Güncelleme Tarihi:
ERDAL-Sevinç İnönü Vakfı’nın bulunduğu Komodor Remzi Bey Yalısı aynı zamanda Sevinç İnönü’nün de evi. Yalı en son 2013 yılında icra haberiyle
- Çok uzun zamandır bu konu gündeminizde…Hep bir umut vardı diye düşündüm buraya gelirken…
Evet çok uğraştım. Çok kişiyle görüştüm. Olmadı.
- Burası vakfınızın binası. Sevinç-Erdal İnönü Vakfı’nın binası. Farklı bir yol izlenemez miydi, başka vakıflarla ortak bir çözüm gibi?
Herkese ulaştım dediğim gibi. Olmadı. Eşim Erdal İnönü fizik profesörü olduğu için bilimsel araştırmalara destek vermeyi çok önemsiyordu. Biz burayı vakıf olarak kullanmak istedik. Biliyorsunuz Erdal bilime ve sanata çok önem verirdi. Vasiyetinde de bilim ve sanatla uğraşan gençlere destek verilmesini istemişti. Ancak 15 yıldır bu borçla uğraşıyorum. Günümüze baktığımızda bunu daha çok önemsiyorum. En çok ihtiyacımız olan da sanat ve bilim değil mi? Vakıf kurmamızın birinci nedeni buydu. Ayrıca Anadolu Hisarı’nda Komodor Remzi Bey Yalısı olarak bilinen, 1970 yılında sahip olduğumuz bu yalının bizim yaşadığımız haliyle muhafazası ve sivil mimarlık örneği olarak gelecek nesillere korunarak taşınması da en büyük arzumuzdu. Vakfı kurmamızın ikinci nedeni de buydu.
- Yalıyı kaç yılında almıştınız?
Tam 47 yıl önce, 1970 yılında aldık. Vakfa kaynak yaratmak ve bizden sonra da yaşatmak için Anadolu Hisarı’ndaki bu yalıyı ve Bebek’teki daireyi vakfa bağışladık.
RESMEN CEZALANDIRILIYORUM
- Siz denizcilikle uğraşan bir aileden geliyorsunuz ama hiç çalışmadınız. Kardeşiniz Selim Sohtorik 3 gemi alırken ona kefil oldunuz ve her şey böyle başladı değil mi?
Karadenizli bir aileyiz. Ben aile şirketinde hisseye sahiptim, yönetimde de oldum ama tipik bir Karadenizli aile, kızlar yönetimde değildi aslında, ben de çalışmadım. Duruşum sembolikti şirkette. Kardeşimin yönetiminde olan ve benim de aileden kalan hisselerine ortak olduğum şirket ticari koşulları nedeniyle kredi kullanmış. Bu kredi borçlarına şirket yönetiminde aktif olmamama rağmen aileden kalan hisselerle ortak olduğum için benim de kefaletim vardı. Benim kefil olduğum dönemde şirketin herhangi bir ödeme güçlüğü de yoktu. Bunları yaşayabileceğimizi düşünemezdim. Borçlar ödenmemiş. Kredi mukaveleleri nedeniyle krediler devam etmiş. Şirket kendi borçlarını ödemekte zorlanmış; ödeyememiş. Bu borçlar nedeniyle “1998 yılındaki eski kefaletim nedeniyle” vakfa bıraktığımız yalıya da 2002 yılında haciz geldi.
- Sevinç Hanım borç ne kadardı?
Borç 265 bin liraydı.
- Şimdi ne kadar?
Yapmış olduğumuz 500 bin dolarlıklık ödemeye rağmen borcumuz 20 milyon liraya çıktı.
- Nasıl bu kadar çıktı?
Biz borcu ödemek için 2 milyon dolarlık bir protokol de yapmıştık. Onun ancak ilk taksidini ödeyebildik. Gerisi kaldı. Şirket krize girdi. Yüksek faizler olduğu için bir yıkım oldu. Vakfa bıraktığımız Anadalu Hisarı’ndaki yalı ve Bebek’teki daire dışında ailemden kalan bana ait mülkler de hacizli olduğundan borcu ödemek için nakte dönüştürebileceğim gayrimenkul de bulunmuyor. Maalesef bana ait ne varsa Emlak Bankası her şeye tedbir koydu, 2002 yılından bu yana böyle. 15 yıldır böyle. Resmen beni cezalandırıyorlar. Avukatım aracılığyla uygulanan yüksek faizlerin yeniden hesağlanması için başvurularda bulunduk sonuç alamadık. Bugün faizlerle yaklaşık 20 milyon lira’ya ulaşan bu borcun ödenmesi bizim için mümkün değil.
- 2013 yılında son anda yalı satıştan kurtuldu. O zaman nasıl bir yol izlendi?
Vaziyeti kurtarmak için biz maalesef denize düşen yılana sarılır misali, 2013’te Emlak Bankası İcra’dan yalıyı satışa çıkardığında son dakikada yalıyı kurtardık. Kurtarmak için bize simit atıldı, can simidi gibi. Biz de yatırım şirketinden destek aldık, orada da korkunç faiz var. Dolar aldığımız için de çok arttı. 8.5 milyon liraya gelmişti o dönemde borcumuz.
2002’de de yüzde 180 faiz uygulanmıştı. Yani borç hep katlanarak büyüdü. Faiz oranını indirmek için hukuki yollara başvurduk.
- Artık satılacak mı? Her yol denendi mi?
Çok üzücü bizim için ama öyle. Borçlara uygulanan faiz böylesine uygulanmasaydı borçları ödeme şansımız olabilirdi, ama bunu kabul ettiremedik. Bu nedenle vakfa bağışladığımız Komodor Remzi Bey Yalısı’nın 28 Şubat 2017’de Beykoz İcra Dairesi’nde icra ile satışına karar verildi.
- Şu dönemde her yer satılık. İstanbul’da çok lüks yerler aylardır satılamıyor. Burası tarihi bir yalı ancak değerini bulmadan da satılma riski var bu süreçte.
Maalesef öyle. Dolar çok arttı. Uzun zamandır zorluklar var. Ben de borcun daha fazla artmaması için satılmasını ancak değerini bularak satılmasını arzu ediyorum.
- Bir haberde daha önce bu yalıyı Murat Özyeğin’in alacağı yazılmıştı. Doğru mu?
Hayır. Benim bilgim yok. Murat Bey gelip gezmişti ancak almak gibi bir girişimi olmadı. Raffi Portakal getirmişti Murat Özyeğin’i. Ama kendisi o zaman bize alacağını hiç söylemedi.
- Değeri sizce ne kadar yalının?
İnanın farklı görüşler var. 20 milyon dolar diyen de var. 18 milyon dolar diyen de var.
- Yani 50 milyon liranın üzerinde..
Yalının bugünkü değerinin 45-60 milyon lira olduğu söyleniyor.
- 20 milyon liradan satışa çıkacak…
Evet. Kanunlara göre de açık artırma 10 milyon liradan başlayacak. Şu an ne yazık ki piyasa çok kötü durumda. Tek isteğim iyi bir alıcı bulması ve değerinde satılması.
Kardeşime çok kızdım
- Sizin intifa hakkınız da var. Yalı satılınca ne yapacaksınız?
Borcu ödeyip, borçtan arta kalan tutarı yine vakfa bağışlayacağım. Eğer bu satıştan borçlar ödenip artı gelir elde ederse vakıf yaşamaya devam edecek. Bilimsel araştırmalara, bilimsel çalışma yapan gençlere, öğrencilere destek olmaya devam edecek. Benim yalıda intifa hakkım olmasına rağmen satıştan sonra da oturmayı düşünmüyorum.
- Kardeşiniz Selim Bey’le görüşüyor musunuz?
Çok kızdım…Ama kırıcı olmak istemiyorum kimseye. Bundan sonrasına bakıyorum.
İsmet Paşa denize girmişti
- İsmet İnönü hayattaydı siz yalıyı aldığınızda. Burada İsmet İnönü’yle de anılarınız var mı?
Evet. Hatta karşı çıkmıştı, kızmıştı bize. Yalı çok harap haldeydi aldığımızda. İsmet Paşa, “Siz bu yalıya bakamazsınız, nasıl tamir edeceksiniz, çok zor buraya bakmak” demişti. 1972 yılında ölümünden bir yıl önce İsmet Paşa ziyaretimize geldiğinde denize girdi buradaki rıhtımdan. Akıntı çoktur burada, deniz de soğuktur. Çok keyif aldığını hatırlıyorum. Bu yalının konumu eşsiz. O tarihlerde İstanbul’da oturmuyorduk. Yalıda eski kiracılar oturmaya yıllarca devam ettiler. Biz birikimlerimizle yalının mimari özelliklerini koruyarak restorasyonunu 20 yıl sonra zor yaptık.
- İsmet Paşa haklı çıkmış!
Doğru. Bu konuda İsmet Paşa haklı çıkmıştı. 1999 yılında da yalıya taşındık. Ve aynı yıl yalıyı sivil mimari örneği olarak korunması için kurduğumuz vakfa bağışladık. Aile vakfı olsun istedik. Dünyada buna benzer aile vakfı örnekleri vardır. O dönemde onları da inceledik. Türkiye’de de dünyadaki örneklerine benzer olarak aile vakıfları kurulmaya başlandı.
Bu düşüncenin yaygınlaşmasının toplumsal dayanışma ve kalkınma için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Amacımız bu vakıfla bilimsel çalışma yapan gençlere ve sanatla ilgilenen yetenekli gençlere destek olmaktı.
- Neler yapabildiniz?
Maalesef istediklerimizi yapamadık. Her ay bilim insanlarına davet ettiğimiz toplantılar yaptık uzun süre. Çok değerli insanları buluşturduk. Sonra bu borç çıkınca çok zorlandık. Halen devam eden davalar var.
BORÇ NEREDEN GELİYOR?
Sevinç İnönü’nin babası Ali Sohtorik döneminin en ünlü armatörlerindendi. İki oğlu, iki kızı olan Sohtorik’in işlerini oğulları da devam ettirdi. Erdal İnönü’nün eşi Sevinç İnönü armatör kardeşi Selim Sohtorik’in 1998’de Emlak Bankası’ndan çektiği krediyle aldığı 3 geminin borcunu ödeyememesi sonucu 1999 ve 2001 yıllarında iki ayrı icra takibine uğradı.
Kefil olduğu kredilere gelen 265 bin 551 lira ve 2 milyon 609 bin 884 lira ana para borç için iki ayrı icra takibi oldu.
Sevinç İnönü bu borçlarına yüzde 180 faiz uygulanınca toplamda 26 milyon liranın üzerinde borçla karşılaştı.
2013 yılında Yalı İcra’dan satışa çıkarıldığında Sevinç İnönü, başka bir bankadan aldığı kredi ile satış günü son anda yalıyı kurtardı. Ancak 3 yıl içinde Emlak Bankası’yla uygulanan yüksek faiz oranlarının geri alınması için yapılan görüşmelerde sonuç alınamadı.
ARMATÖR BİR AİLEDEN GELİYOR
Sevinç Sohtorik armatör bir aileden geliyor. Babası Ali Sohtorik döneminin en önde gelen denizcilerinden. Rize’den İstanbul’a yerleşen Sohtorik ailesi uzun dönem denizcilik işlerinin içinde oldu. Ali Sohtorik babası tarafından 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan şirketi büyüttü. Türkiye’nin en önde gelen armatörlerinden oldu. Sevinç İnönü 1957 yılında Heybeliada’dan komşuları olan Erdal İnönü ile evlendi. Ali Sohtorik’in vefatının ardından Semih ve Selim Sohtorik kardeşler de farklı şirketler kurarak denizcilik işine devam ettiler. Sohtorik ailesinin diğer kızı Sevil de yine denizcilikle ilgilenen Uğur Mengenecioğlu’yla evlendi. Sevinç İnönü kardeşi Selim Sohtorik’e kefaleti nedeniyle borç yükünün altına girdi.
KOMODOR REMZİ BEY YALISI
Komodor Remzi Bey yalısı İstanbul fethedilmeden önce Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılan Anadolu Hisarı’nın tam önünde bulunuyor. Komodor filo komutanı olan albay demek. Komodor Remzi Bey bu yalıyı 1917 yılında yaptırdı. 1924 yılında yalı Çanakkale Seveşi, Sakarya Meydan Muharebesi’ne de katılmış olan Mümtaz Aktay Paşa’ya satıldı. Erdal İnönü 1972 yılında Ankara’daki evini ve iki kooperatif dairesini satarak bu yalıyı aldı.
Neoklasik tarzda olan yalı, 450 metrekarelik bir arazide 153 metrekarelik bir tabanda 4 katlı bir yapı. 4 salon, 6 oda ve 7 banyosu olan yalının içinde asansörü de var.