ANKA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2006 12:48
Dünya Ekonomik Forumu Türkiye Zirvesi'nin açılışında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 'fırsatlar ülkesi' olduğunu söyledi. Konuşmasında 2007 yılındaki seçimlere de değinen Erdoğan, seçim bütçesi hazırlamayacaklarını ve mali disiplinden taviz veremeyeceklerinin altını çizdi.
Dünya Ekonomi Forumu Türkiye zirvesi Başbakan Erdoğan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Türkiye’den ve dünya ülkelerinden çok sayıda iş adamının katıldığı zirvede AKP kabinesinin önde gelen bakanları hazır bulundu. Zirvede, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un da katılması dikkat çekti.
Erdoğan, toplantının İstanbul’da yapılmasının önemine değinerek, bu toplantıdan bir şeyler kazanarak çıkılacağını dile getirdi. Bölgeleri birleştirmek ve yeni fırsatlar oluşturmanın son derece önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin uluslararası camiada artık adının “Fırsatlar ülkesi” olarak anıldığını kaydetti. Forumun, bu çerçevede tespitler yaparak öneriler sunacağını vurgulayan Erdoğan, “Küreselleşme süreci, uluslararası siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin hızla gelişmesine ve birbirini kapsamlı bir şekilde etkilemesine yol açmıştır. Bu süreç doğru okunabildiği takdirde bize de önemli fırsatlar sunabilir” dedi. Küreselleşmeyle birlikte ülkelerin birbirine olan ekonomik bağımlılıklarının her geçen gün arttığını dile getiren Erdoğan, dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan gelişmelerin artık diğer bölgeleri de yakından ilgilendirir hale geldiğini vurguladı.
|
Zirveye, Fener Rum Patriği Bartholomeos da katıldı. |
Türkiye’nin son 4 yıllık siyasi ve ekonomik sürecine ilişkin gelişmeleri anlatan Erdoğan, dünyanın bir çok yerinde yoksulluk, göç, kültürel önyargı, terör ve çatışmaların artarak devam ettiğini, bunlarla baş edebilmek için daha fazla güvenli, daha adil ve daha özgür, refahın daha fazlalaştığı bir dünyanın gerekli olduğunu söyledi.
Medeniyet ittifakı sürecine de değinen Erdoğan, Türkiye’nin AB üyeliğinin de medeniyetler ittifakının gerçekleşebileceğini dünyaya gösteren güçlü bir mesaj olacağını kaydetti. Erdoğan, medeniyetler ittifakı sürecine ilişkin Türkiye’ye destek verenlerin yanı sıra vermemekte ısrar edenlerin de bulunduğunu dile getirerek, “Gelin biz omuz omuza verelim, küresel barışa imza atalım ve medeniyetler çatışmasına dünyada yer kalmasın diyelim” dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin AB hedefiyle örtüşen şekilde hayatın her alanında önemli reform süreci başlattığını hatırlatarak, bu sürecin dünyada Türkiye’nin “sessiz devrimi” olarak nitelendirildiğini kaydetti. Erdoğan, Türkiye ekonomisinin uzun yıllar boyunca ağır borç yükü, istikrarsız büyüme, mali krizlerin etkisi altında kalan bir ekonomi olduğunu ancak, artık sağlıklı ve istikrarlı bir yapıya kavuştuğunu anlattı. Enflasyonun tek haneli bir rakama düştüğünü vurgulayan Erdoğan, ekonomide belirsizlik, istikrarsızlık ve güvensizlik ortamının geride kaldığını, uluslararası piyasalarda izlenilen politikalarla birlikte Türkiye’ye karşı sarsılmaz bir güven oluştuğunu söyledi. Erdoğan, “Küresel sermayenin güvendiği önemli pazarlardan biriyiz. Küresel sermaye girişini kolaylaştırmak elverişli ortam sağlamak üzere gerekli yasal değişiklikleri gerçekleştirdik ve artık Türkiye’yi bir fırsatlar ülkesi haline getirdik” diye konuştu.
Toplantı kapsamında konuşan Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Hanzade Doğan da Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyenlerin oranının yüzde 70'den yüzde 30'a düştüğüne dikkat çekerek, “Kamuoyu bundan neden vazgeçti? Birinci nedeni Kıbrıs meselesi. Hepimiz sorunların detaylarının bilincindeyiz” dedi.
Türkiye'nin Kıbrıs meselesini sindirmeye çalışırken Fransa Meclisinde alınan kararın kötü olan durumu daha da kötü hale getirdiğini savunan Doğan, şöyle dedi: “Neden dünyanın küresel meselelerine hakim bir Avrupa'ya ihtiyaç var? Bunu cevapladığımız takdirde göç, limanları açma gibi meselelerden çıkıp kamuoyuna bir mesaj verebiliriz. Bu sorunun cevabı barışçıl bir şekilde beraber yaşayabilme bilinci olacaktır.”
Türkiye’nin bugün sadece ekonomik potansiyeli yüksek bir ülke değil artık geleceğine güven duyulan bir cazibe merkezi olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’ye yapılan uluslararası yatırımların arttığını, bunun da Türkiye’nin nerelere tırmandığının net ifadesi olduğunu söyledi. Erdoğan, son zamanlarda dünya ekonomisinde yaşanan dalgalanmada Türkiye’nin ciddi manada rahatsız olmadığını, çünkü özgüven ve belli gücünün bulunduğunu kaydetti.
SEÇİM EKOMİSİ YOKSon 4 yılda makro ekonomik dengeleri kurduklarını, mali disiplin ve para politikalarından asla taviz vermediklerini anlatan Başbakan Erdoğan, 2007 yılının Türkiye için
seçim yılı olduğunu kaydetti. Hem cumhurbaşkanlığı seçimi hem de genel seçimlerin yapılacağı Türkiye’de “Seçim yılında seçim bütçesi mi hazırlanacak, seçim politikalarına yönelik adımlar mı atılacak” şeklinde spekülasyonların yapıldığını belirten Erdoğan, “Açık ve net söylüyorum, bizim karakterimizde böyle bir anlayış yok. Bugüne kadar mali disiplinden taviz vermediysek bundan sonra da taviz vermeyeceğiz” dedi.
ÖNCELİK YATIRIMCILARIN MENFAATİErdoğan, “Bizim için öncelik ülkemiz ve ülkemizdeki yatırımcıların menfaatleridir, partimizin menfaatleri değil. Kazanımlarımızı aynı kararlılıklar korumaya devam edeceğiz ve bundan asla taviz vermeyeceğiz” diyen Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin bir çok bölgeyi birbirine bağlayan ekonomik ve kültürel kavşak konumunda olduğunu Avrasya’nın kalbinde enerji nakil hatları ve ulaşım yollarının merkezinde yer aldığını söyledi. Türkiye’nin AB’nin 4’üncü büyük enerji arteri olma yolunda olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bu, bölgenin barış, istikrara kavuşmasında ve ekonomi içinde yeni dinamiklerin oluşmasında katkıda bulunacaktır. Bu coğrafya AB ve tüm dünya için son derece önemlidir. Türkiye’nin AB’ye katılımı birliğin bölgeyle ilişkilerini güçlü kılacaktır. AB’ye gerçek anlamda küresel bir güç olmanın da yolu açılacaktır” diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye’nin bundan sonra barış ve istikrarın korunmasına katkıda bulunacağını ve refahın yaygınlaşmasına öncelik edeceğini vurgulayarak, “Türkiye demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti olarak güçlü ekonomisi, genç nüfusu, doğal zenginlikleri, stratejik coğrafi konumu ve üstlendiği rollerle 21’inci yüzyılın aydınlık geleceğine açılan fırsat pencerelerinden biridir. Türkiye kendine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmeye devem edecektir” diyerek sözlerini tamamladı.
TOPLANTILAR 2 GÜN SÜRECEKBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açılış konuşmasıyla başlayan Dünya Ekonomik Forumu Türkiye Zirvesi, iki gün boyunca dört ana başlık altında düzenlenecek toplantılarla sürecek. Türkiye'nin jeopolitik rolü, AB müzakereleri, Türkiye'nin rekabet gücü ve kültürlerarası diyalog konuları, forumun Türkiye zirvesinin ana başlıklarını oluşturuyor.
KATILIMCILAR
Dünya Ekonomik Forumu Türkiye Zirvesinde yaklaşık 400 katılımcı bulunuyor. Zirveye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte 13 bakan katılıyor. Litvanya Devlet Başkanı Valdas Adamkus, İran Devlet Başkanı Yardımcısı Parviz Davudi, Mısır Başbakanı Ahmed Mahmud Nazif, Gürcistan Başbakanı Zurab Nogaideli, Katar Başbakanı Abdullah Bin Halife El Tani ve Romanya Başbakan Yardımcısı Bogdan Pascu da katılımcılar arasında yer alıyor.
Bunun dışında, çok sayıda ülkenin bakanları ile AB Komisyonu üyelerinin katıldığı forumda, Coca-Cola International Başkanı Muhtar Kent, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Goldman Sachs Başkanı Peter Sutherland, Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan gibi iş dünyasının önde gelen isimleri de bulunuyor.