Nilgün KARATAŞ
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2003 01:51
Bayındır Holding patronu Kamuran Çörtük, Bolu Tüneli'ni birlikte yaparken mahkemelik olduğu İtalyan Astaldi'yi AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'a mektupla şikayet etti. Çörtük, Astaldi'nin 30 milyon dolarlık sigorta parasını usulsüz olarak almak istediğini savunuyor.
İSTANBUL Yaklaşımı çerçevesinde bankalara olan 399 milyon 780 bin dolarlık borcunu yeniden yapılandıran Bayındır Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kamuran Çörtük, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a mektup yazarak, ‘‘Bolu Dağı Tüneli işini bir de bizden dinleyin’’ dedi. Bayındır ile mahkemelik olan İtalyan ortak Astaldi'nin İtalya Başbakanı Berlusconi aracılığıyla Erdoğan'a aktardığı sorunun kaynağının ‘‘30 milyon dolarlık sigorta parası’’ olduğunu söyleyen Çörtük, Astaldi'nin Karayolları'ndan bu parayı almak istemesinin yasalara aykırı olduğunu savundu.
Astaldi'nin 1998 yılında Karayolları'nın istediği şekilde işi yürütemediği için Bayındır'a ortaklık teklif ettiğini söyleyen Çörtük, şimdi de Astaldi'nin tek taraflı olarak bu ortaklığı bozmak istediğini belirtti. Depremde viyadüklerde oluşan hasarlar nedeniyle yapımına ara verilen tünel için sigorta şirketiyle görüşmelerin başladığı sırada Astaldi'nin yeni yönetiminin ortaklığı bozmak istediğini belirten Çörtük, sorunların da bu noktada başladığını aktardı. Halka açılmayı planlayan Astaldi'nin projeyi tek başına yürütmek istediğini, bu nedenle Bayındır ile ortaklığı bozmak istediğini savunan Çörtük, Karayolları Eski Genel Müdürü Turgay Çimen ve Bayındırlık eski Bakanı Abdülkadir Akcan'a da suçlamalar yöneltti. Çörtük'ün bu konudaki iddiaları şöyle:
Sigorta şirketiyle birlikte yürüttüğümüz pazarlığı bize
haber vermeden sonuçlandırdılar. Bu anlaşmayı kendilerinden ve Karayolları'ndan istedik vermediler. 100 milyon dolara anlaşmışlar. Fakat anlaşmanın altına Karayolları ile Astaldi iki anlaşma daha konulmuş. Deniliyor ki; ‘‘100 milyon doların 70'i iş yapıldıkça kullanılacak, 30 milyon dolarlık kısmı da viyadüklerin tamiri için Astaldi'ye hemen ödenecek.’’ Ve para Londra'da ödenecek. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir müteahhide, ‘‘bir işi yapmadan ben sana 30 milyon
dolar öderim’’ diyen başka bir anlaşma yapılmamıştır.
Bunu duyunca bir açıklama yaptım; ‘‘Türkiye'nin parası İngiltere'ye götürülemez, bu para Karayolları'nındır ve onun hesabına yatırılmalı, iş yapıldıkça ödenmelidir’’ dedim. Çünkü bu bir suç, ben hala ortağım, orada imzam olmasa bile bu iş yarın döner faturası bana çıkar.
Bunun üzerine Akcan bir açıklama yaptı; ‘‘Bu paranın Karayolları ile ne alakası var sigorta parayı müteahhide öder, niye bu para Türkiye'ye gelsin’’ dedi. Bakanı bilgilendirmek için randevu istedim, bizimle görüşmedi. Ertesi gün Bakan'dan bir açıklama daha geldi; ‘‘Biz bu parayı bur1aya getirmek istemiyoruz, çünkü Bayındır'ın borçları var el konulur diye endişe ediyoruz’’ dedi. Bir süre sonra Bakan bir açıklama daha yaptı; ‘‘Bu para Karayolları'nın parası, Londra'da yatıyor. Bu para bizim, enflasyonist nedenlerden dolayı erimesin diye parayı oraya koyduk’’ dedi.
MÜŞTEREK AVUKAT
O arada Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir yabancı müteahhitle Karayolları'nın birlikte tuttuğu bir avukat İngiltere'de mahkemeye giderek, ‘‘Türkiye'ye bu para giderse erir, bu paranın burada durması lazım’’ diyerek tedbir kararı aldılar. Bu kararları verenlere bir gün soracaklar.
Biz diyoruz ki bu para ödenemez, suç. Biz çok patırdı çıkardığımız için ödeyemediler, 30 milyon doları da ödeyemediler. Bu parayı 4'üncü ayın sonuna Ziraat Bankası Ankara Merkez Şubesi'ne getirmek zorunda kaldılar. O imzayı koyanlara da hemen elden iş çektirildi. Para 9 aydır bankada duruyor, niye? Bir tek sebepten; Bayındır'ı atıp Astaldi'yi tek bırakırlarsa para Astaldi'nin eline geçecek. Hala 30 milyon doları bu bakan kalsaydı yine defaten ödemeye çalışacaktı.
Bu kadar çok patırtı çıkınca Astaldi gidip İtalya Başbakanı Berlusconi'ye bizi kurtar dedi. Berlusconi Tayyip Bey'e konuyu açtı, biz de Tayyip Bey'e bir mektup yazdık, konuyla ilgili, kendisini aydınlatmak istiyoruz. Zaten Karayolları'nın yeni yönetimi beni toplantıya davet etti, ortak olmasam davet eder mi?
Karayolları'nın yeni yönetimi bizi toplantıya çağırdı. Çağırma gerekçesi de şu, ‘‘bu işi hızlandırın.’’ Bizi ortak sıfatıyla yazıyla çağırdılar. Ortağız ama Astaldi ‘‘Bayındır'ın ortaklığını kabul etmiyoruz’’ diyerek devletin resmi davetine gelmedi.
Bayındır Astaldi ile ortak mı,değil mi ? ASTALDİ ile ortaklık konusunda mahkemelik olan Kamuran Çörtük, halen ortak olduklarını savunarak, şunları söyledi:
‘‘6 Eylül 2002 Karayolları'na ortaklık durumunu sorduk Genel Müdür Turgay Çimen imzasıyla gelen yazıda, ‘‘Astaldi Spa, Astaldi-Bayındır ortak girişimi adına pilot firma adına ortak yürütmektedir’’ deniliyor. Yani mukavelede de olduğu gibi ortak olduğumuz belirtiliyor. Bize bu denilirken, Sayın Bakan'ın da ısrarıyla Bayındır'ı işin içinden çıkarmak için başka bir yol deneniyor. Başbakanlığa soruyorlar, Başbakanlık Danıştay'a iletiyor, Danıştay ‘‘bu özel hukuki bir durum, beni ilgilendirmez’’ diyor. Bunun üzerine Astaldi ile Karoyalları yeni bir anlaşma yapıyorlar. Tarihi de seçimden sonra 14 Kasım. Bunu Astaldi ile Karayolları imzalıyor. Bu haberiniz olmadan boşanmanıza benziyor. Aynı idare, aynı Turgay Çimen bize diyor ki sen ortaksın, sonra bizim hiç haberimiz olmadan da böyle bir iş yapıyor. Enteransılığı; 4 gün sonra da yeni bakan koltuğa oturuyor. Eksik ve usulsüz bir iş, hem benim imzam yok, hem de bakanın onayı yok. Biz de Başbakanlığa müracaat ettik, ‘‘usulsüz bir iş yapılmıştır’’ diyerek suç duyurusunda bulunduk. Bunun üzerine, Çimen hakkında soruşturma başlatıldı.’’
450 milyon dolarlık proje
BOLU Tüneli'nin 450 milyon dolarlık çok büyük bir proje olduğunu belirten Bayındır holding’in patronu Kamuran Çörtük, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘‘Türkiye'de bundan daha büyük iş yok. Elimize vurup bizim payımızı da almaya çalışıyorlar. 225 milyon dolarlık bir taahhüt işi, yüzde 20 kar olsa 50 milyon dolar kardır. Ortada birinin 50 milyon dolarlık payını diğerine hediye etme operasyonu vardı. Ama ömürleri yetmedi, suç üstü yakanlandılar. Bundan sonrasını göreceğiz, ben ne yeni bakanı, ne de yeni genel müdürü tanırım ama bu işe sağlıklı bakacaklardır. Bunun böyle olacağı konusunda hiçbir tereddütümüz yok bizim.’’