kapılmayacağız. Ama tekrar ediyorum mali disiplinden taviz vermeden büyümeye devam edeceğiz.
- Bu güven ortamının oluşması kolay olmadı. Yatırımcıların moralini bozmak için türlü kampanyalar yapıldı, kriz için tarih bile verdiler. Ama 8 yıl boyunca kararlı duruşumuzdan asla taviz vermedik. Bu felaket tellallarını daima açığa düşürdük.
- Ekonomideki bu kampanyanın benzerine maruz kalmaya başladık. Topluma demokratikleşme yönünde olumsuzluk pompalanıyor.
- Bizim şahsi olarak bazı meseleler karşısındaki tavrımız duruşumuz nettir. Ama şahsi yaklaşımları kişisel anlayılarını toplumun tümüne empoze etmek baskı ve zulümdür. Ben kendi ailemde örneğin alkole karşuı tavır belirlemiş olabilirim, ama bu muhafazakar kimliğimizin yanında biz demokratız ve kişisel yargılarımızı topluma empoze etmeyiz. Kimse bunları biribirine karıştırmasın.
- Anayasa'da 58'inci madde gençliğin korunması maddesiir. 'Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden uyuşturucudan suçtan korumak için gerekli önlemler alır' diyor. Biz anayasada yazanı yapıyoruz.
- TAPDK bir genelge hazırladı. Ankara Barosu da bunu yargıya götürdü. Bunlar nasıl hukukçudur anlamıyorum. Biz anayasanın gereğini yapıyoruz.
ABD, AB, buralardaki uygulama neyse yapılan odur şu anda. ABD'de 21 yaşın altında olana alkollü içki veremezler. Ama bizde önüne gelen alabilir. Şimdi bunu engelmemeye yönelik atılan adımı 'bunlar şeriat getiriyor' diyorlar...
- Şair diyor ya; 'Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük. Biz yasalarla ve tüzüklerle çapışarak büyüdük. Biz bunları biliriz."
- Az önce Boyner kardeşim Hrant Dink suikastiyle ilgili bir ifade kullandı. Biz yürütme olarak 36 saatte zanlıyı yakaladık ve yargıya teslim ettik. Artık yargı süreci takip ediliyor. Yargı reformunda attığımız adımlara da kılıf giydirmeye çalışıyorlar. Bu ülkede zaman aşımında işi yırtan bir anlayışı kbul etmeyiz. Zaman aşımı ifadesi yargının iflasıdır.
-Niye bitirmediniz bu kadar dosyayı? Bize gelip kamera şakaları yaptılar. Dediler ki, mülakat kamera ile yapılacak. Bize kadar kamera ile mi yapılıyordu.
- Biz bize yapılanların hiç kimseye yapılmamasını savunduğumuz için iktidara getirildik. Konuşanlar susturulmasın dedik. Milletimizden de takdir gördük. Eğer yaşam tarzlarına müdahale edersek kendi kimliğimizi inkar etmiş oluruz.
-Yaşam tarzlarına müdahalae kampanyası geçmişte defalarca yapılmış bayat bir kampanyadır.
-Türkiye içinde nice çarpıtma ve iftiraya maruz kaldık.
- Ben bir kez daha ifade ediyorum, biz damdan düşerek geldik. İşte onun için kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyiz. Bu noktadaki endişeler tamamen yersizdir. Bu endilşeler kasıtlı bir propagandadır, bayat bir tezgahtır.
- Yargıtay ve danıştayda bazı adımları atmakta kararlıyız. Yapılan son tahliyeler özelikle yüksek yargının sorgulanmasını gündeme getirdi. Yargıtay'ın iş yükünü çözelim dedik. Ama hakim ve savcı alımları da engelleniyor.
BENİM DOSYAM İÇİN 24 SAATTE KARAR VERDİNİZ...
- Şimdi önemli bir adım atıyoruz. Terör örgütü mensupları serbest bırakılırken, kimi dosyalar jet hızı ile karara bağlanıyor.
- Benim dosyam 24 saatte Ankara'ya getirildi, hemen karar verdi ve benim seçim girmem engellendi. Demek ki yapabiliyorsunuz. Onları yaparken bayağı mahirsiniz de şimdi niye değilsiniz?
-Özelleştirmelerin karar bağlanması yıllarca sürerken, ağlık Bakanlığı'nın Tam Gün Yasası ile ilgili 1 günde iptal kararı verebiliyor.
-Dün Danıştay ALES'le ilgili bir karar aldı. Karar hukuksuzdur, kanunsuzdur. Yargının siyasallaşması işte budur. 8 yıldır düzeltmeye çalıştığımız manzara budur. Vicdanına göre hareket eden bir yargı istiyoruz.
TÜSİAD 2011 BEKLENTİLERİNİ DE AÇIKLADI
Öte yandan Genel Kurul öncesi açıklanan TÜSİAD'ın 2011 Türkiye ekonomisi raporuna göre, bu yıla ait beklentiler şöyle:
Büyüme: Yüzde 5
Enflasyon: Yüzde 5.8
Cari açık/GSYH oranı: Yüzde 6.8
Bütçe açığı: Yüzde 3
Dış ticaret açığı: 75 milyar dolar