Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’nin yakın geçmişinde yaşadığı ekonomik krizleri değerlendiren Başbakan Tayyip Erdoğan, “28 Şubat, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’ne (MÜSİAD) ve üyelerine karşı, o üyeler gibi nice başarılı işadamının kolunu kanadını kırmak için yapılmış bir müdahale. Gençler bunları tekrar yaşamasın diye, çocuklar böyle bir Türkiye’de yaşamasın diye, bizim bu süreçleri çok güçlü şekilde, cesaretle, kararlılıkla sorgulamamız lazım” dedi.
Bir gecede fakirleşti
MÜSİAD’ın 21’inci Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, 28 Şubat’ın hemen ertesinde gelen ekonomik krizlerin bir gecede Türkiye’yi yoksullaştırdığını hatırlatarak, şunları söyledi: “Gecelik faizin 1.500’e çıktığı dönemi, 8 bine çıktığı anı hatırlayın. Buralara çıktı. Acaba kimler burada vurgunu vurdu. Hakkımızı aramamız, o günlerin de hesabını, hukuk yoluyla sormamız gerekiyor ’İntikam’ ve ’Cadı avı’ söylemleriyle konuyu saptıranlara aldırmadan biz 28 Şubat’ı da, 12 Eylül’ü de, 27 Mayıs’ı da sorgulayacak, tarihin bu karanlık dönemlerini inşallah hep birlikte aydınlatacağız.”
Faiz faturası 2 milyar lira
Darbe dönemlerinde en büyük hasarı ekonominin aldığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: “26 Nisan 2007 Perşembe günü Borsa rekor kırıyor, 48 bin 33 puana ulaşıyor. 27 Nisan Cuma gecesi malum bildiri yayınlanıyor. 1 Mayıs’ta Borsa 43 bin 528 puandan kapanıyor. Toplam kayıp yüzde 9,4. Hisseleri işlem gören şirketlerin piyasa değeri, o üç gün içinde 20 milyar dolar azalıyor. Dolar, 1.32 liradan 1.39 liraya yükseliyor. Bono bileşik faizi, üç gün içinde yüzde 18.4’ten yüzde 19.5’e çıkıyor. 1 puanlık faiz artışının Türkiye’ye yıllık faturası 2 milyar lira. Üst üste 4 yıl yüzde 5’in üzerinde büyüyen Türkiye ekonomisi, 2007 yılının üçüncü çeyreğinde fren yapıyor, yüzde 2 büyüme gerçekleşiyor. Yüzde 4 hedeflediğimiz enflasyon, o yıl yüzde 8’e çıkıyor. Halbuki ‘iyiyiz, iyi’ diyoruz. Ama buna rağmen biz de o darbeyi yedik.”
Düzen değişti
Başbakan Erdoğan, darbe olaylarından nemalananların şimdiki kararlı gidişten rahatsız olduklarını belirterek, “On yıllar boyunca sırtını statükoya dayayan, buradan nemalananlar bundan rahatsızlar ve rahatsız olmaya devam edecekler. 28 Şubat, MÜSİAD’a ve üyelerine karşı, o üyeler gibi nice başarılı işadamının kolunu kanadını kırmak için yapılmış bir müdahaledir. Gençler bunları tekrar yaşamasın diye, bizim bu süreçleri çok güçlü şekilde, cesaretle, kararlılıkla sorgulamamız, o günlerin de hesabını, hukuk yoluyla sormamız gerekiyor. ‘İntikam’ ve ‘Cadı avı’ söylemleriyle konuyu saptıranlara aldırmadan biz 28 Şubat’ı da, 12 Eylül’ü de, 27 Mayıs’ı da sorgulayacak, tarihin bu karanlık dönemlerini birlikte aydınlatacağız” dedi.
TOBB: Reformlar hızla tamamlandı
SON 10 yılda sağlanan güven ve istikrar ortamına dikkat çeken Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Güven ve istikrarla birlikte karar alma süreçleri hızlandı. Her adım cesaretle atıldı. Kamu-özel sektör istişare mekanizmalar çalıştırıldı. Ekonomi ile ilgili kararlar hep özel sektörle istişare edilmiştir. Bu dönemde, yıllardır sürüncemede kalan, yıllarca ihmal edilen yapısal reformlar hızla tamamlanmıştır.”
Yeni başkan Olpak oldu
MÜSİAD’da başkanlık süresini dolduran Ömer Cihad Vardan’ın yerine 4 yıldır genel başkan yardımcılığı görevini yürüten Nail Olpak seçildi. Vardan, yaptığı veda konuşmasında, üyelerimizi beslenmeyi bekleyen yavru kuş olmaktan çıkarıp, ülkesini ve bölgesini besleyen, yetiştiren birer ana haline dönüştürdük. Türkiye’nin ihracatının yüzde 15’ini gerçekleştiriyoruz. 1.2 milyon kişiye de iş ve aş kapısı oluyoruz. Türkiye artık üst platformda rekabet ediyor. Önemli sektörlere odaklanarak cari açık sorununu çözmeliyiz. Yerli otomobil konusunda ise konvansiyonel araçlardan ziyade, bugün dünya ile aynı seviyede olduğu elektrikli araç üretiminde daha rahat bir şekilde yerli marka oluşturabilir” diye konuştu.
Büyümenizden rahatsızlar
MÜSİAD’ın statükonun değil, sırtını devlete yaslamış sermayenin değil, milletin tarafında olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: “Statükocular, Anadolu’nun genç, dinamik, cevval işadamlarını sadece bayileri olarak görmek istiyor. Onlar, buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, otomobil satan, tüp gaz bayiliği yapan işadamlarından, esnaftan asla rahatsızlık duymuyorlar. Ama ne zamanki, Anadolu sermayesi gücünü birleştirdi, Anadolu sermayesi heyecanını, coşkusunu, ideallerini hayata geçirdi, işte o zaman Anadolu’nun aslanlarından, Anadolu’nun kaplanlarından korkmaya başladılar. ‘Ben artık fırın satmayacağım, ben fırın üreteceğim’ diyen, ‘Ben fırın ihraç edeceğim’ diyen işadamı, hesapları altüst etti. ‘Ben Kayseri’ye, Çorum’a, Konya’ya, Denizli’ye, Gaziantep’e hapsolmayacağım, ben New York’a, Sidney’e, Pekin’e, Bişkek’e, Paris’e, Londra’ya açılacağım’ diyen Anadolulu işadamı, bütün pazarları bozdu.”