Güncelleme Tarihi:
İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, iş adamı Sabit Selim Edes'in de aralarında bulunduğu tutuksuz 13 sanık katılmadı. Davanın “yakalama emri” ile aranan sanığı Engin Civan da yakalanamadığı için duruşmada hazır edilemedi.
Duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Rasim Işıkaltın, dava konusu olayların meydana geldiği 8 Aralık 1989 ile 16 Şubat 1990 tarihleri arasında sanıklardan Engin Civan'ın Emlak Bankası Genel Müdürü olduğunu bildirdi.
Aynı tarihlerde Zafer Yalçın Sayın'ın genel müdür yardımcısı, Osman Fethi Okyar, Ökmen Mecdi Atamyıldız, Veli Öztürk, Hüseyin Avni Kömürcüoğlu'nun bankanın yönetim kurulu üyesi, Ünal Özüak'ın Emlak Portföy Yönetim Başkanı, Necati Altıntaş'ın planlama grubu müdür yardımcısı olduğunu belirten Savcı Işıkaltın, bu kişilerin eylemlerine iştirak ettikleri öne sürülen Sabit Selim Edes ile Kemal Ayyıldız'ın Eksan A.Ş, Konut A.Ş ile Eksa İnşaat A.Ş'nin sorumlu ve yetkilisi olduğunu, yurt dışındaki yüklenici firmanın yönetici ve sorumlularının da Bertel Stenhelmer Nethorst, Marıo Delfovero, Thomas Kimar Filhelm Stenberg ve Anyhony Wertherill olduklarını anlattı.
Işıkaltın, dava kapsamında, “Anatepe Projesi”nde Esko Grubu'na dahil Eksan ve Konut Yapım A.Ş'nin, 16 Eylül 1987 tarihli sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinin bir bölümünü, işi yapmadan avansı almak için pravan Mang Properties Limited Şirketi'ne devrettiğinin öne sürüldüğünü anlattı.
Savcı Işıkaltın, devir sırasında yapılan sözleşmede bankanın hareket serbestisini ortadan kaldıran hükümlere yer verildiği, orantısız tazminat yükü altına sokulduğu, belirlenen inşaat metrekare fiyatlarının Bayındırlık ve İskan Bakanlığının fiyatlarının 2 katı olduğunun iddia edildiğini öne sürdü.
Işıkaltın, Esko Grubu'na usulsüz para aktarıldığı, banka aleyhine hileli ve dengesiz sözleşmeler yapıldığı iddiasıyla sanıklar hakkında dava açıldığını kaydetti.
Savcı Işıkaltın, 3 kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı 17 Ağustos 2006 tarihli raporda, dava konusu sözleşmelerin avans uygulamasına ilişkin hükümlere, Borçlar Kanunu'na ve bankacılıktaki yerleşmiş uygulamalara aykırı bulunduğu ve bankayı zarara uğratıcı nitelik taşıdığının bildirildiğini anlattı.
Raporda, “Anatepe Projesi” ile ilgili olarak banka tarafından çeşitli firmalarla yapılmış olan sözleşmelerle, dava konusu Mang Properties Limited Şirketi ile yapılan sözleşmenin banka zararına yol açması nedeniyle benzerlerinden farklı olduğunun belirtildiğini kaydeden Savcı Işıkaltın, bu sözleşmeyle 16 Şubat 1990 tarihinde banka zararına 27 milyar 702 milyon 510 bin lira avans ödendiğinin belirlendiğini ifade etti.
ZİMMET DEĞİL, GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA
Savcı Işıkaltın, bankanın üst düzey yöneticileri olan sanıkların bankanın parasını zimmetlerine geçirmedikleri, ancak imzaladıkları sözleşme ile ”görevlerini kötüye kullandıkları”nın anlaşıldığını belirtti.
Işıkaltın, banka ile konut yapı sözleşmelerini imzalayan şirket yetkilisi ve temsilcisi diğer sanıkların eylemlerinin de “inancı kötüye kullanmak” suçunu oluşturduğunu kaydetti.
Söz konusu suçların eski TCK'nın 240 ve 510. maddelerinde düzenlendiğini belirten Savcı Işıkaltın, sanıkların lehine olan eski TCK'nın zaman aşımını düzenleyen 102 ve 104. maddeleri uyarınca 7,5 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu bildirdi.
Bu nedenle sanıklar hakkında açılan davanın ortadan kaldırılmasını talep eden Savcı Işıkaltın, kararın kesinleşmesinden sonra sanıklardan Engin Civan hakkındaki yakalama emrine dönüşen gıyabi tutuklama kararının da kaldırılmasını talep etti.
Civan hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesine karar veren mahkeme heyeti, sanık avukatlarının esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için duruşmayı erteledi.
ÖNCEKİ KARARI YARGITAY BOZMUŞTU
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 20 Temmuz 2003 tarihinde, yerel mahkemenin sanıkların suç vasfını “emniyeti suiistimal” olarak değerlendirip, zaman aşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılması yönündeki kararını bozmuştu.
Sanıkların eylemlerinin “zimmet” suçunu oluşturabileceği ve bu konuda ayrıntılı bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği belirtilen bozma kararında, sanıkların suç vasfının 12 yıla kadar hapis cezası öngören “zimmet” olduğunun tespiti durumunda zaman aşımının da ortadan kalkacağı ifade edilmişti.